7 Mart 2011 Pazartesi

TAHİR BÜYÜKKÖRÜKÇÜ HOCA EFENDİ HAKK’A UĞURLANDI



Türkiye’nin manevi önderlerinden Büyük İslam Âlimi Tahir Büyükkörükçü(86) Hocaefendi’yi ebedi yolculuğuna yüzbinlerce kişi uğurladı.



Önceki gün sabaha karşı Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesinde vefat eden Konya'nın ve Türkiye’nin manevi önderlerinden olan Büyük İslam Alimi Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi’nin cenazesi, yüzbinlerce kişinin omuzlarında Üçler Mezarlığına defnedildi.



Merhum Tahir Hoca Efendinin cenazesi, sürekli vaizliğini yaptığı Konya tarihi Kapu Camiine getirildi.


Cenaze namazının kılınacağı Kapu Camii'nin bulunduğu Tevfikiye Caddesi ve çevredeki caddeler trafiğe kapatılırken, binden fazla polis görev yaptı. Caddeler ve camiye bağlanan sokaklar polis barikatıyla kapatıldı. Cami dışında kurulan dev ekrandan cami ve çevreden yayın yapıldı. Kapu Camii'nde Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi'nin oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü Hoca'nın babasıyla ilgili sohbetinin ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de Büyükkörükçü ile ilgili bir konuşma yaptı.



Öğle namazının ardından Merhumun cenaze namazı oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü tarafından kıldırıldı.



Cenaze namazının ardından ömrü boyunca irşad görevini yerine getiren Merhum Büyükkörükçü’nün cenazesi omuzlar üzerinde Üçler Mezarlığı’na getirilerek dualar ve gözyaşları arasında toprağa verildi. Yüzbinlerce seveninin katıldığı cenaze namazında zaman zaman izdiham yaşandı.



Büyükkörükçü Hocaefendi'nin cenazesine Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski İçişleri Bakanı ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu, Saadet Partisi GİK Üyesi Recai Kutan, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Karaman Valisi Süleyman Kahraman, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve yüzbinlerce seveni katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de cenazeye taziye mesajı gönderdi.


Bu son ebediyet yolculuğuna bu mümtaz kişiyi uğurlamak için Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüz binler Tahir Hoca Efendi’nin Türk halkının gönlünde ne kadar derin izler bıraktığının da açık göstergesi olmuştur. Böyle bir cenaze namazı her insana nasip olmaz.


Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Ailesinin, Büyük Türk Milletinin ve Dünya İslam Âleminin başı sağ olsun.

Tahir Büyükkörükçü Kimdir?


Ömrünü İslama adayan Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi, 1925 yılında Konya da doğdu.


İlkokulu mahalle okulunda okudu. Konya'da Karma Ortaokulu olarak bilinen meşhur okula devam etti.


Üçüncü sınıfta okuduğu sıralar, bir gün Kapu Camiine gitti. Cami kürsüsünde vaaz eden hoca efendiden çok etkilendi. Öyle ki, içinden “ben de böyle ilim sahibi ve güzel konuşan bir vaiz olsam” diye içinden geçirdi. Daha sonra bu okulu bırakarak bu vaizden dersler almaya başladı.


O, 1940 yıllarındaki siyasi baskılara ve yasakçı tutumlara rağmen kitaplarını gömleğinin içinde saklayarak hocasından icazet alıncaya kadar tek başına kararlı bir şekilde eğitimine devam ederek tamamladı. Konya'nın Meşhur hoca efendilerinden Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu Hocadan Hadis ilmini öğrendi.


Ebû Said Muhammed Hâdimi Hazretlerinin Berika adlı eserini de, Kurucu Hoca'dan okudu. Bu arada, o günün hafızlık merkezi olan Bulgur Tekkesi’nde hafızlık çalışmalarına devam etti. Fırsat buldukça da Hacı Hâki Efendiden Farsça dersleri aldı.


1965 yılında Konya Müftülüğüne başladı. 1977 yılında Milli Selamet Partisi’nden Konya Milletvekili seçildi. 12 Eylül darbe döneminde tutuklanan Hoca, 'İslâmî esaslara dönülmesini ve İslâmî devlet kurulmasını istediği' iddiasıyla Askeri Mahkemece yargılandığından 11 ay cezaevinde kaldı. Beş yıl devam eden mahkemelerden sonra 1985'te beraat etti.


Ömrünün sonuna kadar İslami layıkıyla yaşamaya çalışan Hoca efendinin, Hakiki Veçhesiyle Mevlana ve Mesnevi, Mevlana ve Mesnevi Gözüyle Peygamber Efendimiz, Müslüman Peygamberini Tanımalısın, İslam'da Edeb, Mübarek Ramazan ve Oruç, Onu Yazdım Çünkü adlı eserleri vardır.


