13 Aralık 2010 Pazartesi

Büyük Gönül Adamı Saran, Dualarla Hakk’a Uğurlandı


Malatya Valisi Ulvi saran'ın babası emekli Müftü ve Yazar Ali Kemal Saran Hoca, 12 Aralık 2010 Günü Öğle Namazına Müteakip Çaykara Akdoğan Köyünde Son Yolculuğuna Uğurlandı.



10 Aralık 2010 Cuma günü akşam saatlerinde İstanbul’da elim bir trafik kazası sonucu Hakk’ın rahmetine kavuşan Emekli Müftü ve Yazar Ali Kemal Saran(76), 12 Kasım Pazar Günü Trabzon Çaykara İlçesine bağlı Akdoğan Köyü Of-Çaykara Devlet karayollu üzerindeki Velioğlu Benzin İstasyon Alanında öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra aynı yerde dualarla Rahmet-i Rahman’a Uğurlandı.


Cenazeye katılan cemaatin çok kalabalık oluşu nedeniyle Öğle Namazı bölüm bölüm Çaykara Merkez Gargar Müslim Efendi Camiinde kılınan cemaat Velioğlu Benzin İstasyon alanına kadar yürüdü. Merhum Ali Kemal Saran’ın cenazesi Çaykara girişindeki Velioğlu Benzin İstasyonundaki geniş alana getirildi. Öğle namazını müteakip burada düzenlenen cenaze töreninde Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, bir konuşma yaptı.


Merhum Saran'ın yakın arkadaşı olan Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, burada yaptığı konuşmada, Saran'ın hayatı boyuncu İslam'a hizmet ettiğini söyledi.


Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu yaptığı kısa konuşmasında: “Hocamız Ali Kemal Saran hizmet aşıklısı bir insandı. Hayatı boyunca İslam'a hizmet etmiş birisiydi. İstanbul’da bulunmasının sebebi Sultanmurat Yaylası'nda yapılması planlanan cami ve külliye çalışmalarıydı.


İstanbul’da iken yine kendisi gibi kaza geçiren, ders arkadaşı emekli müftü Ali Şükrü Sula'nın cenazesine de katıldı. Takdir-i İlahi Hacı Hasan Efendi'nin iki talebesi de kaza sonucu vefat etti. Ali Kemal Hocamız “Omuzumda Hemençe” adlı kitabında hayat hikayesini anlatmıştı. Artık hemençeyi omuzundan da bıraktı. Allah mekanını cennet eylesin” dedi.


Tezkiyeyi Giresun İl Müftüsü Necati Akkuş yaptı. Cenaze namazını Malatya İl Müftüsü Yusuf Gül kıldırdı. Duayı Rize İl Müftüsü İlyas Serenli yaptırdı. Ardından Ali Kemal Saran Hocanın naşı Çaykara Akdoğan Köyü Dağbaşı Mahallesi'ndeki aile kabristanında dualarla defnedildi.


