7 Kasım 2010 Pazar

Trabzon’da Yapılan Karadeniz İş Forumunun Çalışmaları Büyük Bir Başarıyla Tamamlandı


Trabzon'daki İş Forumu'na katılarak, Türk makamları ve işadamları ile görüşen yabancı konuk ve işadamları, görüşmelerden son derece memnun kaldıklarını ifade ettiler.



Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) koordinasyonunda ve ev sahipliğinde Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi (KEİPA) ve TUSKON işbirliğiyle düzenlenen Karadeniz İş Forumu'nun ardından, bölge işadamlarının ikili temasları sırasında inşaattan gıdaya, turizmden tekstile kadar iki bini aşkın iş görüşmesi yapıldı.


Karadeniz bölgesindeki en büyük işadamlarının seçilerek çağrıldığı forum sonrası, birçok iş bağlantısı için prensip anlaşmasına varıldığı bilgisine ulaşıldı. Karadeniz havzasında toplam ticaret hacmi 1 trilyon 319 milyar dolara ulaşırken Türkiye'nin havza içindeki iş hacmi 33.7 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.


Yaklaşık 120 si yabancı 650 işadamının katıldığı ve ilk kez yapılan Karadeniz İş Forumu'nda, çok sayıda Türk işadamına işbirliği ve yatırım teklifi yapılırken, yüzlerce Türk firması da bölgeye çeşitli ürünlerde, milyonlarca dolarlık satış için ön anlaşma yaptı.


Bu tekliflerin en büyüğü ise, Rus yetkililerden geldi. Rusya Federasyonu'ndan gelen yetkililer, turizm ve inşaat sektörlerinde ilginç işbirliği önerilerinde bulundular.


"Trabzon'u ikinci Antalya yapacağız"


Forumda yapılan ikili görüşmelerde, Rusya'nın en büyük bir turizm firmasının CEO'su, Natalia Filyukova, Türk partnerleri ile görüşerek, Trabzon'a tarih, kültür ve alışveriş turizmi için Rusya'dan turist getirme konusunda görüşmeler yaptı.Görüşmelerin ardından DOKA yetkilileriyle de görüşen Filyukova, Trabzon'un bir çok özelliği bulunduğunu, ancak Rusya'da bu şehrin yeteri kadar tanınmadığını dile getirdi.


Temasların ardından, ülkesinde bir değerlendirme toplantısı yapacağını bildiren Filyukova, "Eğer maliyetleri istediğimiz boyutlara çekebilirsek, bu şehri Türkiye'nin ikinci Antalya'sı yapacağız" ifadelerini kullandı.


Trabzon Valisi ve Ajans Kurucu Başkanı Dr. Recep Kızılcık: Doğu Karadeniz’i bütün Karadeniz havzasının çekim merkezi yapma hedefindeyiz.


Trabzon Valisi ve Ajans Kurucu Başkanı Dr. Recep Kızılcık forum ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, gerek katılan konuklar, gerekse Türk işadamlarının organizasyondan son derece memnun kaldığını bildirdi.


“İş Forum'unun Trabzon'da düzenlenmesinin, organizasyonun başarılı geçmesinde çok büyük etkisi olduğunu dile getiren Kızılcık, "Buraya 13 Karadeniz bölgeleri ülkelerinin yanı sıra Ordu'dan, Giresun'dan, Rize'den, Artvin'den, Gümüşhane’den işadamları geldi. Bu organizasyon yerel firmaların uluslarasılaşması ve bir 'dışa açılma merkezi' işlevini üstlendi. Bu insanların büyük bölümü, kısa bir süre sonra uluslar arası piyasalara çıkacak ve ihracatçı olacak” diye konuştu.


Bölge ülkelerinden, Türk girişimcilerine çok önemli proje teklifleri geldiğini belirten Kızılcık, bu sektörlerin başlıcalarının inşaat, gıda ve turizm olduğunu söyledi.


