Dev Orkinos Balığı Tezgâha Sığmayınca Kaldırımda Parçalayıp Satışa Sunuldu.
Akdeniz sularında avlanan dev Orkinos Balığı Trabzon'da satışa çıkarıldı.
Balıkçı tezgâhına sığmayan yaklaşık 2 metre uzunluğunda 160 Kg ağırlığındaki Orkinos Balığının iskeleti bile meraklı vatandaşların ilgi odağı oldu.
Trabzon'da bir balıkçı tarafından Trabzon’a getirilen Orkinos Balığı tezgâha sığmayınca kaldırımda parçalanarak tüketiciye satıldı. Kilosu 35 TL’den satışa sunulan balığa özellikle lüks lokantalar talipli olurken, bazı meraklı vatandaşlar, cep telefonları ile balığın fotoğrafını çektiler.
Balıktan geriye kalan iskeleti bile vatandaşların uzun süre ilgisini çekmeye devam etti.
9 Şubat 2011 Çarşamba
8 Şubat 2011 Salı
VALİ KIZILCIK: ‘KIZILAY ÜLKEMİZİN YÜZ AKIDIR’
Programa Vali Kızılcık’ın yanı sıra Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Filistin Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, Bosna Hersek Büyükelçiliği Müsteşarı Dr. Sabit Subasic ve çok sayıda davetli katıldı.
Sivil toplum kuruluşlarının sosyal sorumluluk kapsamında önemli çalışmalar yaptığını kaydeden Vali Kızılcık, “Sivil toplum kuruluşu anlayışı bizim medeniyetimizin temel taşlarından birisidir. Türk toplumu olarak biz ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ düsturundan hareket eden bir toplumuz. Sivil toplum kuruluşları toplumda dezavantajlı kesimlerin geleceğe daha mutlu ve daha ümitkar bakabilmeleri açısından önemli bir fonksiyon görüyor. Modern dünyamızda devlet ve özel şirketlerin sosyal sorumluluğa çok büyük önem verdiğini görmekteyiz” şeklinde konuştu.
Kurban bağışlarının yarısının bu senede dost ve kardeş ülke Pakistan’a bağışlanacağının altını çizen Kızılay Genel Başkanı Küçükali ise, “Kızılay olarak biz yardımın büyüğü ve küçüğü olmayacağını düşünüyoruz. Dost ve kardeş ülke Pakistan’ın tüm acılarını paylaşıyoruz. Bu senede bağışlanan kurbanın yarısını Pakistan’a göndereceğiz” dedi.
Filistin Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf da, yaptığı konuşmada siyasi ve ekonomik olarak kendilerine destek olan Türkiye’ye teşekkür etti.
Konuşmaların ardından Kızılay’a destek verenlere plaket verildi. (V.B - 08.02.2011)
7 Şubat 2011 Pazartesi
KARADENİZLİ EV HANIMLARI; HEDİYELİK SÜS EŞYASI ÜRETİYOR
Karadenizli ev hanımları "Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesi kapsamında turizmdeki hediyelik süs eşyası sektörüne yeni ürünler kazandırarak, üretici oluyorlar.
Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Trabzon Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nca Avrupa Birliği Kadın İstihdamının Desteklenmesi Hibe Programı çerçevesinde hazırlanan "Mum İçinde Trabzon Tarihi" projesini gerçekleştiren ev hanımlarını ziyaret ederek gelişmeler hakkında bilgi aldı.
30 ev hanımının katıldığı projeyi inceleyen Vali Kızılcık’a Trabzon Vali Yardımcısı Mahmut Halal ve Trabzon Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selim Çelenk eşlik etti.
Karadeniz kadının girişken bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Vali Kızılcık, "Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesinin burada kalmayacağını ve Karadeniz kadının işkadını olarak ortaya çıkacağını düşündüğünü söyledi.
Projenin amacının kadınların sosyalleşmesini ve meslek sahibi olabilmelerini sağlamak olduğunun altını çizen Vali Kızılcık,
“Bu projede asıl amacımız sizin hem sosyalleşmenizin sağlanması hem de bir meslek sahibi olmanızı sağlamaktı. Bu konuda önemli bir aşama kaydettiğimizi görmüş olduk. Kazandığınız bu meslekle kendinize ekonomik bir kazanç elde edeceksiniz ve kendinize olan güveninizde artacak” ifadelerine yer verdi.
