9 Kasım 2010 Salı

Has Parti Trabzon İl Teşkilatı Kuruldu


Genel Başkanlığını Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ’un yürüttüğü Halkın Sesi Partisi(HAS PARTİ)’nin Trabzon İl Teşkilatı dün resmi başvurusunu yaparak, bugün kuruluşunu kamuoyuna ilan etti.


SP eski İl Başkanı Ömer TOPALOĞLU başkanlığındaki Has Parti’nin kurucuları arasında Esnaf, Avukat, Doktor, Mühendis, Emekli, İş adamı ve toplumun her kesiminden gelen meslek erbabı bulunuyor.


Halen Trabzon İl Genel Meclisi üyesi olan Köprübaşı Belediyesi eski Belediye Başkanı Akademisyen Sebahattin İmamoğlu, Mehmet Aydın, Doktor Arif Köroğlu, Avukat Fatih Çakır, Mali Müşavir İ. Hakkı Küçükali, İktisatçı Bayram Öztürk, Serbest Muhasebeci Nurettin Kurt, Sürmene Belediyesi eski Başkanı Cemalettin Aksoy, İş adamı A. Haydar Baş ve Yusuf Çakar gibi isimler listede yer aldı. Has Parti İl Teşkilatı Kurucuları arasında en genç üye olarak eczacı Akif Yazıcı(27) yer alırken, Has Parti Trabzon Kurucular Kurulunun yaş ortalamasının 40 olduğu belirtildi.


Has Partinin anblemi olarak yeni doğan güneşi esas alan Osmanlı İmparatorluğunun “Medeniyet Güneşi” sembolü logo olarak belirlendi. Has Parti Trabzon İl Başkanlığı, Kahraman Maraş Caddesi Bulut İş Merkezi Kat: 4, Trabzon adresinde hizmet verecek.


Has Parti Trabzon İl Teşkilatı Kurucuları şu isimlerden oluştu:
Ömer Topaloğlu, Sebahattin İmamoğlu, İsmail Hakkı Küçükali, Muhammet Ali Altuntaş, Nurettin Kurt, Bayram Öztürk, Ali Haydar Baş, Mehmet Aydın, Hasan Öztorun, Dr.M.Arif Köroğlu, M.Hanefi Topaloğlu, Yusuf Çakar, Av.Fatih Çakır, Faruk Sayın, Cemalettin Aksoy, Hüseyin Yazıcı, Akif Yazıcı, Ahmet Yazıcıoğlu, Ruhan İskender, Esat Hancı, Hüseyin Aygün.


Has Parti Kurucu İl başkanı olarak açıklama yapan Ömer Topaloğlu; “Geçmişimizi inkâr etmiyor, iftihar ediyoruz. Siyasi partiler birbirlerinin düşmanı değil rakibidir. Daha iyiyi yapabilmek için çalışmalar yapacağız. Siyasi mücadelemiz yüksek hedefler uğruna devam edecek ve sonuna kadar milletimizin duaları, destekleriyle ve medeniyetimizin bize vermiş olduğu büyük güçle ayakta duracağız. Has Parti’nin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” dedi.


Ankara’da iki gün süre ile kaldıklarını ifade eden İl Başkanı Topaloğlu:
“Artık partimizin ismi, amblemi, tüzüğü, programı belli oldu. Biz startımızı daha önce vermiştik, ancak çalışmalarımıza daha net bir şekilde devam edeceğiz" diye konuştu.


Topaloğlu; 28 Kasım’da Has Parti Büyük Kongre’sinin gerçekleştirileceğini belirterek, "28 Kasım tarihine kadar bizler de il ve ilçe teşkilatlanmamızı tamamlayarak, Büyük Kongre’ye hazırlanacağız” dedi.


Yeni kurulan Halkın Sesi Partisi(Has Parti)’nin Genel Merkezinde, 7 Trabzonlu kurucu üye olarak görev aldı. Bunlar; Trabzon eski milletvekili Şeref Malkoç, Muhittin Bal, Halil Aydın, İsmail Hakkı Küçükali, Ömer Topaloğlu, Remzi Çakır ve Sıtkı Abdullahoğlu HAS Parti’de kurucu üye olarak yer aldılar.



Has Parti ambleminin Ulusal Parti’nin amblemini çağrıştırması şimdiden rekabeti başlattı.


