16 Ekim 2010 Cumartesi

Yeşilay Genel Başkanlığına Av. Muharrem Balcı seçildi

69. Olağan Genel Kurulu'nu yapan Türkiye Yeşilay Cemiyeti'nin Genel Başkanlığına tanınmış avukatlardan Muharrem Balcı seçildi.



Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı olarak ilk açıklamasını yapan Av. Balcı,

"1 asırdan beri madde bağımlılığıyla mücadele eden, Anayasamız'a 58. maddenin girmesinde önemli katkıları olan, 'Dumansız Hava Sahası'na yaptığı katkılardan dolayı yasamızın benimsenmesine ve desteklenmesine önemli ölçüde yardımcı olan, tertemiz, pırıl pırıl mazisiyle her kesimin sempatiyle baktığı, saygı duyduğu kuruma genel başkan seçilmem, benim için onurdur. Bu önemli vazifeyi, yetkili kurullarımızdaki arkadaşlarımızla başarılı bir şekilde yürütmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Buraya yıllarca emek vermiş, zaman ve enerji harcamış, herhangi bir karşılık beklemeden koşmuş olan gönüllülerimize, benden önceki genel başkanımıza ve çalışma arkadaşlarına şükranlarımı sunuyorum" dedi.

Yeşilay'ın kurumlaşma çalışmasına hız vereceklerini aktaran Muharrem Balcı,

"Doğru ve faydalı projelerin kaynak problemi olmaz. İnsanlarımız ve kurumlarımız elbette ülkemizin en önemli vazifelerinden birini yapan Yeşilay'a seve seve destek olacaktır. Bu noktada bütün dostlarımızı ve çevremizi bilgilendireceğiz.

Sorunların, iletişim ve uzlaşma kültürüyle çözüleceğine inanıyoruz. Sağlıklı ilgi, yaklaşım ve empatiyle yapılan çalışmalar başarıya ulaşır. Birinci derecede gündem maddelerimiz aile içi sağlıklı iletişimle kamu ve özel kurumların Yeşilay’ımızın misyonuna duyarlı katkıları olacaktır. Bu noktadaki sıkıntıları iyi biliyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye Yeşilay Cemiyeti yeni Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı'nın Mesajı:

Çok Değerli ve Duyarlı dostlarım,

Uzun yıllar genç hukukçu arkadaşlarımla yaptığımız hukukun yaygınlaştırılması çalışmalarımız, ülke insanımızın geleceğine kast eden ve yaşam haklarını ellerinden alan her türlü kötü alışkanlıkların ve bağımlılıkların da ortadan kaldırılmasına yönelmiş bulunmaktadır. Birlikte gayret ve güvenimizle oluşturulan zincirin halkaları bu defa Yeşilay özelinde bizleri bir yeni göreve hazırlamaktadır.

Özellikle geleceğimiz olan gençlerimizin beden ve ruh sağlığını tahrip eden sigara, içki, kumar, fuhuş, internet ve ekran bağımlılıklarının tek tek bireyler olarak engellenmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle 90 yıl önce hamiyetli insanlar tarafından kurulmuş ve kamuya yaralı statüsü tescilli Yeşilay’ımıza Genel Başkan olarak takdim ve tensip edildim.

Yönetim ve Denetim Kurullarına seçilmiş değerli uzman arkadaşlarımla Yeşilay’ın bu güne kadar yaptığı faaliyetleri “Yeşilay Daha Fazlasını Yapabilir” düsturu ile daha da ileri götürmek azim ve karalığındayız.

Kurullarımızda her biri alanlarında deneyimli ve yüksek özverili değerli uzman Yeşilay Dostlarımız bulunmaktadır. Geçmiş dönemlerde görev almış Yeşilay Dostlarının da katkılarıyla yeni dönemde Yeşilay’ımızı umut olmaya devam ettireceğimize inanıyoruz.

Özellikle Sayın Başbakanımız başta olmak üzere bizlere destek veren ve verecek olan tüm Yeşilay dostlarına gönüllü görevli arkadaşlarım adına şimdiden şükranlarımı sunuyorum.

Yeşilay’ımızın tüm çalışmalarından sizleri haberdar ederek, katkılarınızı talep edecek, her kurumun kapısını çalacağız. Tüm insanımızın evine misafir olacak, birlikte üretecek, Aile İçi Sağlıklı İletişimi sağlayacak ve geleceğimizi teminat altına almaya çalışacağız.

