9 Eylül 2010 Perşembe

Bahçeli, Trabzon'da konuştu

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli 08.09.2010 Günü Trabzon’daydı. Bahçeli, “Anayasa Değişiklinin, Altında Ülkeyi Bölünmeye ve Çözülmüşlüğe Götüren gizli Tuzaklarla Dolu Olduğunu” söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisince Trabzon Atatürk Alanı’nda 08.09.2010 Çarşamba Günü Saat 13.30’da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, halkın yarın idrak edilecek olan yarın ki Ramazan Bayramı’nı kutladı.
Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:

"Sevgili Trabzonlular hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ramazan-ı Şerifinizi ve Bayramınızı da tebrik ediyorum. Bu halk oylamasını önemsemeliyiz. 12 Eylül günü çok özel engeller yok ise mutlaka sandığa giderek tercihiniz ne ise o tercih doğrultusunda oylarınızı mutlaka kullanmalısınız. Çünkü bu ülke sizindir karar sizindir.

Böyle bir dönüm noktasında sağlıklı bir halk oylaması yapılabilirse elde edilen sonuç her türlü tartışmadan uzak tutulur ve böylelikle anayasadaki demokratik hakkınızı kullanmış olursunuz.

Özellikle sandığa giderek tercihini belirleyen vatandaşlarımız mutlaka oylarının da sahibi olmalıdır. Onun üzerinde oynanabilecek her türlü hileyi fesadı yanlışı, düzeltmek sizlerin elindedir.

Anayasa değişikliği toplumsal bir talep olarak ortaya çıkmıştır. Buna kimse kayıtsız kalamaz.

Bütün siyasi partiler bu anlayışta ise bunu bir sivil anayasa olarak bütün siyasi partileri bir araya getirip üniversitelerin değerli bilim adamlarının katkısını sağlayan toplumun taleplerine de karşılık bulabilen bir anayasayla Türkiye’yi lider bir ülke olarak görebilmek için zaruri olduğunu herkes kabul etmektedir.”

12 Eylül’deki referandumda çok özel engeller olmadığı takdirde, herkesin mutlaka sandığa giderek tercihi ne ise o yönde oy kullanmalarını isteyen Bahçeli,

“Bütün siyasi partilerin temsilcileri de oy kullanmadan sayımına kadar sandık başlarında olup milletin iradesine sahip çıkmalı” dedi.

Devlet Bahçeli, Milli Mücadele'den bu yana geçen süre içinde 1921 Anayasası ve 1924 Anayasası'nın bir devletin kuruluş felsefesini kavrayan bir anlayışla hazırlanmış anayasalar olarak Cumhuriyet'in temel niteliklerini ortaya koyarak, devletin işleyişini ve yapısını belirlediğini belirtti.

Bahçeli, şunları söyledi:

''Aradan geçen süre sonra 1961'de bir anayasa değişikliği daha yapılmıştır. Bir ihtilalden sonra, bir ara rejim sonrası bir anayasa ortaya konmuştur.

Bu, 1980 yılına kadar geçen süre içerisinde özellikle 12 Mart yine bir ara rejim benzeri durumların ülkede söz konusu olduğu bir ortamda değişikliklere uğramıştır. Fakat en son şu an için uygulanmakta olan anayasa, 1982 Anayasası'dır ve 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası Danışma Meclisi tarafından Konsey'in yönetimiyle oluşturulmuş olan bir anayasadır.

Bugün ülkemizde yürürlükte bulunan anayasa budur. Bu anayasa bir ara rejim anayasasıdır. Bu anayasanın uygulanmasından toplumumuz, milletimiz memnun olmamıştır. Siyasi partiler hoşnut kalmamıştır, sivil toplum kuruluşları yeterli bulmamıştır ve vatandaşlarımız da yeni bir anayasa ihtiyacını ortaya koymuştur.

Böylelikle anayasa değişikliği toplumsal bir talep olarak ortaya çıkmıştır. Buna kimse kayıtsız kalamaz, böyle bir talebi karşılama ihtiyacını da hissetmezlik yapamaz.”

Bu anlayış içinde 1982 anayasasında 16 değişiklik teşebbüsü olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bunlardan 15 tanesi gerçekleştirilmiş ve 1982 Anayasası'nın 85 maddesi bu 15 anayasa değişiklik paketi ile değiştirilmiş ve yeniden yazılmıştır.

Bugün için halk oylamasına sunulan anayasa değişikliği 17. değişiklik teşebbüsüdür.