Cenaze törenine, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş, merhumun oğlu Malatya Valisi Ulvi Saran, Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğu, Çaykara Kaymakamı Cevdet Atay, Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, Trabzon Emniyet Müdürü Feridun Boz, Rize Emniyet Müdürü Şammaz Demirtaş, Trabzon İl Müftüsü Veysel Çakı, Malatya İl Müftüsü Yusuf Gül, Giresun İl Müftüsü Necati Akkuş ve Rize İl Müftüsü İlyas Serenli, Trabzon Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selim Çelenk, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Pehlivan, Trabzon'un tanınmış hocalarından Süleyman Akyüz, Doç. Dr. Mustafa Pehlivan, FİSKOBİRLİK eski Genel Müdürü Cemal Öztürk, Trabzon Eski Kültür Müdürü Ramiz Navdar, Merhumun arkadaşı ve meslektaşı Faik Ahmet Arslantürk hoca, Yazar İsmail Hacıfettahoğlu, Tüketiciler Birliği eski Şube Bşk Yrd. Ahmet Cevher, Ak Parti Trabzon Kurucu Başkanı ve Avrasya Üniversitesi Yönetim Kururlu Üyesi İbrahim keskin, Has Parti Trabzon İl Başkanı Ömer Topaloğlu, A.Ü İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi İbrahim Hakkı Aydın, Aydın Üniversitesi Yönetim Kurulu başkanı Dr. Mustafa Aydın, Trabzon Müftü Yardımcısı Abdurrahman Küçük, Trabzon Röleve ve Anıtlar Müdürü Ahmet Şentürk, Trabzon İl Genel Meclis Başkanı Haydar Revi, Eski İl Genel Meclis Başkanı Ahmet Arslantürk, TESOB Başkanı Metin kara, Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Nihat Adıgüzel, Kızılay Trabzon Şube Başkanı Fuat Adıgüzel, Vaaz Mehmet Attar, Köprübaşı Müftüsü Selahattin Levent, İşadamı Hanefi Mahitapoğlu, Doç. Dr. Adnan Cora, Prof. Dr. Ömer Yüksek, Ak Parti İl Başkanı Adnan Günnar, Bayburt Valisi Kerem Al, Malatya Vali Yardımcıları, Orköy Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Avni Çatal, Trabzon Barolar Birliği Başkanı Mehmet Şentürk, Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan, Çaykara Belediye Başkanı Namık Kemal Gedikoğlu, bazı kaymakamlar, bazı belediye başkanları, siyasetçiler, bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.


Malatya Valisi Ulvi Saran'ın ve Av. Mustafa Saran’ın babası Emekli Müftü ve Yazar Ali Kemal Saran’a, geçtiğimiz Cuma günü akşam saatlerinde İstanbul Aksaray Fatih Haşim İşcan Caddesi'nde yolun karşısına geçmeye çalışırken F.K. yönetimindeki otomobil çarpmış ve kaldırıldığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.


Hakk’ın rahmetine kavuşan emekli müftü Saran, geçen Çarşamba günü yine İstanbul’da bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden arkadaşı, meslektaşı, değerli ilim adamı, hemşehrimiz emekli müftü Ali Şükrü Sula’nın cenazesine katılmak üzere İstanbul’a gitmişti.


Müftü Ali Kemal Saran, 20 Ağustos 2010 Cuma Günü Trabzon Ahi Evren Göğüs, Kalp-Damar Cerrahi Hastanesinde, anjiyo kardiyolojisi Prof. Dr. Şükrü Çelik ve Uzm. Dr. Levent Korkmaz tarafından anjiyo ve Op. Dr. Sefer Usta ve Op. Dr. Candan Cudi Ökten’nin gözetimindeki bir ekip tarafından başarılı bir bypass ameliyatı olmuştu.


Merhum Saran, birçok gazetede dini içerikli yazılar kaleme aldı. Biri telif, üçü tercüme biri de şiir kitabı olmak üzere 5 eseri bulunuyor. 'Omuzumda Hemençe: Cumhuriyet Devrinde Bir Medrese Talebesinin Hatıraları' isimli kitabı ile 70 yıllık hatıraları aktarırken darbe döneminde yaşanan bazı olaylara ışık tutuyordu.


Sosyal ve cemiyetçilik yönü çok güçlü olan merhum Saran, birçok derneğin kurucusu ve başkanlık görevlerini yürütmüştü. O, hiç düşünmeden insanların yardımına koşan, insancıl çok güçlü, kararlı, inandığı gibi yaşayan, ilim ve irfan sahibi, mert ve dürüst bir zattı.


15 Mayıs 1934 yılında Çaykara Akdoğan köyünde dünyaya gelen Saran, bir çok yerde müftülük yaptı. İlim alanına yaptığı katkılarla 'Ali Kemal Hoca' olarak anılan Saran, birçok din hizmetine ön ayak oldu. Sosyal yönü çok güçlü olan merhum Saran, Mazlum-Der gibi birçok derneğin kuruculuğuyla birlikte başkanlık görevlerini yürütmüştü. 1982 yılında emekli olduktan sonra kısa bir süre tekstil sektöründe çalıştı. Daha sonra sosyal alanlarda birçok faaliyetin içerisinde yer aldı. “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” inancıyla haksızlıkların ve adaletsizliklerin her zaman karşısında oldu. Daima Hakk’ın rızasını gözeterek yaşadı. Çevresinde 'inandığı gibi yaşayan âlim zat' olarak tanındı.