Projelerle ilgili detaylı bilgiler veren Kızılcık şöyle devam etti:
"Örneğin Azerbaycan'dan yol inşaatı talebi var. Daha çok Balkan ülkelerine tur düzenleyen firmalardan, büyük teklifler geldi. Bölgedeki kış turizmi merkezleri ile Sümela Manastırı ve Trabzon Ayasofya müzesi gibi anıtlara tur düzenleme ve işbirliği talebi var. Ayrıca gıda ve gıda ürünlerinde de önemli görüşmeler yapıldı. Bunların başında süt ürünleri, baklagiller, su ürünleri hazır gıda gibi alanlara geliyor"


Burada Kalkınma Ajansının üstlenmiş olduğu rol ve vizyonunuda değinen Kızılcık, “Kalkınma Ajansının, globalleşen, bölgesel rekabetin ve bölgesel aktörlerin ön plana çıktığı dünyamızda bir taraftan küresel düzeyde yaşanan gelişmeleri yerel düzeye aktarırken, diğer taraftan da yerel potansiyeli, varlıkları, üstünlükleri ve özgünlükleri küresel pazarlara taşıyacak çalışmalar yapacağını vurguladı. Burada, hem küresel şartların iyi yorumlanması ve yerele iyi aktarılması, hem de yerel potansiyelin tespiti ve toplanan yerel-bölgesel bilginin yapılacak organizasyonlarla ve kurulacak ağlarla küresel piyasalara özgün ürünler veya hizmetler halinde sunulması, pazarlanması teknik kapasitesi yüksek, uzmanlaşmış bir kurum olan ajansın en büyük görevlerinden birisi olacaktır. Ajans aynı zamanda, uluslar arası düzeyde yapılacak organizasyonları ve tanıtımları bizzat yapacağını ve aynı zamanda bu tanıtımlardan sorumlu birimlere, kurum ve kuruluşlara her türlü desteği sağlayacağını” söyledi.


Foruma katılanların çok ince bir elemeden geçtiğini vurgulayan Ajans Genel Sekreteri Çetin Oktay Kaldırım ise katılımcıların yüzde 98'inin bölgeden ürün alabilecek ve bölgenin turizm potansiyelini değerlendirebilecek işadamlarından seçildiğini kaydetti.


Forumla asıl amaçlarının ürün ihraç etmenin yanı sıra 'girişimcilerin dışa açılımının sağlanması ve uluslar arası ağların oluşturulması olduğunu kaydeden Genel Sekreter, "Bu hedefe ve bölgenin uluslar arası piyasalarda tanıtılması stratejisine bu tür organizasyonlarla adım adım yaklaşılacağını " söyledi.



3 günlük program esnasında yabancı katılımcılar bölgenin tarihi ve turistik mekânlarını gezme fırsatı bulurken bazı işadamları da Trabzon ve Rize’de gezi ve incelemelerde bulundular. (V.B.)

TBMM Başkanı Şahin Vali Konutunda


Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi (KEİPA)’nın Genel Kurul Toplantısına katılmak üzere ilimize gelen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Vali konutuna misafir oldu.



İki gün süren yoğun toplantılar ve ziyaretler sonrası, Trabzon’dan ayrılmadan önce Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın daveti üzerine Valilik konutuna giden TBMM Başkanını, Vali Kızılcık ve eşi Sema Kızılcık karşıladı.



Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül den sonra TBMM başkanını da konutta ağırlamaktan onur duyduklarını belirten Kızılcık ailesi “Cumhurbaşkanımız ve eşlerinden sonra TBMM Başkan’ımızın da davetimizi kabul edip bizleri onurlandırmalarından dolayı son derece mutluyuz. Kendilerini evimiz de ağırlamak bizler için bir onurdur” dediler.



Konutta uzun bir süre dinlenen TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin bu davetten son derece memnun olduğunu ifade ederek Vali ve eşlerine teşekkür etti. (V.B.)