Şimdi burada hangi siyasi partiden olursak olalım, ülkede bütün siyasi partiler bir uzlaşmayla anayasa değişikliğinden yana olduğunu açıkça ifade ediyor, bunu parti görüşü olarak ortaya koyuyor ise yapılacak olan anayasa değişikliği eğer anayasayı bir toplumsal uzlaşma belgesi olarak görüyor ve kabul ediyorsak uzlaşma zemininde, o iklimle bir anayasa değişikliğini düşünmenin ülkemiz için daha hayırlı olacağını bugünden ifade etmek mümkün olabilir.

Ama Mecliste özellikle 2007 milletvekilliği seçimleri sonrası yüzde 46 küsur oyla yani yaklaşık yüzde 47 oyla 341(!) milletvekiliyle TBMM'de temsil edilen ve tekrar tek başına iktidar olma imkânını bulan AKP yönetimi, böyle bir uzlaşma zemini arayacağı yerde kendisine göre bir çalışma başlatarak bugünkü aşamaya Türkiye'yi getirmiştir.''

Özellikle 2007 yılı sonrası 7 bilim adamıyla oluşturulan bir bilim kurulunun yeni bir anayasanın yazımıyla görevlendirildiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Bu 7 bilimadamının uzun çalışmaları, sonrası Sapanca'da bulunan bir motelde AKP yönetimine sunulmuş ve böylelikle bir anayasa değişikliği Türkiye'nin gündemine taşınmış, ancak o günden bu güne kadar bu bilim adamlarının hazırlamış olduğu anayasa metni taslağı üzerinde herhangi bir uzlaşma zemini aranmamış, tartışma birden durdurulmuş ve ötelenmiş, belli bir süre geçtikten sonra bu taslakla bağdaşmayan ufak tefek benzerlikler içeren ama AKP yönetimi tarafından aniden TBMM'ne sunulan başlangıçta 29 maddeyle yeni bir anayasa değişikliği yani 1982 Anayasası üzerinde 17. değişikliği yapmak üzere bir paket sunulmuştur.

Bu Anayasa Komisyonu'na gelmiştir, oradan hızlı geçmiş Genel Kurula sunulmuştur, mart ayı içerisinde.''

Bu anayasanın değişikliği kapsamı hakkında başta AK Parti milletvekillerinin dahi bilgi sahibi olduğu kanaatini taşımadığını öne süren Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:

''Bir avuç parti yöneticisi, Sayın Başbakan ve bir kısım danışma heyetiyle böyle bir değişiklik aniden Meclis gündemine getirilmiş, hiçbir şekilde diyalog kurma, uzlaşma arama hiç yapılmamış, siyasi partilerin varlığı kabul edilmemiş, onlar hiç dikkate alınmayarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey'in dayatmasıyla, şiddetli isteğiyle bir anayasa değişikliğiyle Türkiye muhatap kılınmıştır.

Şimdi bu gerçek üzerinde durduğumuz vakit, bu anayasaya uzlaşmaya dayalı bir anayasa diyebilir miyiz aziz Trabzonlular? Bu anayasaya sizin anayasanız, milletin anayasasıdır diyebilir miyiz? Öyleyse bu anayasanın bir adı olacaksa bu Recep ‘Tayyip Erdoğan anayasası ve AKP dayatmasıdır’.

Doğrusu biz bu anayasa değişikliği sürecini aynı zamanda bizim milli birlik ve kardeşlik projesiyle alakalı.

Bunun ilk adı: ‘Kürt açılım’ıydı. Tepki geldi: ‘Demokratik Açılım’ oldu, Tepki geldi: ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ adını verdiler. Niye böyle yapıyorlar? Siz değerli kardeşlerimi aldatmak için kelime oyunu yapıyorlar.

Aynı zamanda Sayın Başbakan yine tekrar ediyor. 3 Eylül 2010 Diyarbakır mitinginde 'Bakınız şimdi bu anayasa değişikliğiyle her şey bitmiyor daha geniş tabanlı bir anayasanın temelini açıyoruz' diyor Sayın Başbakan.

Neyin kapısını açıyorsun Sayın Başbakan? Neye öncelik veriyorsun? Sen orada, PKK'lıların hoşuna gidecek bir konuşma yapıyorsun. Genel affa karşıyım, Türkçe’nin yanına Kürtçe’yi koydurtmam diyebiliyor musun?”

Bahçeli, 2007 AKP seçim beyannamesinden bahsederek;

"Sizlere sunulan anayasa değişikliği geniş bir uzlaşma ile mi hazırlanmıştır? Hayır. Öyleyse burada gizli bir oyun, gizli bir gündem, gizli bir niyet var.