Onun ani vefatı hepimizi son derece üzdü. O, yeri doldurulması çok zor, kendisini yetiştirmiş, ilim, irfan ve rahle-i tedrisat görmüş, âlim bir kişi idi. O, çok aranacak, çok özlenecek, izler bırakan tanınmış birisiydi.


Elim bir kaza sonucu aramızdan ayrılan merhum Ali Kemal SARAN hocamıza Allah’tan rahmet, kederli ailesine, eş, dost ve sevenlerine Sabr-ı Cemil niyaz ederiz.


TRABZON HABER AJANSI


HABER ve FOTOĞRAFLAR: Muhammet YAVRUOĞLU


CENAZEDEN FOTOĞRAFLAR












































































11 Aralık 2010 Cumartesi

HAKK VE HAKİKAT YOLCUSU ALİ KEMAL SARAN’IN ARDINDAN / Eğitimci Yazar M. Nihat MALKOÇ

 Eğitimci Yazar M. Nihat MALKOÇ-Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

Trabzon’da Hizmet Gazetesinde haftada üç gün yazı yazan bir insanım. Kolay değil haftada üç yazı çıkarmak… Bazen konu sıkıntısı çektiğimiz de oluyor.
Cumartesi sabahı, ‘Önümüzdeki pazartesi günkü köşem için bugün ne yazsam’ diye düşünürken bir yandan da Trabzon haber sitelerini dolaşıyordum.

Haber sitelerinin birinde “Trabzonlu Müftü Kaza Kurbanı…” başlıklı bir haberle karşılaştım. Üzerime kaynar suların dökülmesine, canımın iyice sıkılmasına yol açan haberde şu bilgilere yer veriliyordu:

Emekli Müftü Yazar Ali Kemal SARAN-Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

“Alınan bilgiye göre, Malatya Valisi Ulvi Saran’ın babası emekli Müftü Ali Kemal Saran(76), İstanbul’da yaya olarak yürüdüğü esnada bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybetti.

Haseki Hastanesi’ne kaldırılan Saran’ın cenazesinin 11 Aralık Cumartesi günü uçakla Trabzon’a götürüleceği ve burada toprağa verileceği bildirildi…”

Bu acı haberi okuduktan sonra dudaklarımdan gayri ihtiyari olarak dökülen ilk cümle ‘İnna lillahi ve inna ileyhi raciun- Her nefis ölümü tadacaktır” oldu.


76 yaşında iken İstanbul’da geçirmiş olduğu elim bir trafik kazası sonucu ebediyete intikal eden Ali Kemal Saran, Trabzon için adeta canlı bir tarihti. Bakmayın siz 76 yaşında olduğuna, O’nun yüreği 18 yaşındaki bir gencin yüreği gibi heyecan doluydu. Keza hiç boş durmazdı, daima hareket halindeydi. Canlı, diri ve güçlü bir karaktere sahipti.


Beklenmedik bir zamanda yürekleri acıya boğarak, aramızdan ayrılan Ali Kemal Saran, geçen hafta yine İstanbul’da bir trafik kazasında Hakk’a kavuşan emekli müftülerden Ali Şükrü Sula’nın cenazesine katılmak üzere İstanbul’a gitmişti.

Merhum Ali Şükrü Sula, yatsı namazına giderken bir minibüsünün çarpmasıyla hayatını kaybetmişti. O’nun cenaze töreninde bulunmak için Trabzon’dan İstanbul’a giden Ali Kemal Saran da ne yazık ki aynı akıbeti yaşayarak, aramızdan ayrıldı. Bir hafta içerisinde Trabzonlu iki güzel insan, iki emekli müftü, iki dost Çaykaralı, dünya gurbetinden asli yurt olan ahrete göçtü. Kaderin tecellisi işte… Bizim olan yaşadığımız andır. Kimin nerede, nasıl, ne zaman öleceği belli değil…


Ölüm bir hatime değil, aksine bir mukaddimedir bizler için... Yani o bir son değil, ebedi hayatın ilk basamağıdır. Ölümsüzlük ancak ten yükünden kurtulmakla gerçekleşebilir. Durum bu iken, bedenin ağırlığından kurtulup ruhun hafifliğine kavuşanlara niçin üzülürüz?