Merhum Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi, bütün Türkiye’nin milli ve manevi uyanış ve şuurlanmasında büyük emeği geçen, hayatını İslam yolunda adamış gerçek anlamda bir Allah dostu İslam âlimi idi. İslam Davası uğruna çok büyük çileler çekmiş olmasına rağmen hiçbir zaman yılmamıştır.


FOTOĞRAFLAR: http://www.merhabahaber.com/


TRABZON HABER AJANSI- 06.02.2011 Pazar

ÇİÇEK: “GELECEĞİ ŞAİBELİ BİR KURUM OLAN AB OLSA DA OLUR OLMASA DA!”

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AB gibi geleceği şüpheli bir kurum için KKTC’nin hak ve menfaatlerinden fedakârlık yapmayacaklarını belirtti.


www.turktime.com


Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği İle KKTC Dış Basın Birliği’nin ortaklaşa düzenlediği “2011’de KKTC / Fırsatlar ve Tehditler” başlıklı çalıştay TÜRKSOY Genel Sekreterliğinde yapıldı.


Çiçek, Kıbrıs konusunun Türkiye’deki tüm iktidarlar için milli ve partiler üstü bir mesele olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:


“Terazinin bir kefesine AB üyeliğini, bir kefesine de KKTC’yi koysalar, biz bin defa KKTC’yi tercih ederiz. AB olsa da olur, olmasa da olur. Geleceği şüpheli bir kurum için KKTC’nin menfaatlerinden fedakârlık yapmayız. AB sürecinde fiili bir tıkanma var. Ama biz bunun bedelini ödemeye hazırız” dedi. (AA)


www.turktime.com - 6 Mart 2011 - 08:08

'444' ile BAŞLAYAN ÖZEL SERVİS NUMARALARININ ÜCRETLİ HALE GELDİĞİ BİLDİRİLDİ

www.61haber.com - 06.03.2011


Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) 5 Şubatta aldığı kararla birlikte '444' ile başlayan özel servis numaralarının ücretli hale geldiğini bildirdi.

Kaya, yaptığı açıklamada, GSM operatörü abonesi olan tüketicilerin bir süredir, 444'lü özel numaraları başına alan kodu ekleyerek arama yaptığını belirtti.


Tüketici paket abonesi ise bu aramaya ilave ücret ödemediğini dile getiren Kaya, şöyle devam etti:


''Ancak BTK'nın 5 Şubatta aldığı kararla birlikte '444' ile başlayan özel servis numaraları ücretli hale geldi. 444'lü numaraları aramanın dakikası en fazla 40 kuruştan ücretlendiriliyor. BTK, aldığı kararla ilgili olarak tüketiciyi bilgilendirmediği için birçok tüketici, halen bu yöne aramalar yapmakta olup, sürpriz faturalarla karşılaşacağını bilmiyor. Tüketici hak ve menfaatlerini korumakla görevli olan BTK'nın böyle bir karar almasını anlamak mümkün değil. Tüketici, ikinci şoku gelecek faturalarla yaşayacaktır.''


Kaya, bankacılık, iletişim, ulaşım, sağlık, kamu hizmetleri gibi birçok alanda 444'lü numaraları sıkça kullanan tüketicinin adeta cezalandırıldığını ileri sürerek, şunları kaydetti:


''BTK, aldığı kararı toplumla paylaşmadığı, internet sitesinde duyurusunu yapmadığı gibi, kararı isteyen tüketiciler için ise ciddi engeller çıkarılmakta, karar saklanmaktadır. BTK bünyesinde yer alan tüketici temsilcisinin, tüketiciyi ne kadar önemsediği de ortaya çıkmıştır. BTK, karardan geri adım atmalıdır. Aksi takdirde gerekli yargısal girişimi başlatacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.''


www.61haber.com - 06.03.2011

ÖMRÜMÜZÜN KIŞI



FİKRET UÇAR
fikrethoca61@hotmail.com


Dünyevi meşgaleler hepimizi neredeyse içinden çıkılmaz bir şekilde kuşatmış. Maalesef inandığımızı söylememize rağmen, yaşam tarzımız sanki ölüm yokmuş gibi, dünya hayatıyla ilgili hedefleri ön plana çıkarmış bir vaziyette seyrediyor.


Ahiret inancımız, hayatımızı şekillendirmediği müddetçe Müslümanlığın bize sağlayacağı güzelliklere erişmek neredeyse imkânsızdır desek yeridir.