Anayasanın şu maddesi şudur, budur diyerek, eldeki devlet imkânlarını ve partinin kazanmış olduğu birçok değerlerle Türkiye'nin her tarafını bir mahalle baskısı alır gibi bir AKP baskısı altına alıp billboardları, yolları, televizyonları, basının arka sayfalarını bütünüyle 'evet' olarak bir propagandaya alet edenler toplumsal bir uzlaşmaya 'evet' diyenler midir?"

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon programındaki demokratik açılımla ilgili konuşmalarını da hatırlatarak, şunları ifade etti:

"Demek ki bu anayasa size mutluluk, refah, sosyal ve ekonomik sorunlarınızı çözmek, devleti tam işler hale getirmek, yargı reformunu, YÖK'ü, RTÜK'ü baştan sona değiştirerek, dokunulmazlıkları kaldırarak sizin beklentilerinize cevap veren bir anayasa değişikliği değil; bir açılımın ‘bize göre; ihanet ve yıkım projesinin’ bir adımı olarak gizli tutulup, topluma takdim ediliyor."

Başbakan Erdoğan’ın, Diyarbakır mitinginde; ‘Bu anayasa değişikliğiyle her şey bitmiyor, 2011′de daha geniş tabanlı bir anayasa kapısının açılacağını’ söylediğini belirten Bahçeli, ülkenin bölünmesinin adımının atıldığını savundu.

Erdoğan’ın, o konuşmasında bazı Kürt sanatçı ve şairlerin isimlerini zikretmesini de eleştiren Bahçeli;

Niye Diyarbakırlı olan Ziya Gökalp’ten bahsetmiyor, Milli Şair Süleyman Nazif’i anmıyorsun.” diye konuştu. Bahçeli:

Diyarbakırlı Milli şair Süleyman Nazif niye diline almıyorsun. Demek ki burada bir gizli gündem Recep Tayyip Erdoğan'ın bir iyi olmayan niyeti var.

O zaman soruyorum Sayın Başbakan Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Okyanus ötesinden ne baskı görüyorsun?

Haziran 2009 tarihli Anlantik ötesi rapor, içerisinde Türkiye’de açılımın nasıl yapılması gerektiği hakkında madde madde bilgi var. Bu rapor AKP’nin dayatmasıyla örtüşmektedir.

1982 anayasasının 36 yerinde Türk kavramı, Türk Milleti, Türk kültürü kullanılmıştır. Bu anayasa değişikliği için hazırlanan pakette bu maddeler 9'a indirilmiştir. Bu anayasada yani Türk Anayasasında Türk ismi silinmiştir

Bu tuzağa düşemeyiz. Türkiye'de bağımsız ve tarafsız bir yargıya ihtiyaç vardır demiyor da sadece ve sadece HSYK'yı bu yönüyle ele geçirmeye, kuşatmaya, kendilerine yandaş kişileri oraya yerleştirmeye çalışıyor.

Gün gelecek MHP ümüğünden sıkıp, seni yüce divanda yargılamaya gönderecek.

Değerli dava arkadaşlarım Aziz Trabzonlular çok önemli bir güne geliyoruz. Mecliste baskıyla mecliste muhalefetin sesine kulak vermeden onların uyarılarını dikkate almadan her 12 Eylül mağduriyetlerini bahane ederek, yalanla günlerini yandaş televizyonlarla zehir saçarken kendisinin geleceğini yeniden çizmeyi düşünen konu geliyor önünüze.

Trabzon'dan diyorum. Bölmeye karşı bölünmemek için elimizden geleni yapacağız. MHP ülkenin bölünmesinden yana değil. Bu tehlikeli gidişatın farkına varmak lazım. Bunlar yavaş yavaş bir korku paniğine kapılmışlar.

Hak İş Genel Başkanı ‘bunlar konsomatris’ diyor bazılarına. Bu sözünü yalayacaksın, Hak-İş Genel başkanı. Hayıra vesile olabilecek bir uyarıyı yapmamız lazım.

İşte MHP bu gerekçelerle hayır verilmesinden yanadır"

Bahçeli, anayasa değişiklinin altında ülkeyi bölünmeye ve çözülmüşlüğe götüren gizli tuzaklar olduğunu ileri sürdü.