TRABZON HABER AJANSI

İlkçağda Türk İzi

Doç. Dr. İbrahim TELLİOĞLU’nun Makalesi:

"İlkçağda Türk İzi"

Türklerin insanlık tarihinde işgal ettiği yer tarihçiler arasında uzun süre tartışma konusu olmuştur. Oryantalistlerin XIX. yüzyılın ortalarından itibaren yoğunlaşmaya başlayan eserlerinde, Türklerin askerî güçleri sayesinde bulundukları coğrafyalardaki diğer topluluklara üstünlük kurdukları konusunda görüş birliği vardır. Ancak aynı fikir çevreleri, Türklerin göçebe olmalarından dolayı herhangi bir siyasi teşkilata sahip olamayacaklarını, ilmi ve estetik anlamda insanlığın gelişimine katkı sağlamadıkları gibi var olanı da ele geçirebilmek için yok ettikleri ileri sürülmekteydi. Bu tarih anlayışı neredeyse bir asır boyunca dünyada Türklerle ilgili yaygın kanaatlerin temelini oluşturmuştur.

1949’da Rus arkeolog Rudenko, Altaylar'da, deniz düzeyinden 1600 m yükseklikteki Büyük Ulagan vadisinde yer alan Çulışman ırmağı ile Başkaus ırmağı arasında Pazırık kurganını bulmuştur. Bu kurganda ortaya çıkan ve 2500 yıl öncesine ait olduğu anlaşılan halı dünyanın en eski halısıydı ve Türklerle aitti. Rus arkeologun bu keşfi dünyada Türklerle ilgili kanaatleri temelinden sarstı ve artık Türklerin uygarlık bakımından “gelişememiş” olduğunu iddia edenler bu tarz ifadelerini geri almak zorunda kaldı. 1970’de Kazakistan’da, Almatı’nın 50 km. kuzeyindeki Esik kasabasında yol açma çalışmaları sırasında tesadüfen bulunan bir mezar, tıpkı Pazırık kurganı gibi tarihin akışını değiştirecek mahiyetteydi. MÖ. 5. Yüzyıla bu mezarda yatan kişi Esik tiginiydi (prens) ve üzerinde altından bir elbise vardı. Halen Alma-Atı müzesinde sergilenen bu elbiseyi hazırlayanlar altını eritip adeta bir ip haline getirecek teknolojiye ve estetik değerlere sahipti. Üstelik tiginin başlığı ve çizmesi de altından olup kalıba dökülerek hazırlanmıştı. Altın elbisenin Türklere ait olduğunun anlaşılmasından sonra sadece Türk tarihi değil uygarlık tarihinin yeniden yazılması ihtiyacı ortaya çıktı.

Batı dünyasında ilkçağda büyük uygarlıklar kurmuş topluluklarla ilgili araştırmaların belirli bir seviyeye ulaşması XIX. yüzyıla kadar geri gider. Bu çalışmalarla hem tarihin karanlık noktaları aydınlatılmaya çalışılırken hem de bu toplulukların muasır batı milletleriyle bağları olup olmadığı incelenmekteydi. Ancak bu araştırmalar sırasında hiç de hesap edilmeyen bir gerçek ortaya çıktı: Hiç birisi büyük uygarlıklar kurduğu bölgenin yerlisi olmayan Sümer, Etrüsk, Kimmer, İskit gibi toplulukların Orta Asya ya da Türklükle bir şekilde bağlantıları vardı. Bazen Sümerlerde olduğu gibi dillerinde Türklük izi görülen bu topluluklardan Kimmer ve İskitlerin, Türklerin öncüsü olduğu yönündeki kanaatler gün geçtikçe artmaktadır. İtalyanların Etrüskler kökeni konusundaki merakı o dereceye varmıştır ki Toskana’da Etrüsklere ait mezarlarda genetik araştırmalar bile yapmışlar ve onların Türklerle ilgisini kabul etmek zorunda kalmışlardır. Reha Oğuz Türkkan’ın Türkiye kamuoyunun dikkatine sunduğu Etrüsk sarayından elde edilen malzemeler tamamen Türk kültürünün ürünleriydi. Böylece, bir Türk tarafından araştırılsa “milliyetçilik yapıyor” ithamlarına maruz kalacak bu araştırmalarda batılı bilginler, insanlığın gelişimine büyük katkı sağlayan uygarlıklarda Türklere ait büyük izler bulunduğunu kabul etmek zorunda kalacaktı.