Bayan Kızılcık, Münevver Arınç ve Milletvekili Eşlerini Ağırladı

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler Asamblesi (KEİPA) Genel Kurul toplantısı için Trabzon’a gelen Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Bülent Arınç ve AK PARTİ, CHP, MHP’den 8 Milletvekili’nin eşleri, Münevver Arınç, Ayşe Göktaş, Aliye Topuz, Güllay Sevigen, Zühre Çiçek, Sevgi Karapaşaoğlu, Sevim Doğan, Mualla Doğru ve Katibe Fatsa Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık tarafından ağırlandı.

Trabzon’un tarihi ve kültürel geçmişi hakkında konuklarına bilgi vererek Trabzon’u konuklarına en iyi şekilde tanıtmaya çalışan Bayan Kızılcık,


“Tarihi geçmişi, doğası ve kültürüyle her dönem önemli bir merkez olan Trabzon’umuzu misafirlerimize en iyi şekilde tanıtmak istiyoruz. Konuklarımızın, Trabzon insanının sıcaklığını ve misafirperverliğini yakından tanımaları için bu ziyaretin önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum” dedi.



Bayan Kızılcık misafirlerine Atatürk Köşkü, Sümela Manastırı, Ayasofya Müzesi gibi tarihi yerleri de gezdirdi. Misafirler gezdikleri bu yerlerin güzelliklerine hayran kaldılar. Bu çerçevede şehir içinde de bir gezinti yapan misafirler Trabzon’un el sanatı ürünlerine ilgi gösterip bu ürünlerden satın aldılar.



Sema Kızılcık: “Sizleri kültür, sanat kenti Trabzon’da ağırlamak ve doğal güzelliklerini sizlerle paylaşmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek isterim” dedi.



Trabzon’un el sanatlarına olan ilgisine ve becerisine vurgu yapan Bayan Kızılcık Trabzon’a özgü bu ürünlerin kentin tanıtımına ve ekonomisine büyük katkı sağladığını belirtti. Kızılcık, konuklarına telkari üretim ve satış merkezini de gezdirdi.



Ardından Bayan Kızılcık misafir hanımefendilere Valilik Konutunda Trabzon’a özgü yöresel yemekleri kendi elleriyle ikram etti. Bayan Kızılcık konuklarını evinde ağırlamaktan dolayı son derece mutlu olduğunu söyledi.

 

İki gün süresince misaifirleriyle yakından ilgilenip mükemmel bir ev sahipliği yapan Bayan Kızılcık’a misafirleri teşekkür etti. Bayan Kızılcık ta kendilerini tekrar Trabzon’a beklediğini söyledi. (V.B.)

30 Ekim 2010 Cumartesi

MERHUM HACI ALİ YAVRUOĞLU, DUALAR ve GÖZYAŞLARIYLA HAKK'a UĞURLANDI



Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından Hacı Ali YAVRUOĞLU bugün (30/10/2010-cumartesi) Öğle namazını müteakip Doğanköy Beldesi Halilulrahman Camii Avlusunda çok kalabalık bir cemaat tarafından kılınan cenaze namazının ardından aynı yerdeki aile kabristanlığına dualarla defnedildi.



 Mehum Hacı Ali YAVRUOĞLU, Karikatürist Yazar Harun YAVRUOĞLU'nun babası ve Numune Hastanesi Doktorlarından Dr. Miraç Ali YAVRUOĞLU'nun dedesi, Araştırmacı Yazar Muhammet YAVRUOĞLU'nun amcasıdır.

Merhum YAVRUOĞLU, çevresi tarafından çok sevilen, dindarlığı ve iyilikleri, güleryüzlüğü ile tanınan çok değerli bir insandı. O yeri doldurulması zor bir kişiydi. Onun erken denecek bir yaşta vefatı herkesi derinden üzdü.


Merhuma Allah'tan Rahmet, Sevenlerine ve Kederli Ailesine de Sabırlar Dileriz.