Ülkücülerin referandumdaki oyunun ‘hayır’ olacağını ifade eden Bahçeli, ‘evet’ oyu kullanacağını açıklayan ülkücülere yüklendi:

12 Eylül ile hesaplaşacağız diyerek, bu yalanlara nasıl kapılabilirler.

AKP’ye ‘evet’ desteği vermenin utancını nasıl taşıyacaklar. Ülkücülerin oyu ‘hayır’ olacaktır. Bu gizli tuzağa düşmeyin.”
diye konuştu.

Bahçeli, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde Sevr’in hortlayacağını, Lozan’ın delineceğini savundu.


HABER ve FOTOĞRAFLAR: Muhammet YAVRUOĞLU


MİTİNGTEN BAZI FOTOĞRAFLAR:
























RAMAZAN BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI


Ramazan Bayramının 1. Günü Trabzon Valiliğince Uygulanacak Kutlama Programı Belli Oldu.

Buna göre, önce Trabzon Merkez Değirmendere Mahallesindeki Şehitlik ve Türk Büyüklerinin kabirleri ziyaret edilecek. Ardından Fatih Çocuk Yuvasında çocuklar ve gençlerle bayramlaşma, Fatih Devlet Hastanesinde Hastalarla Bayramlaşma, İl Emniyet Müdürlüğünde Türk Polisiyle bayramlaşma, İl Jandarma Komutanlığında Mehmetçiklerle bayramlaşma, Trabzon Huzurevinde Yaşlılarla Bayramlaşma ve Trabzon Belediye Meclis Salonunda Trabzon Halkıyla bayramlaşma yapılacaktır.

Milletçe huzur ve güven içerisinde 09 Eylül 2010 Perşembe günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı Kutlama Programı şöyledir:


09 EYLÜL 2010 Perşembe,

09.00 Şehitlik ve Mezarlık ziyareti Yer: 1 Nolu Asri Mezarlık Değirmendere Mah.

09.30 Çocuklar ve Gençlerle Bayramlaşma
Yer: Fatih Çocuk Yuvası
10.00 Hastalarla Bayramlaşma Yer: Fatih Devlet Hastanesi

10.30 Polisle Bayramlaşma Yer: İl Emniyet Müdürlüğü

11.00 Mehmetçikle Bayramlaşma Yer: İl Jandarma Komutanlığı

11.30 Yaşlılarla Bayramlaşma Yer: Huzurevi

12.00 Halkla Bayramlaşma Yer: Trabzon Belediyesi Meclis Salonu

Not: Basın mensupları için tahsis edilen araç saat 08.30 da Gazeteciler Cemiyeti önünden hareket edecektir.

TRABZON BELEDİYESİ, BÜTÜNŞEHİR OLDU


Trabzon'da bazı belediye ve köyler, Trabzon Merkez Belediyesi sınırları içerisine alınarak, tüzel kişilikleri sona erdi.

İçişleri Bakanlığının sınır tespit kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayınlanarak, yürürlüğe girdi. Bu karar ile Trabzon Merkez İlçeye bağlı 7 Belde Belediyesi 29 köy olmak 36 yerleşim merkezi, Trabzon Belediyesinin sınırları içerisine alınarak, tüzel kişilikleri sona erdi.

Trabzon’un BÜYÜK ŞEHİR olma hayali henüz netlik kazanmadı. Trabzonlular yıllardır umutla BÜYÜKŞEHİR olmayı bekliyor.

Trabzon’un BÜYÜK ŞEHİR olmasının yolu, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın iki dudağının arasında... Ama bunun için Trabzon Milletvekillerinin, Valilik Makamının, siyasilerin, bürokratların ve Sayın Devlet Bakanımız Faruk Nafiz ÖZAK’ın uğraş vermeleri gerekli.

Bugünkü Resmi Gazetede yayınlanarak, yürürlüğe giren İçişleri Bakanlığının sınır tespit kararına göre, Trabzon ili merkez ilçeye bağlı,

BELEDİYELER:
1-Akyazı,
2-Akoluk,
3-Çağlayan,
4-Çukurçayır,
5-Gürbulak,
6-Pelitli ve
7-Yalıncak

KÖYLER:
1-Ağıllı,
2-Ayvalı,
3-Akkaya,
4-Aktoprak,
5-Beştaş,
6-Bulak,
7-Çamoba,
8-Çilekli,
9-Çimenli,
10-Düzyurt,
11-Dolaylı,
12-Doğançay,
13-Fatih,
14-Geçit,
15-Gölçayır,
16-Gözalan,
17-Gündoğdu,
18-İncesu,
19-Karakaya,
20-Kavala,
21-Karlık,
22-Kireçhane,
23-Kutlugün,
24-Subaşı,
25-Tosköy,
26-Yeşilbük,
27-Yeşiltepe,
28-Yeniköy
29-Yeşilyurt

Belediye ve Köylerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak, Trabzon Belediyesi sınırlarına dâhil edildi.