Koppers, Mengin gibi kültür tarihi araştırmacıları, Türklerin atı ehlileştirmeleri sayesinde insanlığa büyük hizmet ettiklerini savunurlar. Türkler bu sayede ihtiyaç duydukları işgücünü sağladığı için ilkçağda neredeyse bütün dünyaya damgasını vuran kölecilik olgusuna Türklerde rastlanılmamıştır. Başta Çinliler olmak üzere atı ehlileştirmeyi bilmeyen pek çok millet Türklerden at alırken büyük bir gelir elde edilmekteydi. At, büyük bir ticarî meta olmasının yanı sıra önemli bir askerî üstünlük aracıydı. Tamamı süvarilerden oluşan Türk orduları karşısında bu vasfa sahip olmayan orduların neredeyse hiç şansı yoktu. O yüzden muhafazakârlıklarıyla meşhur Çinliler bile parayla temin ettikleri atlar sayesinde Türkleri taklit ederek süvarilerden oluşan ordular kurmuşlardır. Diğer yandan atı kullanan Türkler, çağdaşlarından çok daha hızlı hareket etme kabiliyetine de sahipti.

Türkleri göçebe olarak niteleyip her türlü ilerlemeden geri kaldıklarını iddia eden tarihçiler, ekonomik bakımdan Türklerin kendisine yeten bir topluluk olduğunu keşfettiğinde bu görüşlerinden vazgeçmek zorunda kaldı. Zira bir başka topluluğa bağlı kalmadan yeme-içme ihtiyaçlarını temin edebilen Türkler bu vasıflarıyla çağdaşı pek çok topluluktan ilerideydi. Şehirlerde yaşamıyor olmaları onların sosyal ve siyasî bakımdan geri kaldığı anlamına da gelmiyordu. Zira bu iddia sahiplerinin ait olduğu kültür çevreleri klanlar halinde yaşarken Türkler, bütün Orta Asya’da siyasî birliği sağlayan devletler kurma kabiliyetine sahip teşkilatçılardı. Devlet tecrübeleri sadece ana yurtlarıyla sınırlı kalmayacak ve başta Avrupa olmak üzere gittikleri her kıtada yaşayan diğer topluluklara bir siyasî çatı altında toplanmanın gereklerini öğreteceklerdi. Üstelik aileden millete uzanan ve sağlam bir biçimde birbirine bağlı olan sosyal yapıları vardı. İnsanlar konar-göçer yapı içerisinde öylesine ciddi bir görev dağılımı içerisinde yaşamaktaydı ki “ben” yerine “biz” şuuruyla davranmak zorundaydılar. Aksi takdirde kayıp kişilerin değil boyun ve milletin olmaktaydı. Devletin olduğu dönem ve yerlerde “biz” şuuru daha da güçlenmekteydi.

Türk tarihinin ilk döneminin doğru anlaşılması, dünyadaki yanlış Türk algılamasının önünü kesmek ve milli kimliğin gerçek zemini üzerinde şekillenmesini sağlamak açısından büyük önem taşır. Benliğini koruma çabasında olan ve millî birikimini doğru bir şekilde öğrenme amacında olanların, Türk tarihinin hangi temeller üzerinde yükseldiğini iyi kavraması ve çağdaşlarıyla karşılaştırarak sağlıklı analizler yapabilir olması gerekir. Bu yazıda genel hatlarıyla ve pek çok yönü ihmal edilerek kaleme alınsa da Türklerin insanlığın ilk dönemine askerî ve siyasî bakımdan olduğu kadar kültürel ve sosyo-ekonomik bakımdan da damgasını vurmuş bir millet olduğu açıktır. Bugün bu vasıflarından uzaklaşmış olsa da Türkler, ilkçağda dünya tarihine yön veren bir millettir.


Doç.Dr.İbrahim TELLİOĞLU
www.manset61.com - 06 Ekim 2010

Macaristan Heyeti’nden Trabzon’a Ziyaret


Macaristan Büyükelçisi Kemal Gür’ün önderliğinde  Macaristan Seyahat Acentesi yetkilileri, Trabzon’a gerçekleştirdikleri gezi ve incelemelerde, Trabzon’un turizm potansiyelini incelemek üzere temaslarda bulundu.

Macar Heyeti gezi ve inceleme kapsamında önce bu sabah Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı makamında ziyaret etti. Vali Kızılcık ziyarette, iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin önemine değinerek, Heyetin Trabzon’un tarihi doğal ve kültürel güzelliklerini görme ve tanıtma konusundaki ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Vali Kızılcık, Trabzon’un Macaristan ile çok özel bağları olduğunun altını çizerek,

“Kanuni Sultan Süleyman Trabzon’da doğmuştur, onun doğum yerini de mahallesini de ümit ediyorum göreceksiniz ve 15 yaşına kadar burada yaşamıştır. Doğduğu mahalleyi tarihi bir alan olduğu için restore ettirip yerli ve yabancı turistlerin hizmetine açmayı düşünüyoruz ve çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz” dedi.