Haber : Mustafa Türkyılmaz
Foto    : Özden Atmaca
            : Mehmet Birinci
            : Muhammet yavruoğlu

CENAZEDEN FOTOĞRAFLAR:



















29 Ekim 2010 Cuma

CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Bugün, TÜRKİYE CUMHURİYET’inin Kuruluş Yıl Dönümü; CUMHURİYET BAYRAMI olarak kutlanmaktadır.



Bu anlamlı günde Hür ve Demokratik Cumhuriyetin temel değerlerine yürekten inanmanın ve başta Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları ve diğer bu Vatanın kurtuluşunda emeği bulunanlar olmak üzere değerli varlığımız Cumhuriyetin kurucuları, tüm şehitlerimizin aziz ruhlarına Allah’tan sonsuz rahmet diler, Kahraman Şehit ve Gazilerimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize minnet ve şükranlarımızı sunarız.

Bu yıl 87.sini kutladığımız CUMHURİYET BAYRAMI; Türk tarihinin en büyük bayramlarındandır. Gücünü ve kaynağını halkın hür iradesinden alan ve Büyük Önder Atatürk’ün “En Büyük Eserimdir” diyerek, bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87. yıldönümüne erişmenin sevincini ve mutluluğunu yaşıyoruz.


Eşine ender rastlanacak olan Allah’ın bir lütfü; Kutsal Vatanımız Türkiye’mizin ve Büyük Türk Milleti’nin her tür tehdit ve tehlikelere karşı korunup, savunulması gençlik ve bireyleri olarak en büyük görevimiz ve sorumluluğumuzdur.


Büyük Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti’nin şanlı geçmişini bilerek, onu koruyup aydınlık geleceğe taşımakla yükümlüdür. Türkiye’nin lanetlenmiş terörle mücadelesi hiç kimsenin haklılığını sorgulayamayacağı ve tartışamayacağı bir olgudur. İçten ve dıştan gelen her türlü bağnaz, bölücü ve yıkıcı tehlikelere karşı Milletimiz her zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni korumuştur. Şartların zuhur etmesi halinde saldırgan ve hain güçlere karşı mutlaka koruyacaktır. Bundan dost ve düşman hiç kimsenin şüphesi olmasın.


Türk Milleti, Büyük Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşımak azim ve kararlığındadır. Bu husus her Türk vatandaşının mukaddes bellediği dini, milli ve en şerefli bir görevdir. Bu vatanda vatandaş olma şerefine erişen her ferdin kendisine, aile ve çocuklarına ve gelecek nesillerine karşı bir namus borcudur.


Milletimiz; Cumhuriyet rejimi ile kazandığı erdem ve değerleri, toplum hayatımızın vazgeçilmez unsuru olarak benimsemiştir. Her kademeden Milletimizin milli ve manevi değerlerine takoz olmaya çalışan ve İslam’la şereflenmiş Türk’ün bağımsızlığını tehlikeye atanlara ya da atmak isteyenlere karşı top yekûn mücadelesi, azmi ve kararlığı artarak devam edecektir. Bu Millet; bu zamana kadar iç ve dış düşmanların oyun ve tuzaklarına karşı karşılaştığı bütün sorunları, Cumhuriyete olan bağlılığı, birlik ve beraberliği sayesinde ödün vermeden aşmayı bilmiştir. Bu Büyük Millet, dün büyük lideri Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının etrafında kenetlenerek savaş vermiş ve bu savaşı kazanmıştır. Bugün de, yarın da her türlü düşmana karşı dışarıda bağımsızlık, içeride ulusal egemenlik için savaş vermeye ve bu savaşı kazanmaya Allah’a yemin ederek söz vermiştir.