"Mum İçinde Trabzon Tarihi" projesinde seçilen alanın nadir seçilen bir sanat dalı olduğunu belirten Vali Kızılcık, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu da sizin bu projede daha etkili olmanızı sağlayacak. 2011 Olimpiyatlarında da katılımcıların akıllarında kalan objelerden biri de bu emekleriniz olacaktır. Hem tarihi ve kültürel özelliklerimizi daha iyi tanıtacağız hem de bundan gelir elde edeceğiz. Bu projeye katılmanız ve bu projede gerçekleştirdiğiniz performanstan ötürü sizleri tebrik ediyorum. Karadeniz hanımları girişken bir yapıya sahiptir. Ben eminim ki bu proje burada kalmayacak. KOSGEB ve diğer birimlerden sağlayacağınız desteklerle bu ve benzeri ürünlerin satıldığı mekânların açılacağını düşünüyorum.”
"Mum İçinde Trabzon Tarihi” projesine katılan ev hanımları proje ile kendilerine olan güvenlerinin arttığını kaydettiler.
Proje eğitiminin ardından ev hanımlarına pazarlama konusunda eğitim verileceği kaydedildi.
Öte yandan Trabzon Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nca hazırlanan projenin maliyeti 97.500 Euro olup bunun yüzde 90'ı Avrupa Birliği Hibe Programından karşılanacak, yüzde 10'luk kısmı ise vakıf tarafından finanse edilecek. Projeyi; yeni üretim ilişkileri içerisinde yer alamayan ve mesleki beceri açısından dezavantajlı olan 19-39 yaş arası kadınlar başta olmak üzere, kentin diğer sosyo-ekonomik düzeyi düşük mahallelerinde yaşayan 30 işsiz kadın yürütüyor.
Proje kapsamında çalışan 30 kadın, Trabzon’un tarihi, turistlik yerlerinden olan Sümela Manastırı, Atatürk Köşkü, Ayasofya Müzesi’ni mum olarak yapıyor ve turizmdeki hediyelik eşya sektörüne kazandırıyor.
AKÇAABAT’IN 93. KURTULUŞ YILDÖNÜMÜNDE DÜZENLENEN YARIŞMA SONUÇLANDI
Akçaabat’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıldönümü nedeniyle düzenlenen yarışma sonuçlandı.
Akçaabat Belediyesince, ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen “işgal, muhacirlik ve kurtuluş “ konulu resim ve hikaye yarışması sonuçlandı.
Belediye Basın-Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünden yapılan açıklamada, ilçenin düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıldönümü nedeniyle düzenlenen ve “işgal, muhacirlik ve kurtuluş” konulu resim ve hikâye yarışmasında dereceye girenlerin belirlendiği belirtildi.
İlköğretim okulu öğrencilere yönelik düzenlenen resim yarışmasında; Tuğrul Kalaycı’ın birinci, Miraç Taha Derman'ın ikinci, Yasemin Yılmaz’ın üçüncü olduğu ifade edildi.
Lise öğrencilerine yönelik resim yarışmasında ise; Demet Akbaş'ın birinciliği, Ünsal Eren Yılmaz'ın ikinciliği, Kübra Bayrakdar’ın üçüncülüğü elde ettiği bildirildi.
Serbest hikâye yarışmasında; M. Hakan Alşan’ın birinci, Mustafa İleli'nin ikinci, Şule Yücel Karama’nın üçüncü olduğu belirtildi.
Açıklamada, dereceye girenlere ödüllerinin, Akçaabat'ın kurtuluşunun 93. yıl dönümünün kutlanacağı 17 Şubatta düzenlenecek törende verileceği bildirildi.
www.akcaabathaber.com - 07 Şubat 2011 Pazartesi
İLESAM ve AKÇAĞ YAYINEVİ’NCE DÜZENLENEN ROMAN, HİKÂYE ve ŞİİR YARIŞMALARI SONUÇLANDI
YARIŞMADA GÖREV ALAN JÜRİ ÜYELERİ: Mehmet Nuri PARMAKSIZ, Ahmet Hikmet ÜNALMIŞ, Prof. Dr. Tuncer GÜLENSOY, Prof. Dr. Nurullah ÇETİN, Prof. Dr. Özkul ÇOBANOĞLU, Doç. Dr. Mehmet ÖNAL, İlter YEŞİLAY, Arif BÜK, Pehlivan UZUN, Ziya DEMİREL’den oluştu.
Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 Değerlendirme Sonuçları www.ilesam.org.tr Sitesinde yayınlanmıştır.
Jüri değerlendirmelerine göre; Roman-Hikâye ve Şiir Yarışması-2010 Değerlendirme Sonuçları şu şekildedir.