Ölüm, ölümsüzlüğe kanatlanmaktır aslında… İnsan ancak ölünce ölümsüzlüğü yakalar. Ölüme Mevlana’nın gözüyle bakanlar, onu bir şeb-i arus(düğün gecesi) olarak görürler. Ölüm ki, fanilikten bakiliğe çıkan yoldur. O, ruhları fena âleminden beka âlemine çıkaran kutlu bir köprüdür. Vakti gelen, bu kutlu köprüden geçerek, selamet sahiline ulaşır. Ulaşılan yerin selamet sahili mi, yoksa ateş mi olduğu yaşadığımız hayatla doğrudan ilgilidir.


Ölümden kaçmak mümkün olmadığına göre ona her daim hazırlıklı yaşamalıyız. Toplumcu şiirin en önemli ismi kabul edilen Nazım Hikmet, bir şiirinde “ibret al, deli gönlüm,/demir sandıkta saklansan bulur seni /ak taş ardında Kara Yılan’ı bulan ölüm.” diyor. Resulullah’ın ‘hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışınız’ sözünü hayat felsefesi edinmeliyiz. Yunus’un dediği gibi ‘Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil’


Üstad Necip Fazıl Kısakürek ne güzel söylemiş ölüm için: “Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.../Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?...” Yüce Allah, kainatı Hazreti Peygamber’in yüzü suyu hürmetine yaratmış… O öldüyse ölüm güzel demektir.


Şair Cemal Süreya, bir şiirinde “ölüyorum tanrım/bu da oldu işte/her ölüm erken ölümdür/biliyorum tanrım/ama ayrıca, aldığın şu hayat fena değildir…/üstü kalsın…” diyordu. Gerçekten de ölen kişinin yaşı kaç olursa olsun “Her ölüm erkendir”. Kişi yaşadığı günü bilir sadece... Geçen günlerin tozlu hatıraları kalır geride. Fakat takdir, bize bu can emanetini teslim eden Allah’a aittir. O verir, o alır ancak… Lütfu da, kahrı da hoştur O’nun…


Ne mutlu bir gül bahçesine girercesine sıcak bir anne kucağı misali ölümün kollarına atılanlara!… Ne mutlu ölüm korkusunu ebediyet arzusuyla öldürebilenlere!... Bize bir nefes kadar, şah damarımız kadar yakın olan ölüm; faniliğimizi silip süpürüp bizi ebedileştirecektir.


Trabzon’un güzel simalarından biriydi bir trafik kazasına kurban verdiğimiz Ali Kemal Saran… O’nun hayatından bazı mühim kesitleri sizlere sunmak istiyorum:

ALİ KEMAL SARAN KİMDİR ?


Eğitimci Araştırmacı Yazar Mustafa YAZICI ve E. Müftü Yazar Ali Kemal SARAN -Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU



15 Mayıs 1934 yılında Çaykara’nın eski ismiyle Hopşera, yeni adıyla Akdoğan köyünde dünyaya gelen Ali Kemal Saran, bereketli ömrünü Kur’an hizmetine adamıştı.


Muhammet ve Havva çiftinin dört çocuğunun üçüncüsüydü. Kamil Yakut Hoca’dan ve Ahmet Hoca’dan Kur’an okumayı öğrendi. Hacı Mahmut Hoca ve Hacı Ahmet Efendi’den hafızlık eğitimi almıştır.


İlköğrenimini Çaykara İlkokulu’nda sürdürürken aynı zamanda köyünde hafızlık eğitimine devam etti. 1950 yılında vapurla İstanbul’a bir seyahat yaptı. Burada Kadıköy Osman Ağa Camii İmam-Hatibi Hasan Efendi’den kıraat dersleri aldı.