Bilinmelidir ki, Büyük Türk Milletinin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatma azmi, tüm hain ve işbirlikçileri yok edecek, bunlara asla fırsat vermeyecektir. Türkiye Cumhuriyetinin çocukları ve gençleri almış oldukları bu kutsal mirası ilelebet koruyacaklardır.
Gençler; Tam Bağımsızlık, Demokrasi, Adalet ve Cumhuriyet emaneti öncelikle sizlerin omuzlarındadır. Bu mukaddes emaneti canınızdan aziz bilip, şartlar her ne olursa olsun, bu aziz vatanınıza sahip çıkacaksınız. Hz. Kur’an dan, İslam’ın Yüce Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V.)’den ve tarihinizden ilhan ve dersler alarak, kendinizi yetiştirecek ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini çok, çok okuyacaksınız ki, sizlere kast eden ve edecek olan düşmanlara karşı gücünüz, imanınız ve azminiz asla kaybolmasın.


Ay-Yıldızlı Şanlı Bayrağımızın dalgalandığı bu topraklarda yaşamak hepimiz için, çocuklarımız için ve gelecek bütün nesillerimiz için en büyük ve kutsal bir haktır. Bu durum Allah’ın izni ile ilelebet böylece devam edecektir.


Bu duygularla varlığımızın ve bağımsızlığımızın teminatı Cumhuriyetimizin 87.Yılını kutlamanın huzur ve güveni içerisinde TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin sonsuza kadar güçlü, hür ve bağımsız olarak yaşaması azim ve kararlığıyla Büyük Türk Milleti'nin bu büyük milli bayramını en içten dileklerimizle kutlarız.


Bu Cumhuriyeti kuranlara ve Cumhuriyetimizin, Milli ve Manevi Değerlerimizin yaşaması için canlarını hiçe sayarak fedakârlık yapanlara Allah’tan rahmet, sonsuz sevgi, saygı ve şükranlarımız arz ederiz.


“CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN”

Muhammet YAVRUOĞLU
Araştırmacı Yazar

Ayasofya CAMİİ; KİLİSE olmuş

Ayasofya Camii'nde; Hıristiyanların ayin yapmasına izin verildi



Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 7 yüzyıl ibadet edilen Ayasofya Camii'nde Hıristiyanların ayin yapmasına izin verdi.


Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü; Bursa'nın İznik ilçesinde bulunan, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün cami olarak tanımladığı Ayasofya'yı resmi yazışmasında kiliseye çevirdi ve 700 yıl ibadet edilen Ayasofya Camii'nde Hıristiyanların ayin yapmasına izin verdi.


Ayasofya Camii, kilise olarak kullanılmakta iken, Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi tarafından 1331 yılında camiye çevrilmiş, bu amaçla kullanılmak üzere Mimar Sinan tarafından gerekli değişiklikler yapılarak tamir edilmişti. Ayasofya, tapu, imar ve eski eser kayıtlarında cami olarak kayıtlı bulunuyor.


ALMANLAR İSTEDİ


Alman yetkililer; Federal Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulf ve eşinin Türkiye'yi ziyaretlerinden önce St. Paul Kilisesi'nde ayin yapılması konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan izin istedi. Bakanlık, söz konusu talebi inceledi ve 20 Ekim 2010 tarihinde Alman yetkililere bilgi yazısı gönderdi. Bakanlık, Bursa İli, İznik İlçesindeki Ayasofya Kilisesi'nin, ayin yapılmasına izin verilen mekânlar olarak belirlendiğini açıkladı!


BAKANLIK AYASOFYA'YI KİLİSE YAPTI !


Kültür (ve Tabiat) Varlıkları (Koruma) ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Abdulkadir Karaoğlu, tarafından gönderilen yazıda, şöyle denildi:


“Ülkemizdeki bazı kutsal mekanların inanç turizmi kapsamında Hz. İsa'nın doğumunun 2000. yılı münasebetiyle hac yeri olarak tanıtılması ile ilgili olarak (...) kurumlara bildirilmiştir.