Sürekli gündem maddemiz, ‘Aile İçi Sağlıklı İletişim’ ile ‘kamu ve özel kurumların Yeşilay’ımızın misyonuna uyarlı çalışmalara katkıları’ olacaktır. Bu kapsamda;

Yeşilay olarak sağlıklı yaşama kültürünü aşılayan, bilimsel veriler ve yeni yöntemlerle çalışan kurum olmaya çalışacağız. Tüm ulusal ve uluslararası Sağlık Örgütleri ile irtibatlı ve eş zamanlı çalışmalarımızda dostlarımızı yanımızda görmek dileğimizdir.

Değerli Dostlarım,

Uluslararası şer odaklarının arzuladığı ahlâki çöküntünün giderilmesine yönelik çalışmalarımızda her tür katkıyı yanımızda hissedeceğimiz inancını hiçbir zaman yitirmeyeceğimize inanıyorum. Yeşilay camiasındaki tüm gönüllülerin bu yöndeki enerjileri ve heyecanları, dostlarımızın ilgileri ve katkıları çalışma esaslarımızın en önemli destekleri olacaktır.

Yeşilay’ımızın yeni döneminde tüm gönüllülerimize, görevlilerimize, siz değerli Yeşilay Dostları’na derin sevgi ve saygılarımı sunarım” dedi.




(www.timeturk.com  - 15 Ekim 2010 Cuma - 13:42)

15 Ekim 2010 Cuma

Yavuz Bülent Bakiler için gece düzenlendi

Şair-Yazar Yavuz Bülent BAKİLER için ''Saygı Gecesi'' düzenlendi.


Edebiyat Sanat Kültür Araştırmaları Derneği ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede, Bakiler'in Türk dili ve edebiyatına katkıları anlatıldı.


Gecede konuşan Bakiler, Türk dilinin, Türk halkının kitap okuma alışkanlığı olmaması nedeniyle kan kaybettiğini belirterek,

''Yıllarca uğraşıp dilimize soktuğumuz, işlediğimiz kelimeleri, 'Bunlar eski kelimelerdir' diyerek dilimizden çıkartmaya çalışıyoruz ve yerine uyduruk kelimeler getiriyoruz'' dedi.


Edebiyata ilgisinin çocukluk yıllarında başladığını, halk edebiyatını annesinden duyduğu türküler ve masallarla tanıdığını anlatan Bakiler, bir toplumun ayakta kalabilmesi için dili ve edebiyatının sağlam olması gerektiğini söyledi.


Yıllarca bu duyarlılıkla hareket ettiğini ifade eden Bakiler, Türk dilinin güzelliklerini anlatarak, eski eserlerden örnekler verdi.


Yazar Mehmet Nuri Yardım'ın yönettiği toplantıda, Türkolog Meryem Aybike Sinan, Bakiler'in nesirlerini anlattı.


Bakiler'in şairliği gibi yazarlığının da son derece güzel olduğunu kaydeden Sinan, 12 yaşındayken okuduğu ''Türkmenistan Türkmenistan'' adlı eseriyle Bakiler'i tanıdığını, kitaptaki anlatımı çok beğendiğini ve o günden beri Bakiler'in tutkulu bir okuyucusu olduğunu söyledi.


Yavuz Bülent Bakiler'i ''Sözcüklerin efendisi'' olarak nitelendiren Sinan, ''Bana Bakiler şair mi, hatip mi, söz ustası mı deseler, üçünde de son derece usta olduğunu söylerim'' diye konuştu.


Gecede, yazar İsa Kocakaplan ile şair Ali Hakkoymaz da Bakiler'in sanatsal yönüyle ilgili düşüncelerini dile getirdi.


Ebru sanatçısı Hikmet Varoşlu, Bakiler'e bir ebru tablosu hediye etti. Toplantı sonunda katılımcılara Bakiler'in ''Harman'' adlı şiir kitabı verildi. AA

(www.timeturk.com  - 15 Ekim 2010 Cuma - 02:30)

Büyükelçi Eşlerini Ağırladı

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık, Trabzon Valiliği’nin davetlisi olarak şehrimize gelen Arap ülkeleri büyükelçilerin eşlerini ağırladı.