Tarihi ve Kültürel zenginliklerin yanı sıra aynı zamanda doğal tabiat güzelliklerini de tanıtmak amacıyla çeşitli yatırımlar gerçekleştirdiklerinin altını çizen Vali Kızılcık konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu anlamda her şeyden önce beş yıldızlı otel sayımızı artırmak için çaba sarf ediyoruz. Aynı zamanda tarihi mekânları restore ederek butik otel imkânlarımızı artırmak istiyoruz.


Özellikle Uzungöl tabii anlamda en güzel yerlerimizden birisidir. O yol üzerindeki köylerdeki tarihi evleri de restore edip butik otel ya da pansiyonculuk şeklinde faaliyete sokmayı arzu ediyoruz.


Bunun yanı sıra kayak merkezi yapmak için yaklaşık 7-8 yıldır kar ölçümlerini yaptığımız çok güzel bir yerimiz var. Bu alan Sümela Manastırı’ndan 18 km yukarıda yer alıyor. Böylece hem tarih, kültür ve din turizmi hem de kayak turizmini aynı vadide aynı güzergâh üzerinde yapma şansına sahip olacağız” dedi.



Vali Kızılcık, 2011 yılı Temmuz ayında Trabzon’da gerçekleştirilecek olan Avrupa Gençlik Olimpiyatları’na ilişkin de bilgi vererek, bu etkinlikle
“Avrupa ve Dünya insanlığının barış ve huzuruna katkı sağlamış olacağız” dedi.


Trabzon’un, Türkiye’de İstanbul’dan sonra bir liman şehri olması sebebiyle 4 bin yıllık geçmişiyle çok özel bir konuma ve yere sahip olduğuna vurgu yapan Vali Kızılcık,

“Özellikle çevre global ısınmanın yaşandığı bir realite olarak kabul edildiği dünyamızda Trabzon’umuz özellikle de güney yarımküresinde yaşayan insanlar için doğal güzellikleri ve iklim koşullarıyla çok özel turistik destinasyon olarak yer ifade etmektedir.

Bu post-modern dönemde eminim ki, Macaristan ile Türkiye tabi ki Trabzon arasında başta Kanuni’nin etkisiyle çok ciddi kültürel ve turistik etkinlikleri gerçekleştirebiliriz” şeklinde konuştu.



Trabzon’un tarihi ve turistik mekânlarını gezerek, yetkililerden bilgi alan Macaristan Seyahat Acenteleri yetkilileri, Trabzon’da faaliyet gösteren Seyahat Acenteleri yetkilileri ile iki ülke ve özellikle Trabzon’un turizm imkânları ile ilgili olarak görüşmelerde bulunuldu.


Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu kent olan Trabzon ile öldüğü kent olan Zigetvar’ın kardeş şehir olduğuna da vurgu yapan Macar turizmciler, Trabzon’un kendileri için büyük öneme haiz bir kent olduğunu söylediler. (V.B.)

TRABZON HABER AJANSI

8 Kasım 2010 Pazartesi

KÜÇÜK ABDÜLKADİR ŞİFA İÇİN DUA BEKLİYOR


Hemşehrimiz Uzm. Dr. Salih Türkyılmaz’ın oğlu Abdülkadir Türkyılmaz Ankara’da hastaneye kaldırıldı.



Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından Rize Özel Şar Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Salih Türkyılmaz’ın oğlu Abdülkadir Türkyılmaz’ın başında beliren kist nedeniyle Ankara’da acilen ameliyata alınarak, kafatası içerisindeki biriken sıvı alındı ve basınç dengelendi. Küçük Abdülkadir’in yarın yeni bir ameliyata daha alınması bekleniyor.


Sitemizin telefonla irtibat kurduğu baba Uzm. Dr. Salih Türkyılmaz, Addülkadir’in sağlığına kavuşması için bütün dostlardan ve bütün izleyicilerimizden dualarını esirgememelerini bekliyor.


Bizler de küçük Abdülkadir’e Allah’tan acil şifalar diliyoruz. İnşallah en kısa zamanda, Allah’ın izni ile Sevgili küçük dostumuz Abdülkadir sağlığına kavuşur.

HABER: TRABZON HABER AJANSI

Türk Telekom Bölge Müdürü Ergin Bektaş, kaza geçirdi

Türk Telekom Erzurum Bölge Müdürü hemşehrimiz Ergin BEKTAŞ trafik kazası geçirdi.