Bu doğrultuda kültür turizminin yanı sıra alternatif olarak inanç turizminin de geliştirilmesi amacıyla Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Bakanlığımızca konu ele alınarak, İzmir İli Selçuk ilçesindeki Meryemana Kilisesi ile St. Jean Bazilikası, Kapadokya'daki Derinkuyu Ortodoks Kilisesi, Kaymaklı Kilisesi, Göreme Kılıçlar Kilisesi, El Nazar Kilisesi, Ürgüp Mustafa Paşa Konstantin Eleni Kilisesi, Avanos Dereyamanlı Kilisesi, Antakya'daki St. Pierre Kilisesi, Antalya ili Derme Beldesindeki St. Nikola Kilisesi (Noel Baba Müzesi) Mersin İli Tarsus ilçesindeki St. Paul Kilisesi, Isparta ili Yalvaç ilçesindeki St. Paul Kilisesi, Manisa ilindeki Sardes Örenyeri, Bursa ili İznik İlçesindeki Ayasofya Kilisesi ve Konsül Sarayı ile Denizli İli Laodicea'daki kiliseler gerekli bakım, onarım, düzenleme ve restorasyon çalışmaları yapılarak, ayin yapılmasına izin verilen mekanlar olarak belirlenmiştir. Söz konusu mekanlarda ilgili valiliklerden önceden izin alınması kaydıyla ayin, dua, dini içerikli sempozyum vb. gibi etkinliklerin düzenlenmesi uygun görülmektedir.”



KAYITLARDA CAMİ


Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kilise olarak tanımladığı Ayasofya, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mülkiyetinde bulunuyor. Dönemin Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Ruşen Balta zamanında VGM’ce Ayasofya Camii'nin müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı'na tahsisine onay vermemişti. Ruşen Balta (Gn. Md. Yrd)tarafından imzalanmış, 13 Şubat 1995 tarihli Vakıflar genel Müdürlüğü yazısında, söz konusu alanın tapu, imar ve eski eser kayıtlarında cami olarak kayıtlı bulunduğuna dikkat çekilmişti.


Söz konusu yazıda; 2762 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 10 maddesinde; tahsis edildikleri maksada göre kullanılmaları gerektiğine dikkat çekilerek,


“Bu bakımlardan, söz konusu Ayasofya Camii'nin müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı'na tahsisi mümkün olamamaktadır” denilmekteydi.


TAPU SENEDİNE GÖRE DE CAMİ


Ayasofya Camii; Bursa'nın İznik ilçesi Mahmut Çelebi Mahallesi Atatürk Kılıçaslan Caddesi'nde yer alıyor ve tapusu 1331 yılında kurulan Orhangazi Vakfı'na ait... Tapu senedinde, söz konusu alanın niteliği, “Ayasofya’yı Sağir Cami ve Arsası” olarak gösteriliyor.



Yeni Akit


Kaynak: www.timeturk.com - 28 Ekim 2010 Perşembe - 16:35
TE-MA Trabzon Temsilcisi Yrd. Doç. Dr. Coşkun ERÜZ, Bildiriyle Yeniden Hazırlanmakta Olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa Vurgu Yaparak, Tutumlarından Dolayı Bazı Çevreci Kesimlere Sitem Etti.



Bildiri aynen şöyle:


"BAŞ SAĞLIĞI ve GÖZÜNÜZ AYDIN İLANI !!!"


Merhabalar dostlar!


Yıllardır ekolojik öneme sahip doğa ve kültürel alanları özveri ve yoğun emekle korumaya çalışan arkadaşlara baş sağlığı, her şey insan için diyen çıkar grupları ve doğa koruma adına yapılan her şeyi abartarak, arı kovanına çomak sokup, yıldırımları üzerimize ve koruma kurullarının üzerine çekmeyi başaran doğa severlere! de gözünüz aydın diyorum.


Süme altında tutulan ve acele edilmeyen Tabiatı Koruma Kanunu, son gelişmeler sonucu, acele ile ilk tasarıdan da daha korkunç düzenlemelerle kanunlaşmak üzere meclise getiriliyor.