Bilindiği üzere Merkez İlçeye bağlı bazı köyler geçen dönem Trabzon belediyesi hudutlarına dâhil edilmişti.

Yeni duruma göre; Trabzon’un en son nüfusunun kaç kişi olacağı merak ediliyor.


HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

VALİLİK, BAYRAM GENELGESİ YAYINLADI

Trabzon valisi Dr. Recep KIZILCIK, 9 Eylül 2010 Perşembe Günü başlayan Ramazan bayramı nedeniyle bayram güvenliği için Genelge yayınladı.


Valilik Genelgesine göre:

"09–10–11 Eylül 2010 tarihlerine tekabül eden Ramazan Bayramı’nın huzur ve güven içerisinde geçmesi, kamu hizmetlerinde bir aksaklığa neden olunmaması, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını rahatça karşılayabilmesi ve muhtemel dilek ve şikâyetlerinin kabul edilebilmesi amacıyla,

1- Bayram öncesi ve bayram süresince İl Jandarma Komutanlığı ile İl Emniyet Müdürlüğü görev bölgeleri itibarıyla huzur planlarını uygulamaya koyacaklar, şehir içi ve şehirlerarası yollarda trafik denetimleri artırılarak etkin bir şekilde uygulanacaktır.

Alo 155–156 telefon hatlarına yapılan müracaatlar süratle değerlendirilecek ve sonuçlarının takibi sağlanacaktır.

2- Belediyeler zabıta hizmetlerini artırarak sürdürecekler, özellikle alış-veriş yerlerindeki denetimleri yoğunlaştırılacaktır.

Belediyelerde nöbetçi memurluklar oluşturulacak, su-kanalizasyon arıza ve bakım ekipleri, itfaiye ekipleri hazır hale getirilecek, günlük çöp toplama işlerine aksatılmadan devam edilecektir.

3- Elektrik ve telefon hizmetlerinde bakım ve arızaların ivedi olarak giderilmesi için ekipler yeteri kadar araç ve teçhizatıyla oluşturulacaktır.

4- İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Arama Kurtarma Ekipleri hizmete hazır bulundurulacaktır.

5- Hastanelerin acil servisleri takviye edilecektir.

6- Kaymakamlıklar ilçelerinde benzer tertip ve tedbirleri alacaklardır”
denildi.


HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

Bayan Kızılcık İftarda Huzurevi Sakinlerini Unutmadı

Ramazan ayında iftarda Trabzon’un değişik ilçelerinde, köy ve mahallerinde vatandaşların evlerine misafir olan Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık, dün ise iftarını huzurevinde kalan yaşlılarla birlikte yaptı.

Beraberinde vali yardımcılarının eşleri Suna Mercan, Nilüfer Halal ve Arzu Batuk ile birlikte Trabzon Huzurevi’ndeki yaşlıları ziyaret eden Bayan Kızılcık, iftarını da yaşlılarla birlikte yaptı.

İftar yemeği sırasında yaşlıların sıkıntılarını dinleyen ve onlara moral vermeye çalışan Bayan Kızılcık,

“Burada olmayı ve buradaki huzurevi sakinleriyle zaman geçirmeyi çok seviyorum. Mübarek Ramazan ayında aynı sofrayı paylaşmak, iftar heyecanlarına ortak olmak için bugün yaşlılarımızlayız. Onlar bizim gözbebeğimizdir. Bugünlere gelmemizi sağlayan büyüklerimizin hakkını ödeyemeyiz” dedi.

Ziyaretten fazlasıyla mutlu olan huzurevi sakinleri ise,

“Sema hanımın bizimle iftara katılması ve bizim halimizi hatırımızı sorması bizleri çok mutlu etti. Bu akşam bizimle iftar yapması bizi de kendi ailesi gibi gördüğünü gösteriyor. Bizleri her bulduğu fırsatta ziyaret etmeyi ihmal etmeyen Sema hanıma teşekkür ediyoruz” dediler.

5 Eylül 2010 Pazar

Bu gece Kadir Gecesi

Bugün 05 Ağustos 2010 Pazar… Bu Gece KADİR GECESİ... Rahmet ve bereket ayı Ramazan'ın sonuna yaklaştığımız bu günlerde Müslümanları Kadir Gecesinin heyecanı sardı.

Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in indirildiği ve 'bin aydan daha hayırlı' olarak nitelendirilen Kadir Gecesi, bugün Ramazan boyunca okunan binlerce hatmin duası ile idrak edilecek.

Bu gece bin geceden daha hayırlı


Bu kutlu geceden istifade edilmesi, ancak Kur'an-a yönelmekle ve hayatı peygamber kılavuzluğuyla yaşamakla mümkün olacaktır. Kur'an'ın indiği her gönlün, Kur'an'ın rehberlik ettiği her hayat, Kadir Gecesi kadar değerlidir.

Kur’an-i Kerim’in inmeye başladığı Ramazan ayinin yirmi yedinci gecesi İslam’da en kutsal ve faziletli gecedir. Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kur’an-i Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sure vardır. Bu surede yüce Rabbimiz söyle buyurmaktadır:

“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü is için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir” (Kuran-ı Kerim, Kadir Suresi:1-5).

İnsan şayet gerçek manada Rabbine kul, Resulüne ümmet olabiliyorsa, insanların duasını alıp geride hayırlı işler bırakabiliyorsa Allah(C.C.) katında Kadir Gecesi'nden daha değerlidir.

Bu itibarla, Kur'an'ın insanlık âlemine inmesinden öte, onun gönül dünyamıza inmesi ve davranışlarımıza yansıması önemlidir.

Bu akşam kutlanacak Kadir Gecesi dolayısıyla pek çok hayır ve bereketi barındıran bu gecede manevi haz ve vecdin doruğa ulaştığını, meleklerin seher vaktine kadar yeryüzüne indiğinin müjdelendiği bir gecedir.

Sevgili Peygamberimiz (S.A.V), bu mübarek gece ile ilgili olarak,

"Kim inanarak ve sevabını Yüce Allah'tan umarak Kadir Gecesi'ni ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır" buyurmuş ve bu gece,

“Allah'ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet" diye dua etmemizi tavsiye etmiştir.

Bu gece bütün dünyada ve ülkemizde Kur’anlar okunacak, dualar edilecek, televizyonlar bazı camilerden canlı yayınlar yapacak.

Türk Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl, Kadir Gecesi’nde vatandaşların kolay ulaşabileceği ve halkın yoğunlukla ziyaret ettiği yurt çapındaki 2 bin 194 camiyi, ibadet etmek isteyenler için sabaha kadar açık tutacak.

Kadir Gecesi Denilmesinin Sebebi

Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır. Çünkü:

a) Kur’an-i Kerim bu gecede inmeye başlamıştır.

b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir.

c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teala’nın ezeli kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312).

d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner.

e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mümine selam verirler.

1400. yılında Kur'an Sergisi açıldı

El yazması Kur'an-ı Kerim ve cüzlerinden oluşan 250 eserin yer aldığı "1400. Yılında Kur'an Sergisi", Türk ve İslam Eserleri Müzesinde açıldı.

Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshaları olarak kabul edilen 250 binyapraklık "Şam Evrakı Koleksiyonu"nun nadir parçalarıyla, büyük bir bölümü ilk defa sergilenen el yazması Kur'an-ı Kerim ve cüzlerinden oluşan 250 eserin yer aldığı "1400. Yılında Kur'an Sergisi", Türk ve İslam Eserleri Müzesinde açıldı. Dünyanın sayılı koleksiyonları arasında yer alan ve pek çok örneği yayımlanmamış Kur'an-ı Kerim'lere sahip Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yıldız Holding ana sponsorluğunda, Antik A.Ş organizasyonuyla Kur'an'ı Kerim'in indirilişinin 1400. yılında görkemli bir koleksiyonu sanatseverlerle buluşturdu.
Serginin açılışına, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın eşi Beyhan Bağış, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, eski Diyanet İşleri Baş kanı Tayyar Altıkulaç, Louvre Müzesi İslam Sanatları Küratörü Sophie Makariou, İngiliz National Museum İslami ve Çağdaş Ortadoğu Müdür Yardımcısı Venetia Porter, Berlin İslam Sanatları Müzesinden Yardımcı Araştırmacı Filiz Çakır da katıldı.

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Seracettin Şahin ile küratörler Sevgi Kutluay ve Ali Serkander, sergiyi gezen katılımcılara bilgi verdi.


GÜNAY'IN KONUŞMASI

Türk ve İslam Eserleri Müzesinde verilen iftar yemeğinin ardından konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Günay, ilk defa İstanbul'a bu kadar yakışan bir etkinlik gerçekleştirildiğini belirterek, İstanbul'un bir yanıyla doğuda, bir yanıyla batıda engin bir medeniyetin izlerini taşıyan medeniyetlerden biri olduğunu vurguladı.