Trabzon’a gelen Kuveyt, Mısır, Tunus, Yemen, Libya büyükelçilerinin eşlerini Valilik konutunda ağırlayan Bayan Kızılcık, misafirleriyle yakından ilgilendi. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın eşi Verda Özak’ın da aralarında bulunduğu konuklarıyla sıcak bir ortamda sohbet eden Bayan Kızılcık, konuklarını evinde ağırlamaktan dolayı son derece mutlu olduğunu söyledi.



Trabzon’un tarihi ve kültürel geçmişi hakkında konuklarına bilgi vererek, Trabzon’u konuklarına en iyi şekilde tanıtmaya çalışan Bayan Kızılcık,
“Tarihi geçmişi, doğası ve kültürüyle her dönem önemli bir merkez olan Trabzon’umuzu misafirlerimize en iyi şekilde tanıtmak istiyoruz. Konuklarımızın, Trabzon insanının sıcaklığını ve misafirperverliğini yakından tanımaları için bu ziyaretin önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum” dedi.


Yapılan bu ziyaretlerinin toplumların birbirlerini daha iyi tanımaları adına önemli olduğunu kaydeden Bayan Kızılcık, konuklarının çok güzel duygularla Trabzon’dan ayrılacağına inandığını söyledi.



Bayan Kızılcık daha sonra konuklarına Trabzon’un Maçka ilçesindeki Sümela Manastırı’nı gezdirdi.


Maçka Coşandere tesislerinde konuklarıyla birlikte yemek yiyen Bayan Kızılcık, yöresel kuymak yemeğini kendi elleriyle konuklarına servis yaptı.

Misafirlerini biran olsun yalnız bırakmayan Bayan Kızılcık, ziyaretin Trabzon’un tanıtılması adına çok önemli olduğunu sözlerine ekledi. (V.B.)

ARAPLAR’DAN TRABZON’A BÜYÜK İLGİ

Arap Ülkelerinden Kuveyt, Mısır, Tunus, Yemen, Libya, Cezayir, Katar
Büyükelçileri Trabzon ve havalisini 14-16 Ekim 2010 tarihleri arasında
ziyaret edecekler.




Kuveyt Büyükelçisi Abdullah Abdülaziz Al-Duwalkh ve eşi, Mısır Büyükelçisi Abderahman Salaheldin ve eşi, Tunus Büyükelçisi Gley El Hadj ve eşi, Yemen Büyükelçisi Abdül Qawi Al Eryani ve eşi, Kibya Büyükelçisi Ziyad Adham Muntesar ve eşi, Arap Devletleri Ligi Miyonu Büyükelçisi Muhammed Al Fatih Al Nasıry, Cezayir Büyükelçisi Mouloud Hamai, Katar Büyükelçisi Adbur Razzak Abdul Al Ghani ve Türkiye’den Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü ve eşi, Cumhurbaşkanlığı Protokol Müdürlüğü Uzamanı Fatih Aygün ve TRT Arapça Kanalı Koordinatörü Sefer Turan ve eşi 14-16 Ekim 2010 tarihleri arasında Trabzon’u ziyaret edecektir.


Arap Heyeti öncelikle 14-16 Ekim 2010 tarihler arasında Trabzon Valisi Dr.
Recep Kızılcık’ı ziyaret ettikten sonra Trabzon Belediye Başkanı Dr. Orhan
Fevzi Gümrükçüoğlu’nu ardından TTSO Başkanı M. Suat Hacısalihoğlu’nu,
Trabzon Hava Limanının, Maçka Sümela Müzesini, Sürmene Memişağa
Konağı’nı, Uzungöl Beldesini, Ayasofya Müzesini(Camii), Atatürk Köşkü’nü,
Boztepe’yi, Kunduracılar Caddesini ve bazı ticaret merkezlerini gezecek,
Karadeniz’e ve Trabzon’a özgü yemeklerden tadma ve folklorunu seyretme
fırsatını elde edeceklerdir.

 
HABER: Muhammet YAVRUOĞLU

TRABZON VALİSİ KIZILCIK, ALMAN GENÇLERİ KABUL ETTİ

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Alman Gençlere: “Dünyanın Barış ve Huzur İçersinde Olması Siz Gençlerin Elindedir” Dedi.


Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Trabzon Gençlik ve Spor Müdürlüğü'ne bağlı faaliyetlerini yürüten Trabzon Gençlik Merkezi ile Almanya'nın Dortmund kentinde faaliyet gösteren IBB Internationalesu- Begegnunnwerke. V Derneği'nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri "Kültür Elçiliği" projesi kapsamında Trabzon'a gelen Alman gençleri kabul etti.