Bir yıl sonra Bursa’ya gitti ve bir süre sonra memleketine tekrar geri döndü. O yılın ramazanında Samsun’a giderek, mukabele okudu. Orada başta “Büyük Cihat Gazetesi” yazarı Cevat Rifat Atilhan olmak üzere birçok kişiyle tanıştı. Ayrıca şehri ziyarete gelen, Sebilürreşat Dergisi başyazarı Eşref Edip ve Büyük Doğu Dergisi’ni çıkaran şair Necip Fazıl ile görüşme imkânı buldu. 1953’ün ramazanında ise mukabele okumak için Zonguldak’a gitti.


Saran, 1952 yılında Haranikas Medresesi’nde başladığı Arapça ve ilim tedrisatını 1956 yılında tamamlayarak, Hacı Hasan Ramiz Yavuz Efendi’den icazet aldı. 1957 yılında Diyanet İşleri Teşkilatı’nca açılan müftülük ve vaizlik imtihanını kazandı. 1958 yılında askerlik görevini Amasya ve Sarıkamış’ta ikmal ettikten sonra Konya Cihanbeyli Müftülüğü’ne atanarak, meslek hayatına başladı.


Zaman zaman Ankara’ya gittiğinde şair-yazar Osman Yüksel Serdengeçti ve Türk Yurdu Dergisi başyazarı Prof. Dr. Osman Turan’la sohbetlerde bulunurdu. 1960 yılında Ankara ve Konya’da Bediüzzaman Said Nursi ile görüştü.


27 Mayıs 1960 Darbesi sırasında izinli olarak, memleketi Çaykara’da bulunan Ali Kemal Hoca, daha sonra görev yerine döndüğünde aleyhine başlatılan bir kampanya sonrasında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Çankırı’nın Orta ilçesine atandı. Ali Kemal Hoca sırasıyla Çatalzeytin, Bartın, Arsin, Pasinler, Görele, Zara müftülükleri ve Maçka vaizliği görevlerinde bulundu. Bu görevdeyken 12 Eylül 1980 Darbesi’ne de tanık oldu. Üç yıl süren Maçka vaizliği sırasında İlahiyat öğrencilerine Arapça, tefsir ve fıkıh dersleri verdi.


Ali Kemal Hoca görev yaptığı yerin ihtiyacına göre cami ve mescitlerin inşası ve tamiratında, mesleki eğitim ve Kur’an kurslarının açılmasında, İmam-Hatip Okullarının yapımında öncülük etti. Ayrıca cemaat ve meşrep farklılığı gözetmeden sohbetlere katıldı, dersler verdi, öğrenciler yetiştirdi.


Saran, resmi görevi esnasında dışarıdan bitirme imtihanlarına girerek ortaokul ve liseyi tamamladı. Din görevlileri Federasyonu’nun yönetiminde birkaç kez görev aldı.


1982 yılında emekli olduktan sonra kısa bir süre tekstil ağırlıklı olarak ticaret faaliyeti yürüttü. Aynı yıl ramazan ayında Ahmet Yaşar Hoca’nın da bulunduğu bir kafileyle karayoluyla umreye gitti. Bağdat ve Basra’yı ziyaret etti. 1984-2002 yılları arasında çeşitli derneklerin davetlisi olarak, gittiği Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada’da aralıklı olarak dini hizmetlerde bulundu.


Meslek hayatı ve emeklilik dönemi boyunca yürüttüğü ilmi hizmetler, hayır işleri ve dernek çalışmalarıyla sosyal alanda aktif bir biçimde yer almanın yanında çeşitli gazete ve dergilerde makale ve köşe yazıları yayınlandı. Ali Kemal Saran’ın biri telif, ikisi tercüme, biri şiir kitabı olmak üzere yayınlanmış beş eseri bulunmaktadır. (İz Bırakanlar-Hilal TV)