ROMAN DOSYASI:
1.Hüzeyme Yeşim KOÇAK (Rumuz: Nergisli Günler)
2.Sevilay UZTUTAN (Rumuz: Mor Yakut)
3.Seyyid IRMAK (Rumuz: Kevseri)
Jüri Teşvik Ödülleri:
Dr. Ahmet ÇEVİK (Rumuz: Çiğdem Çiçeği)
Gülşen GAZEL (Rumuz: Ayine)
Çelebi ÖZTÜRK (Rumuz: Bahadır Karakoyunlu)
***
HİKÂYE DOSYASI:
1. Tarık TORUN (Rumuz: Güneşi Tut Kaçmasın)
2. Ramazan YILMAZ (Rumuz: Sabır)
3. Ahmet Ünal ÇAM (Rumuz:40Ambar)
Jüri Teşvik Ödülleri:
Ayşe Yasemin YÜKSEL (Rumuz: Acemi Demirci)
Bülent AĞCABAY (Rumuz: Önce Vatan)
Adil AKKOYUNLU (Rumuz: Hilal)
***
ŞİİR DOSYASI:
1. Mehmet ÇEVİK (Rumuz: Aprınçor Tigin)
2. Nuray ALPER (Rumuz: Zühre)
3. Serdar ÖNCÜL (Rumuz: Aruzkolik)
Jüri Teşvik Ödülleri:
Mehmet Şamil BAŞ (Rumuz: Beduh)
Osman ÖCAL (Rumuz: Aktoprak)
Şevki DİNÇAL (Rumuz: Hayat)
Not: Roman-Hikâye ve Şiir Dosyasında 1. 2. ve 3. olan Kitap Dosyaları Akçağ Yayınevi tarafından yayınlanacaktır.
Jüri Teşvik Ödülleri, şartname ve sözleşmede olmayıp jüri tarafından teşvik maksadıyla belirlenmiştir. Kitap olarak yayınlanması Akçağ ve tüm yayınevlerinin talebine bağlıdır.
Yarışmanın ödül töreni 25 Mart-3 Nisan tarihleri arasında yapılacak 5. Ankara Kitap Fuarı içinde yapılacaktır.
KANUNİ’YE VE HÜRREM’E CEVAP HAKKI DOĞDU…
Salim AKDÜZ
ayduz@fstc.org.uk
(www.timeturk.com – 05.02.2011)
Muhteşem Yüzyıl” isimli televizyon dizisinin, tabiri caizse beklenmedik bir anda ekranlarda boy göstermesi, adeta 1596 yılında Osmanlı ordusunun Haçova meydan muharebesinde karşılaştığı panik havasını hatırlattı bana. Haçova Savaşı, 24–26 Ekim 1596 tarihleri arasında, Sultan III. Mehmed’in bizzat katıldığı bir seferde, Osmanlı ordusunun Avusturya (Nemçe) İmparatorluğu ve Erdel Krallığı kuvvetlerine karşı kazandığı bir zaferdir. Ancak Osmanlı tarihinde bu zafer, hiç beklenmedik bir bozgunun ve paniğin ardından kazanıldığı için ayrı bir öneme sahiptir.
Haçova Savaşı, 24–26 Ekim 1596 tarihleri arasında, Sultan III. Mehmed’in bizzat katıldığı bir seferde, Osmanlı ordusunun Avusturya (Nemçe) İmparatorluğu ve Erdel Krallığı kuvvetlerine karşı kazandığı bir zaferdir. Ancak Osmanlı tarihinde bu zafer, hiç beklenmedik bir bozgunun ve paniğin ardından kazanıldığı için ayrı bir öneme sahiptir.
Türk öncü kuvvetleri, Avusturya ordusuna ağır kayıplar verdirir. Ancak tüm hatlarıyla Osmanlı ordusunun merkezine yüklenen Avusturya ordusu, yeniçerileri şaşırtan ateş gücü ile Osmanlı kuvvetlerinde oldukça büyük kayıplara neden oldu. Sultan III. Mehmed'in otağına çekilmesi ve Sadrazam İbrahim Paşa'nın da padişaha ordunun geri çekilmesini telkini ile orduda genel bir bozgun havası esmeye başlar. Vaziyet, savaşın kaybedildiği yönünde iken ve bizzat Sultan geri çekilmeye hazırlanırken ortaya tabiri caizse bir kahraman çıkar: Hoca Sadeddin Efendi.
Aynı zamanda Sultanın hocası olan Sadeddin Efendi, Sultan Mehmed’in atının dizginlerini eline alır ve düşmana karşı dimdik, sabitkadem ayakta durmasını telkin ederek hezimetin zafere dönüşmesinde unutulmaz önemde ve tarihe geçen bir görevi üzerine alır.