Sergide yer alan Kur'an-ı Kerim'lerin sadece İstanbul halkıyla değil, bütün dünyayla paylaşıldığını ifade eden Günay, gerek Topkapı Saray ı, gerek Türk ve İslam Eserleri Müzesi, gerekse Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarında binlerce hazine bulunduğunu kaydetti. Günay,

"Bunları gün yüzüne çıkarmak için şu andaki gayretlerin birkaç misline çıkarılması, bizimle özel ve kamu herkesin işbirliği yapması gerekiyor" dedi.

Günay, serginin ülkenin güzelliklerinin anlaşılmasına ve şuur aydınlanmasına vesile olacağına inandığını belirterek,

"Kur'an-ı Kerim mushaflarını sergiliyoruz. Elbette bizim için bir sıradan kağıda çok düz bir yazıyla yazılmış olsa bile onun mazrufu, muhtevası çok önemlidir.
Bütün dinler kutsal kitaplarına büyük önem vermiştir, bu çok özel ve büyük zenginlik ama kutsal kitapların mazrufu her zaman zarfından daha önemlidir. Bunu da aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor" diye konuştu.

Serginin Kadir Gecesi dolayısıyla yarın akşam saat 23.00'e kadar açık tutulacağını bildiren Günay, serginin ileride Türkiye'nin ve dünyanın başka mekânlarında da açılmasını umut ettiğini söyledi.


BARDAKOĞLU'NUN KONUŞMASI

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da, bu yılın, Kur'an-ı Kerim'in indirilişinin 1400. yılı olduğunu anımsatarak,

"O Kur'an bizi her türlü yanlış yoldan, düşünceden korudu ve 14 asırdır bizi bir sağlıklı yol üzerinde tuttu.

Bu bakımdan Rabbimizin Kur'an-ı koruması kadar Kur'an'ın da bizi koruması önemlidir. Kur'an'ı sadece hidayet rehberi değil, medeniyetin temel taşı yaptık.

Onun her harfini anlamaya ve her mesajını gerçekleştirmeye çalıştık" diye konuştu. Şekil ve muhteva olarak Kur'an-ı Kerim'e saygıyı dindarlığın temel taşı yaptıklarını ifade eden Bardakoğlu, şunları kaydetti:

"Dindarlık, Müslümanlık sadece şekil üzerinde kalmasın. O Kur'an'ın satırları arasından sadıra ve gönlümüze doğru insin.

Yarın akşam Kadir Gecesi. Bu gece bin aydan daha hayırlı. Böyle olmasının nedeni, Kur'an'ın o gecede inmesinden dolayıdır. O Kur'an bizim gönül dünyamıza inerse, davranışlarımıza yön verirse, her birimiz Kadir Gecesi'nden daha değerli oluruz.

İnanıyorum ki bu sergi Kur'an'la buluşmamız için Kur'an'ı evimize ve gönül dünyamıza misafir etmek için ufuk ve penceredir."

Antik A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Artam, sergi kapsamında Yıldız Holding tarafından 500 sayfalık bir kitap hazırlandığını belirterek, kitaptan elde edilecek gelirin müzeye yeni Kur'an-ı Kerim'ler alınması ve bunların restorasyonu için kullanılacağını bildirdi.


PAKİSTAN'A YARDIM ÇAĞRISI

Avukat Kezban Hatemi de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ile Pakistan'a gittiğini anımsatarak, Pakistan'da felaketin hala devam ettiğini, oradaki vatandaşların olayı "yavaş ilerleyen tsunami" olarak ifade ettiklerini söyledi.

Hatemi, şunları kaydetti:

"Ülkenin yüzde 20'si sular altında, çocuklar ve 100 binin üzerinde hamile kadın çamurlar içinde, üstlerinde, başlarında hiçbir şey yok.

İklim koşulları dayanılmaz derecede kötü, 60 derece, yani devamlı bir sauna içindesiniz ve dışına çıkamıyorsunuz. Küçük çocukların devamlı ateşi 39,5 derece, hastalık ateşi değil ısı nedeniyle.

Biz sivil inisiyatif için 'İnsanlık ve Pakistan için hemen şimdi' sloganıyla bir zincir hazırladık. Zinciri internetten takip etmenizi ve olağanüstü gayretle insanların yaralarını sarmaya çalışan Kızılay'a bağış yapmanızı rica ediyorum.

Büyük değil, 5'er lira bile kâfi. Ama devamlı ve herkesin bu zincire katılmasını sağlayın. Bu mübarek günde zekât ve fitreleri oraya gönderin.