Trabzon’un gül yüzlü simalarından Ali Kemal Saran; düşünen, düşüncelerini ifade ederek, insanlarla paylaşan bir insandı. O’nun, Hakk ve hakikatin emrine amade güçlü bir kalemi vardı. Geçtiğimiz yıllarda “Omuzumda Hemençe/Cumhuriyet Devrinde Bir Medrese Talebesinin Hatıraları” adlı bir hatıra kitabı kaleme almıştı. 450 sayfadan meydana gelen söz konusu kitap; 2009 yılında Kurtuba Yayınları’ndan çıkarak, okuyucuyla buluşmuştu. Merhum Ali Kemal Ağabey, bahsi geçen kitabının içeriğiyle ilgili olarak şöyle diyordu.

“Burada yer alan hatıralar, kendimi bilebildiğim erken çocukluk dönemimden başlayarak, yakın zamana kadar uzanan yaklaşık 70 yıllık bir ömrü kapsıyor. Bu uzun zaman dilimi içinde, çocukluğumun sisler içinde kalan sibyan mektebinden ve medrese talebeliğinden başlayarak, Anadolu’nun birçok yerinde yürüttüğüm müftülük görevlerine ve uzun süren emeklilik dönemimde yaşadığım cemiyetçilik tecrübelerine kadar, acı tatlı pek çok yaşanmış olay var.”


Merhum Ali Kemal Saran, güler yüzlü, hoş sohbetli bir insandı. Elinden geldiğince herkese yardım eder, düşkünlerin elinden tutup onları kaldırırdı. O, 76 yıllık ömrüne nice hayır ve hasenat sığdırdı. Şimdi ondan geriye puslu hatıralar kaldı. Hayat böyledir işte…

Araştırmacı Yazar Hüseyin ALBAYRAK, kitabını imzalarken-Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

MAZLUM-DER Başkanı Mehmet ÇINAR, E.Müftü Yazar Ali Kemal SARAN, Şair Kadir YETER, Arka Tarafta Müh. Şair Yazar Haydar ÇORUHLU-Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU


Bundan bir ay evvel Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde Trabzon’un fetih yıldönümüyle ilgili bir “Fetih Sohbeti” programı gerçekleştirilmişti. Trabzonlu araştırmacı- yazarlar Mustafa Yazıcı ile Hüseyin Albayrak, Trabzon’un fethini konuşmuşlardı. Öğle saatlerinde gerçekleştirilen bu programı takip edenler arasında ben de vardım.


Emekli Müftü Yazar Ali Kemal SARAN, Şair Kadir YETER, 4. kişi DİB Hac Dairesi eski Başkanı Şükrü ÖTÜRK-Fetih'ten Günümüze Tarih Konferansı - 26.10.2010; FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

Program çıkışında değerli insan Muhammet Yavruoğlu’yu gördüm. Yanında da Ali Kemal Saran Ağabeyimiz vardı. Ayaküstü konuştuk bir süre… Sonra söz dönüp dolaştı gazeteci dostumuz Nevzat Yılmaz’a geldi. Bir trafik kazasına karışan dostumuz Nevzat Yılmaz, Bahçecik Cezaevi’nde tutuklu bulunuyordu. Kısa sohbetimizde bu ortak dostumuzu ziyaret etme kararı aldık. Fakat bunun için savcılıktan izin almak gerekiyordu. Ortahisar’dan Adliye Sarayı’na kadar ben, Muhammet Yavruoğlu ve dost insan Ali Kemal Saran Ağabey ile birlikte yürüdük. Ali Kemal Ağabey bir ay önce Ahi Evren Kalp ve Damar Hastalıkları Hastanesi’nde önemli bir kalp ameliyatı geçirmişti. Onun için elimizden geldiğince yavaş yürümeye çalışıyorduk.

Yol boyunca hem yürüyor, hem de sohbet ediyorduk. Ali Kemal Ağabey’in olduğu ortamda sohbet malzemesi bulma sorunu olmazdı. Öyle hoş sohbetlere daldık ki, yolun nasıl bittiğini anlamadık. Adalet Sarayı’na girip cezaeviyle ilgilenen savcının odasına vardık. Savcıyla tanıştık, isteğimizi ilettik kendisine. Bilindiği gibi Ali Kemal Saran Ağabey, Malatya’nın şimdiki valisi Doç. Dr. Ulvi Saran’ın babasıdır.