İstenen oldu ve artık Koruma Kurulları ve uzmanlar hiçbir doğal değer yada ekolojik önemli olan alanı inceleyip koruma kararı alamayacak. Bu kararları 16’ sı kamu kurum idarecisi, 2 uzman ve 2 STK temsilcisinin olduğu 20 kişilik bir kurul verecek. Bu kurullar Çevre Bakanı Sayın Veysel EROĞLU'na bağlı olacak. Yani çevreyi korumak için alınan kararları iptal için mahkemeye vermeyi düşünen Çevre Bakanına bağlı olacak!


Unutmayınız ki, hiçbir yerel uzman ( Çevre ve Orman Bakanlığı uzmanı dâhil) amirlerinin oluru olmadan bir alanın korunması gerektiği konusunda rapor yazamaz. Yazsa da uygulamaya sokamaz.


Kaleye dışarıdan salvo atışı yapmak yerine kaleyi içten fethetmeye çalışarak, uzmanlarla birlikte özverili ve de bilimsel gerekçelere dayalı olarak pek çok doğal ve kültürel eser ve alanın korunması için çalışan, bir kısmını başaran ve de bir çoğu için çalışmaya devam eden arkadaşlarımız ve bizlerin çalışmaları ne yazık ki anlamsız hale gelmektedir. Çünkü tüm koruma kararları yeniden gözden geçirilerek, atanmış idarecilerin olacağı yeni kurullar koruma alanlarını iptal edecek ya da korumanın hukuken anlamsız hale geleceği şekle sokacaktır.


Yaşanan gelişmelerin bu safhaya gelmesinde emeği geçenlerin, oturup tekrar düşünmesi ve tüm ülkeyi tehlikeye sokacak gelişmelerin (yeni yasal düzenlemeler ve kurullara uygulanan baskılar) durdurulması ya da tehlikenin azaltılması için ne yapılabileceği konusunda kafa yormasını rica ediyorum. Bir dereyi, bir dağı, bir tarihi eseri kurtarmanın coşkusunun oluşturacağı etki ve tepki tüm ülkeyi tehlikeye sokacak çığ felaketinin oluşmasına neden olmamalıdır. Ama Türkiye de oluyor ve olmakta.


Dostlar, moralim çok bozuk, Doğu Karadeniz’de ekolojik önemi ya da tarihi özellikleri açısından kesinlikle korunması gereken birçok alanla ilgili yapılan çalışmalar ve alınacak kararlar (artık karar alınır mı ?) anlamsızlaşmakta, emekler boşa gitmektedir.


Sözün bittiği noktadayız.


Yılardır iyi niyetli ve objektif olarak doğal değerlerin korunması için emek veren, mücadele eden herkese teşekkürlerimi sunuyor, olayların bu hale gelmesine neden olanlara ise gözünüz aydın diyorum. Söylenecek çok şey var ancak çok konuşmanın bir anlamı yok!


Lütfen bu ülkeyi seven gerçek doğaseverler, iyi düşünüp, danışıp, doğru karar vererek hareket etsinler. Yoksa ucu dönüp dolaşıp bize ve bu canım cennet vatanın değerlerine dokunuyor.


Ülkesini seven, Ülke malı, Devlet malı deniz demeyen, gücü olan, siyasi parti, STK’ lar ve karar verme mekanizmalarına etki edebilecek insanları tanıyan herkesten TABİATI KORUMA KANUNU'nun bu haliyle (Uzmanlar dışında karar vericilerin koruma kararı almasının sağlanacağı ve gerektiğinde değişiklikle bozulmayan yapı) geçerek ülkenin tüm doğal değerlerinin tehdit altına girmesinin önlenmesi için kişisel ve de mümkünse ortak hareket ederek bir şeyler yapmasını önemle rica ediyorum. Yoksa yarın ne mahkeme ile ne de kurul kararı ile hiçbir doğal değeri korumayacağız ve de bu cennet ülkenin ekolojik zenginliğinden hiçbir şeyi gelecek nesillere bırakamayacağız.


Saygılarımla…


Yrd. Doç. Dr. Coşkun ERÜZ
TE-MA Trabzon