Osmanlı tarihi çalışmalarının iyi pirim yaptığı bugünlerde, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan hakkında ortaya atılan iddialar ve görüntüler karşısında, Osmanlı muhibleri ve tarihçileri adeta şaşkınlık içindeler. Esasında gerek bu iki şahsiyet, gerekse diğer pek çok Osmanlı hanedan mensubu veya her türlü Osmanlı yöneticisi, mensubu hakkında şimdiye kadar çeşitli iddialar ortaya atılmış ve atılmaya devam etmektedir.
Hiç şüphesiz altı asır üç kıtada hâkimiyet süren bir devlet hakkında her türlü iddianın yazılması kaçınılmazdır. Bunların hemen pek çoğu ilmî gerçeklerden uzak olup, daha çok oryantalistlerin hayal gücünden kaynaklanmaktadır.
Haçlı Seferleri'nden bu yana kendilerine göre “Şark” olan İslam dünyasının zenginliği ve refahı hakkında hayaller kuran ve fanteziler üreten oryantalistlerin ortaya attığı uydurma senaryoların bugün filmlere konu olması, Avrupa itibariyle çok da yeni değildir. Ancak ülkemizde böyle bir şeyin uygulanmaya konması, tabi ki hayret vericidir. İngiltere’de Tudors adıyla yayınlanan dizinin kötü ve hatalı bir taklidi olan bizdeki söz konusu dizinin farklı bir tepkiyle karşılaşması, hiç şüphesiz her iki toplumun “tarih ve saygı” algılarının çok farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Osmanlı Sultanı Abdülmecit'in torunu Fethi Sami Bey'in kızı Leyla Sami Hanımefendi bu durumun ortaya çıktığı sözde kanuni dönemini konu edinen dizi için haklı olarak, "…sadece para için yapılmış, saçma ve ciddiye alınmaması gereken bir yapım…" olarak değerlendirdikten sonra sözlerine, dizinin cinsel içeriğinin ve tarihi hatalarının gelecek nesiller için büyük bir tehdit oluşturduğunu da eklemektedir.
Bu ve buna benzer dizi, film ve çalışmalarda hedef ne olursa olsun netice olarak izleyicilerin –ve özellikle gençlerin- akıllarında yanlış ve hatalı bir Osmanlı imajının oluşmaya başladığı bir gerçektir. Bu olumsuz imaj, özellikle Osmanlı ve tarihimiz ile ilgili hemen hiçbir bilgiye sahip olmayan insanlarda çok ciddi yıkıcı bir etki yapmaktadır. Bu tür konuların doğru bir şekilde ortaya konulup uzman kişilerce değerlendirilmesi gerekir.
Söz konusu dizinin ortaya çıkardığı panik havasının yoğun olduğu günlerde geniş izleyici kitlesine sahip bir televizyon kanalı, konuyu tartışmak ve hakikati göstermek üzere bir program yapmıştı. Söz konusu programa davet edilen kişilerden birisi bir turizm rehberi, diğeri de Osmanlı hanımları üzerine bir adet kitabı bulunan bir hanımefendiydi. Kuşkusuz, her ikisi de alanlarının belki uzmanıdır. Ancak böylesine hassas ve önemli bir konuda televizyonda konuşulacak kişilerin daha iyi seçilmesi gerekmez miydi?
Muhakkak her kesimden insanın doğruları ifade etme hakkı olmalıdır. Ancak Haçova’da olduğu gibi, Sultanın atının dizginlerini tutacak ve galibiyeti hazırlayacak bir yiğit öncülük etmelidir. Savaşın kaderini tayin eden mutfak erbabı ve artçılar sonradan geleceklerdir.
Öyleyse burada Hoca Sadeddin Efendi rolünü oynayacak yiğit kim olmalıdır?
Bu soruya verilecek cevap, bu satırların yazarına göre çok basittir; O gün Hoca Sadeddin Efendi’nin fert olarak yaptığı yiğitliği bugün kurumsal manada yapacak kurumların kurulmasıdır.
O kadar uzun süre, muazzam geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş Osmanlı Devleti ile ilgili bugün Türkiye sınırları içinde kaç adet Kanuni Sultan Süleyman Devri Araştırmaları Merkezi vardır? Böylesine özel bir merkezi bırakın, maalesef doğru düzgün Osmanlı Araştırmaları Merkezi sayısı bile fazla değildir.