Cezaevinde Görüş için bize yakın ilgi gösteren Savcı Beyden ayrılırken Muhammet Yavruoğlu Bey, Ali Kemal Ağabey için Savcı Beye “Malatya Valisi’nin babasıdır…” deyince Saran: “Buna hiç gerek yoktu, niye söyledin ki…” şeklinde serzenişte bulundu. Çünkü Ali Kemal Saran Ağabey, kendini ön plana çıkarmayan, hoş tabiatlı, adeta bir toprak kadar mütevazı bir insandı.

Savcıdan izin aldıktan sonra, Bahçecik Cezaevi’ne gitmek üzere dışarı çıktık. Muhammet Yavruoğlu Bey’in amcası, Karikatürist ve Yazar Harun Yavruoğlu’nun babası Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yoğun bakımdaydı.

Muhammet Bey, öncelikle oraya gitmesi gerektiğini söyledi. Biz de onunla gidecektik, ama bir ay önce çok ağır bir kalp ameliyatı geçirdiği için henüz nekahet döneminde olan Ali Kemal Saran Ağabey’i yormak istemedik. Bir saat sonra Atapark’ta buluşmak üzere Muhammet Bey’i hastaneye gönderdik.

Ali Kemal Saran Ağabey’le Atapark’a doğru yürürken Hamza Paşa Camii’nin önünden geçiyorduk. İkindi namazını kılmamıştık henüz… Onu hatırlattım Ali Kemal Ağabey’e… O da kılmamıştı ikindi namazını… Camiye vardık. İkindi namazını orada cemaatle eda ettik. Cami çıkışında hemen bitişikteki mezarlıktaki ölülerin ruhuna Fatiha okuduk. Oradan yürüyerek, Atapark’a geçtik.

Saran Ağabey, bir ay önce ağır bir kalp ameliyatı geçirdiği için sendeleyerek, yürüyordu. Fakat bunu mesele etmiyor, benden daha hızlı gidiyordu. Atapark’ta bir markete uğradık. Ali Kemal Ağabey oradan, ziyaret edeceğimiz arkadaşa götürmek üzere muz aldı. Epey yürüdüğümüz için yorulmuş, terlemişti. Su aldı, bana da bir şeyler almak istedi. Ben de bir soda içebileceğimi söyledim. Bana bir soda ısmarladı. Aldığı muzlardan birini ikiye böldü; yarısını bana verdi, yarısını kendisi yedi. O, paylaşmayı seven, çok cömert bir insandı.

Muhammet Yavruoğlu’yla birlikte Cezaevine görüş için gitmek üzere Atapark’ta tekrar buluştuk. Fakat Bahçecik’e gidecek araba bulmakta zorlandık. Ali Kemal Saran Ağabey; “Ben bir taksi tutayım, ücreti ne ise ben veririm” dedi. Kendisine buna gerek olmadığını, minibüs dolmuş ile gidebileceğimizi söyledik. Bir müddet sonra da minibüs geldi. Ali Kemal Saran Ağabey’le Yavruoğlu, minibüsün önünde oturdu. Minibüs parasını da kendileri verdi. Nihayet Bahçecik Cezaevi’ne vardık.

Sıkı bir aramadan sonra ortak dostumuz Nevzat Yılmaz Bey’i ziyaret ettik. Yarım saatlik ziyaretten sonra geri döndük. Ben Bahçecik’ten yürüyerek, Yenicuma Mahallesine geçtim. O yüzden tekrar görüşmek üzere orada birbirimizle vedalaştık. Fakat bu benim Ali Kemal Saran Ağabey’le son görüşmem oldu. Trabzon’un en renkli simalarından biriydi, O… O’nu çok özleyeceğiz. Allah rahmet eylesin.



M. Nihat MALKOÇ
Trabzon Lisesi(Fen Lisesi)
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
E-mektup: mnm61mnm@hotmail.com