Eğer biz bugün lafzı ve manası mucize olan Kur'an-ı Kerim'in idrakinde olsak, insanlık bu halde olmazdı. Lütfen Pakistan'ı unutmayın."

SERGİ, 1 ARALIK'A KADAR GÖRÜLEBİLECEK

"1400. Yılında Kur'an Sergisi"nde, Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshaları olarak kabul edilen 250 binyapraklık "Şam Evrakı Koleksiyonu"nun nadir parçalarıyla, büyük bir bölümü ilk defa sergilenen el yazması Kur'an-ı Kerim ve cüzlerinden oluşan 250 eser yer alıyor. Adını, getirildiği Şam Emeviye Camisi'nden alan "Şam Evrakları Koleksiyonu", 13 bin 882 kaleme kayıtlı 250 binyaprak ve ciltten oluşuyor.

Şam evraklarının önemli bir bölümünü parşömen ve kâğıt üzerine yazılmış Kur'an sayfaları meydana getiriyor. Kur'an-ı Kerim'in günümüze ulaşan ilk örnekleri arasında olduğu kabul edilen Kur'an yaprakları ve ahşap iskeletli deri ciltlerin kayıtlı olduğu Şam Evrakları, İslam Kitap Sanatının bilinen ilk örneklerini ihtiva etmesi nedeniyle dünyanın sayılı koleksiyonları arasında yer alıyor.

Şam Evrakları'nın en önemli özelliği ise, İslam dünyasında bilinen en erken tarihli vakıf kaydı yazılı olan Kur'an yapraklarının koleksiyona kayıtlı olması. 19. yüzyılın sonunda Şam Emeviye Camisi büyük bir yangın geçirince evrakların pek çoğu harap oldu, kurtarılan belgeler arasından seçilenler 1911'de Topkapı Sarayı'na getirildi.

Koleksiyon, 1913'te de bugünkü adıyla Türk ve İslam Eserleri Müzesi olan Evkaf-ı İslami’ye Müzesi'ne gönderildi. Serginin başyapıtları arasında dünya müzeleri ve kütüphanelerinde muhafaza edilen, nüsha sayısı sadece 6 olan ve Hz. Osman(R.A.) dönemine atfedilen Kur'an-ı Kerim'lerin en erken tarihli nüshalarından biri ile Hz. Ali dönemine atfedilen Kur'an-ı Kerim de yer alıyor.

İslam kitap sanatının erken nüshalarının yanı sıra eserleriyle hat sanatına yön veren ve bazıları ekol oluşturan hattatlar İbn Bevvab adıyla tanınan Ali Hilal el-Bağdadi, Yakut el-Mus'tasimi, Ali Muhammed Ebu Talib, Ali Muhammed el-Hüseyni, Ahmed es-Suhreverdi, Ergun el-Kamili, Abdullah el-Seyrafi, Muhammed el-Hac Devletşah eş-Şirazi, Muhammed Suud eş-Şafii, Şemseddin Muhammed Emir Ali et-Tebrizi, el-Gani İbn Ahmet Şeyh Ali Muhammed eş-Şerif el-Mufeki, Abdülkadir Abdülvehhab bin Şahmir el-Hüseyni, Muhammed Kıvam, Emir Mehmed Han, Şeyh Hamdullah, Cemaleddin el-Amasi, Halillullah ibn Mahmut Şah, Ahmed Karahisari, Pir Mehmed Şükrullah, Behram Abdülbasir, Abdullah el-Kırimi, el-Katib el-Antalyevi, Ferhad Paşa, Hafız Osman, Şekerzade Mehmet Efendi, Galatalı Ahmet Naili, es Seyyid el-Hac Mustafa İzzet, Abdullah Zühdi, Hafız Salih er-Rızai el-Vidini'ye ait eserler bulunuyor.
"1400. Yılında Kur'an-ı Kerim Sergisi"
iki bölümden oluşuyor. M üzenin geçici sergi salonunda çağdaş bir sergileme yapılıyor. Burada bilgi panolarını n yanı sıra interaktif kiosklar da bilgilendirme için kullanılıyor.

Serginin ikinci bölümü, müzenin ana binasında kronolojik olarak düzenlendi. Burada Kur'an-ı Kerim'in yanı sıra mukaddes emanetlerin bulunduğu bir bölüm oluşturuldu. Sergi, 1 Aralık'a kadar açık kalacak.

AA


HABER:
www.timeturk.com - Pazar 05.09.2010