Hâlbuki Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmed ve Sultan II. Abdülhamid gibi sıra dışı her padişah için pek çok üniversitede araştırma merkezleri açılmalı ve bu dönemlerle ilgili son derece detaylı araştırmalar yapılması şarttır. Hatta bu tür araştırma merkezlerinin sayısı tarih boyunca kurulan Türk devletleri kadar çok olmalı ve daha da ileri gidilerek, bu devletlerde önemli görevlerde bulunmuş Sokullu Mehmet Paşa, Köprülüler, Nizamülmülk vs. devlet adamları ile ibn Sina, Farabi, Takiyüddin, Ali Kuşçu, Katip Çelebi, Evliya Çelebi gibi devasa ilim adamları hakkında ayrı ayrı araştırma merkezleri kurulmalıdır.
Bugün sadece Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde yüz elli milyon belgenin varlığından bahsediliyor. Bu belgelerin daha tasnifleri bile profesyonel bir şekilde yapıl(a)mamış ve belgeler üzerine araştırmalar, yayınlar ortaya konmamıştır. Böyle merkezlerin kurulmasıyla bütün arşivlerde çok detaylı araştırmalar yapılmalı, ayrıca yurt içinde ve dışında kütüphanelerde bulunan yüz binlerce el yazması eser, hakikatlerin ayan beyan ortaya çıkması için incelenmelidir. Osmanlı Tarihi ile ilgili belgeler ve kitaplar, sadece Türkiye sınırları içinde değil, Osmanlının hüküm sürdüğü veya çeşitli vesilelerle ilişki içerisinde olduğu dünyanın pek çok ülkesinde bulunmaktadır.
Sadece Venedik Arşivi bile bu konuda çok mühim bir yer tutar. Gerek Osmanlı gerekse diğer Türk devletlerinin tarihlerinin incelenmeleri konusunda kurulacak kurum ve merkezlerle ilgili Türk Tarih Kurumu iyi bir organize ile bu işi profesyonelce yürütebilir. Kurumun bu işi yapabilecek her türlü imkânı bulunmaktadır. Tabi bu araştırmaların doğru yürütülebilmesi için Osmanlıca başta olmak üzere Arapça, Farsça ve hatta Batıdaki sayısız eser üzerinde ana kaynaklardan çalışabilmek için Latince ve Eski Yunanca bilen elemanlara ihtiyaç olacağı da unutulmamalıdır.
Eğer bugüne kadar Kanuni Sultan Süleyman Devri Araştırmaları Merkezi adı altında bir kurum olsaydı, bugünkü tartışmaların karşısına çıkıp Kanuni adına açıklama yapıp, cevap hakkını bi-hakkın kullanmış olacak ve en azından pek çok kişi, böyle akademik bir kurumun yaptığı açıklamalar sayesinde doğru bir Osmanlı, Kanuni ve Hürrem bilgisine sahip olacaktı.
Osmanlı için ilmi hakikatlere dayanan doğru bilgilerin yer alacağı detaylı araştırmaları yapabilmek için, tabi öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı geçmişini tamamıyla kabul etmesi ve koparılıp atılmış olan bağları tekrar sağlam bir şekilde yerine koyması gerekir.
www.timeturk.com – 05.02.2011
6 Şubat 2011 Pazar
SP Akçaabat İlçe Olağan Kongresi Yapıldı
Saadet Partisi (SP) Akçaabat İlçe 4. Olağan Kongresi bugün (06.02.2011 Pazar Günü) Saat 11.00’de İlçe Başkanlık binasında başladı. Genel Kurula SP Genel İdare Kurulu Üyesi Dursun Ali Düzenli, İl Başkanı Mahmut Çizmecioğlu, Vakfıkebir İlçe Başkanı Osman Şerit ile çok sayıda üye katıldı.
SP İl Başkanı Mahmut Çizmecioğlu, yaptığı konuşmada, önümüzdeki seçimler öncesi partinin görüşlerini kapı kapı dolaşarak anlatacaklarını belirterek, ''Önümüzdeki seçimlere çok iyi hazırlanmalıyız. Bütün vatandaşlarımıza ulaşarak, partimizin görüşlerini anlatmamız lazım'' dedi.
Konuşmaların ardından tek aday olan İsmail Şener’in listesi, kullanılan oyların tamamını alarak SP İlçe Başkanlığına seçildi.
Şener’in listesinde; Ahmet Salih Baş, Ayhan Beşli, İbrahim Hacıislamoğlu, Kadir Türker, Ömer Faruk Bayram, Sinan Mısır, Şener Acimer, Turkay Bulut, Yaşar Kör, Zekeriya Bayram yer aldı.
HABER: N. ERAYDIN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)