Edinilen bilgiye göre; Trabzon eski Türktelekom Bölge Müdürü olarak görev yaparken Türk Telekom Erzurum Bölge Müdürü olarak atanan Ergin Bektaş (43), hafta sonu tatilini geçirmek üzere geldiği Trabzon’dan bu sabah Erzurum'a gitmek üzere yola çıktı.


Bektaş'ın kullandığı 61 ED 555 plakalı özel araç, sabah saat 07.30 sıralarında, Trabzon-Erzurum Karayolu Gümüşhane İkisu Mevkii- Şiran yol ayrımında bilinmeyen bir nedenle Sacettin Kaya (56) yönetimindeki 06 KA 2558 plakalı kamyonla kafa kafaya çarpıştı.


Kazada ağır yaralanan Bektaş, derhel 112 Acil Servis Ambulansı ile önce Gümüşhane Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Ancak durumunun ciddiyeti koruması üzerine Bektaş, buradaki ilk müdahalesinin ardından helikopter ambulansla Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi'ne kaldırılarak, ameliyata alındı.


Bektaş’ın sağlık durumu ciddiyetini koruyor.


TRABZON HABER AJANSI

Köylere mobese geliyor!

Hırsızların cirit attığı köyler de artık 24 saat gözetlenecek…




Trabzon il genel Meclisi, hırsızlık olaylarının ciddi bir artma gösterdiği kırsal alanlarda güvenlik amaçlı mobese sistemine geçilmesi için ilke kararı oldu. Meclis Başkanı Haydar Revi ilk etapta ana arter grup köy yollarının mobese ile kontrolünü düşündüklerini ifade etti.


Trabzon’da kırsal alanda köylerde hırsızlık olaylarının artması üzerine İl Genel Meclisi, kırsal alanda da mobese sisteminin kurulması için çalışmalara başladı.


Şehir merkezindeki mobese sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile ilgili çalışmalar için 2011 taslak bütçesine kaynak ayıran il genel meclisi kırsal alanda da bu tür bir kontrol sisteminin yaygınlaştırılması ile ilgili olarak bazı il genel meclisi üyelerinden gelen teklifi incelemeye aldı. Plan bütçe komisyonu, kırsal alanlarda da mobese sisteminin kurulması için güvenlik kurumları ile ortak çalışma kararı aldı.

İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi ilk etapta ana arter grup köyyollarının mobese ile kontrol edilmesini düşündüklerini belirtti. Bu konuda il genel meclisinin vatandaşın ve güvenlik birimlerinin yanında olduğunu vurgulayan Başkan Revi:


“ Artık kırsal alanda da güvenliğin sağlanmasında cefakar güvenlik güçlerimize yardımcı olacak mobese sisteminin kurulmasının zamanı gelmiştir” şeklinde konuştu.


HABER: Ali Salih SAVAŞ

Bayan Kızılcık Ziyaretlerini Çaykara’da Sürdürdü




Çaykara ilçesini ziyaret eden Vali Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık burada bir okulun anasınıfını gezdi. Anasınıfı öğrencilerine çeşitli hediyeler veren Bayan Kızılcık;

“Çocuklar bizim geleceğimizdir, onları ne kadar iyi yetiştirirsek geleceğimizde o kadar iyi olacaktır. Onlara çok önem veriyoruz. Onlar bizim göz bebeğimizdir’’ dedi.



Okul yöneticilerine bir ihtiyaçları olup olmadığını da soran Bayan Kızılcık okul idarecilerine güzel çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Okul yöneticileri de okullarının herhangi bir ihtiyacı olmadığını belirterek zaten devletimiz okullarımıza her türlü imkânları sunuyor bizleri ziyaret edip onurlandırdınız teşekkürlerimizi arz ederiz dediler.



Ardından Bayan Kızılcık kimsesi olmayan yaşlı bir nineyi ziyaret etti. Yaşlı nine ile bir süre sohbet eden Sema Kızılcık ihtiyacı olup olmadığını sordu. Yaşlılığından dolayı çamaşırlarını yıkayamadığını acilen bir çamaşır makinesine ihtiyacı olduğunu söyleyen nineye bu talebinin hemen yerine getirileceğini belirterek, yaşlı nineye bir miktar nakit para yardımında bulundu.



Sema Kızılcık bizleri yetiştiren büyüklerimize ne kadar hizmet etsek onların hakkını ödemeyeceklerini belirterek: ‘‘Büyüklerimiz bizleri bin bir güçlükle yetiştirip hayata hazırladılar. Onlara sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz. Her zaman onların yanında olacağım’’ dedi. (V.B.)