Alman gençlere partner olarak seçilen Trabzonlu gençlerle birlikte Trabzon Valiliği’ni ziyaret eden misafirleri Valilik B Toplantı Salonu’nda kabul eden Vali Kızılcık, “Dünyanın geleceği siz gençlersiniz. Dolayısıyla insanlığın barışına, huzuruna ve kardeşliğine sizlerin vereceği mesajlar ve kendi toplumunuza götüreceğiniz iyi duygular, düşünceler bizim açımızdan son derece önemlidir” dedi.


“Bizler globalleşen ve tabi ki modernleşen dünyada gençliğin ne kadar önemli bir değer olduğunu biliyoruz” diyen Vali Kızılcık, “Ulusal sınırların da belirli oranda anlamlarını yitirmesi sonucu insanlar, özellikle siz gençler dünyanın diğer ucundaki insanların acılarına ve sevinçlerine ortak olabiliyorsunuz. Dünyanın barış ve huzur içersinde olması siz gençlerin elindedir” ifadelerini kullandı.


İletişim ve ulaşım imkanlarının fazla olması ve son derece gelişmesinin günümüz gençlerinin geçmiştekilere göre daha şanslı olduğuna dikkat çeken Vali Kızılcık, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Belki iletişim ve ulaşım imkânlarının bu kadar fazla olmaması nedeniyle daha yaşlı nesiller sizler kadar çağdaşlarıyla, mevkidaşlarıyla birbirini yakından tanıma dertlerine, tasalarına ve sevinçlerine ortak olma imkânı bulamayabiliyorlardı. Bizzat görmeden iletişim kurmadan diğer toplulukları diğer bölgeleri çevirmiş olan metinlerden ya da yazılmış olan kitaplardan ki bunlar bazen belirli bir önyargı çerçevesinde dizayn edildikleri için çok yanlış duygulara ön yargılara kapılması mümkün olabiliyordu. Ulaşım ve teknoloji çağında bizlerin geçmiş nesillere göre ön yargılarla yazılmış kitaplar veya çevrilmiş filmlerle manipüle edilmesi eskisi kadar kolay değil. Üniversite öğrencileri arasındaki öğrenci değişim ve sportif kültüre anlamdaki öğrenci değişim program ve projeleri doğrultusunda artık dünya gençleri birbirlerini daha iyi tanıyabiliyor.”


Trabzon'un 4 bin yıllık tarihi bir geçmişe sahip kültür, sanat ve spor şehri olduğunu dile getiren Vali Kızılcık, misafir gençlerin Trabzon’u, Trabzon insanını tanıyıp, çok güzel duygularla Trabzon’dan ayrılacağına inandığını kaydetti.

 

12–16 Ekim tarihleri arasında Trabzon'da kalacak olan gençler, Sümela Manastırı, Ayasofya Müzesi, Atatürk Köşkü, Arsin’de köy gezisi yapacaklar.


Gençler ayrıca halk oyunları, tiyatro, halı saha maçı, fidan dikimi, radyo programları gibi çeşitli faaliyetlerde bulunacak. (V.B.)

“Siyasetin Serumu; Başörtüsü”

Cevdet TELLİOĞLU'nun Makalesi


Kamera...
Tepesindeki kırmızı gözünü kırpmaya başlayıp, kırmızı kırımızı bakmaya
başlayınca,
okjektifin karşısında bulunan siyasetçilerin kimyası değişiyor.
Söylemek istemediklerini söyleyenler mi istersiniz...
Söylemek istediklerini söyleyemeyenler mi!...?
Maalesef beyinlerin örtülmesine sebep olan bu sihirli cama ulaştırma
aracının,
henüz kalpleri örtecek bir sihri bulunamadı.
O sebeple on yıllardır siyasetin serumu olan başörtüsü, hala herkes
için; Renklerine, desenlerine, şekline, duruşuna yapışılması
ve oradan can alınması gereken serum konumunu, devam ettirmekte.


Dine saldırının ve saldırmak isteyenin beyinlerinin ekran karşısında
örtüldüğü artık yadsınılamaz bir realite.
Toplumun gelişmesi, vizyonunun dünya konjonktürüne uygun hale
gelmesinden dolayı ,
onlar karşısında, onların istediklerine en azından yakın konuşmaya
çalışmak, yani istemediklerini söylemek zorunda kalmak,
takiye yapmak, sıkıntı oluştursa da artık yapılıyor.


Ancak, saldıranın kimyasını değiştiren sözlerin, yüze yansıması ve
kimyasında oluşturduğu değişikliğin,
meydana getirdiği kalp ritminin düzeni ya da düzensizliği, zanlıyı
,siyaset serumu olarak başörtüsünü kullandığı konusunda,
ele verecek cinsten olmaya, devam ediyor.


Bir başka zihniyet olan;"Çözülürse arkasına saklanacak, oylarımı
arttıracak bir yeni siyaset serumu bulup ayakta durmayı beceremem,
bu yüzden kargaşa ortamı benim oy depom olarak devam etmek zorundadır"
anlayışındakilerin örtülü sözleri,
beyaz camdan tebessümlere yansımaya devam ediyor.


Ya da "dini gereğidir" diyemeyen bir siyasetçinin, söylemek
istediklerini söyleyemeyerek,
demokrasi kavramının ardına yapışırken, kalbinin nasıl
"inançlarım" dediğini duymak için stetoskop kullanmak gerekmiyor.


Millet görüyor...


Anlamazlar... gibi ahmakça bir düşüncenin ardına sığınma adına kafasını
hala kumda tutmaya devam edenler,
başörtüsü ile kendi duruşuna can vermeye çalıştığı siyaset serumunun artık
her iki taraf da, damara kadar çoktan indiğini, görmek istemiyorlar.


Millet anlıyor...


Ve millet, demokrasi adına, insan hakları adına, özgürlükler
adına, inançlar adına,
yıllardır verdiği mücadelenin sonucuna nihayet gelindiğinin farkında.


İster her karam için ayrı mücadele edenler tarafında olsun,
ister bütün bu kavramları "olmazsa olmaz" kabul edenler tarafında olsun,
bu millet, bu değerlere topyekün sahip çıkıyor.


Artık başörtüsünün siyaset serumu olarak kullanılmasının dönemi kapanıyor.
Bireysel özgürlüklerin, bireysel kazancın, bireysel refahın toplumu
bütünleştireceği,"
toplumsal kazanca" dönüştüreceği yolun başına geldik.


Hem de buraya bu kavramları onaylayan, kendini yelpazenin neresinde
görürse görsün, anlayışı/düşünesi ne olursa olsun, bu noktaya,
bu kavramlardan yana olan herkes ile birlikte geldik.


Bunu, karşı duruş şekli ve söylemek istemediklerini kameralara
söyleyerek destek olanlar da,
azımsanmayacak ölçüde önemli,,,


Bu milletin geri dönmeye de hiç mi hiç niyeti yok.


Artık başı açık olanla, başı örtülü olanın aynı ortamda,
birlikte ve kardeşçe okuyabileceği, çalışabileceği, üretebileceği ve
kimsenin kimseye müdahale edemeyeceği günler, büyük aile
olabileceğimiz günler gelmiştir.


Yeni serumlara...

Cevdet TELLİOĞLU
cevdettellioglu@timeturk.com

(www.timeturk.com 11.10.2010 )

KTÜ'de ÖZGÜRLÜĞE İLK ADIM

KTÜ Rektörlüğü de YÖK’ün kararlarına uyarak, başörtüsünü serbest bıraktı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ), öğrencilerin kampüse başörtülü girişine izin verildiği bildirildi.

KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son günlerde başörtüsü konusunda değişik görüşler ortaya konulduğunu ifade ederek, ''KTÜ olarak biz, öğrencilerimizin başörtüsüyle kampüse girişine izin vermeye başladık'' dedi.

İsteyen öğrencilerin kampüs alanı ve kantinlerde başörtülü olarak rahatlıkla hareket edebileceğini belirten Özen,

''Ancak bu öğrencilerimizin derslere başörtüsüyle girişine izin vermiyoruz.
Üniversitelerde başörtüsü ile ilgili durum netleşene kadar da bu uygulama devam edecek'' diye konuştu.

Prof. Dr. İbrahim Özen, bu konuda şu ana kadar hiçbir öğrenci ile sorun yaşamadıklarını da kaydetti.

KTÜ Rektörlüğünün bu kararı “Özgür Üniversite-Özgür Üniversiteli” özlemine giden yolda ilk adım olarak değerlendirildi ve öğrenciler, öğretim üyeleri ve halk tarafından büyük memnuniyetle karşılandı.


(Kaynak: www.haber61.net - 12 Ekim 2010)