Özetle şunu söyleyebiliriz. İslam adına çok şey söylüyoruz fakat İslami prensipleri hayatımıza tatbik etmek konusunda hala sıkıntılarımız mevcut. Bir bakıma sadece konuşuyoruz ve konuştuğumuzla kalıyoruz. Esasen bu bilinçle hayatımızı idame ettirmek için ölüm ve kıyamet gerçeğinin tam manasıyla şuurunda olmamız gerekir. Hepimizin bildiği gibi bütün canlı varlıklar için ölüm kaçınılmaz bir gerçektir. Bu hususta Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de;


"HER CAN ÖLÜMÜ TADICIDIR." (Âl-i İmrân, 185).


"YERYÜZÜNDE BULUNAN HER CANLI FANİDİR" (Rahmân, 26)


ikazı yapılmaktadır.


Ramazan ayında kazandığımız dini şuuru, hayatımızın sonuna kadar yaşatmaya devam ederek, bütün günlerimizi hesabını verebilecek şekilde yaşamalıyız. Kuran’da, hayat ve ölümün yaratılma sebebi şöyle açıklanır.


"O, hanginizin daha güzel amel yapacağınızı denemek için, ölümü de hayatı da takdir edip yaratandır." (Mülk, 2).


Mümin için önemli olan HER AN ÖLÜME HAZIR OLMAK, tabir caizse ölmeden önce ölebilmektir. Kendimizi muhasebeye çekerek, Ruhun bedenden ayrılması ile başlayacak kabir ve ebedi hayata hazırlanabilmektir.


Dünyanın sonu, genel bir yok oluştan sonra yeniden dirilişle başlayacak Haşr, Hesap, Mizan, Cennet ve Cehennem gibi olaylar, Kıyamet günündeki meydana gelecekleri ifade eder. Bu nedenle Ahiret inancı, kişinin hayatını düzene sokması açısından çok önemlidir. Dünyadaki yaptığı her fiilin hesabının sorulacağına inanan kimse hiç kötülük yapıp günah işleyebilir mi? Allah’ı (cc) bir an olsun unutabilir mi? Bu yüzden Kur'an-ı Kerîm, ölüm ve kıyamet ahvalini sık sık hatırlatır, zaman zaman da orada yaşanacakları aktarmak suretiyle insanları korkutur ve uyarır.


Şuurlu Müslüman, hayatın her an ve dakikasını, hesabını verebilecek bir şekilde yaşamaya gayret eder. Rabbi ile randevusu olan namaz kılmaya da azami dikkat gösterir. Namazın her türlü kötülükten uzaklaştırıcı vasfını (Ankebut, 45) günlük hayatındaki davranışlarıyla ortaya koyar.


Maun Suresi’nde zikredilen kendisine yazıklar olsun denilen namaz kılıcılardan olmamak için gayret eder. Namazını kılamayanlar da, manevi gıdadan mahrum bir şekilde kendilerine maalesef yazık ederler. Bu durumdakiler “NASIL YAŞARSANIZ ÖYLE ÖLÜRSÜNÜZ” Hadis-i Şerifi'ni göz önünde bulundurmak suretiyle Allah’a (C.C.) olan imanlarını gözden geçirerek, hayatlarını yeniden tanzim etmeli ve salih amelsiz imanın yeterli olmayacağını anlamalıdırlar.


Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’de:


“Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?” (Yasin, 68) buyurmaktadır.


O halde şöyle bir bakalım. İnsan doğduğu andan, belli bir yaşa gelinceye kadar hemen hemen bütün ihtiyaçları anne ve babası tarafından karşılanır. İnsanlar nedense gençlik çağlarındaki enerjileri sebebiyle kendilerine hiçbir zaman zeval gelmeyecek zanneder. Ama yaşlanma belirtileri kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayınca gücünü de aynı oranda kaybeder. Artık kulakları iyi duymaz, gözü net görmez, her istediğini yiyip içemez, eli ve ayağı eskisi gibi tutmaz. Öyle ki ibadetlerinin birçoğunu da eksik yapmak zorunda kalır. Bu hal sebebiyle gençlik hatıralarından dem vurarak teselli bulmaya çalışır.


İnsan dünyaya bir amaç için gönderilmiş, başıboş bırakılmamıştır. Ahlaken çöküşlerin yaşandığı ve gençlerin değerlerini yitirdiği günümüzde bizi ayakta tutacak tek şey Allah(C.C.)’ın insanoğluna büyük lütfü Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin sünnetleridir.


Bundan dolayı, Rabbimize (C.C.) kulluğumuzu hakkıyla yerine getirmeli ve hesaba çekilmeden önce kendi nefsimizi hesaba çekmeliyiz. Hayat ve ölüm bilinciyle, ferdin sonu ölüme ve dünyanın sonu kıyamete daima hazırlıklı olmak her Müslüman’ın şiarı olmalıdır. İbret vesilesi ÖLÜM ile ilgili olarak Hz. Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurmuştur.


“Lezzetleri yok eden ölümü çok anın." (Tirmizî, Zühd, 4)


“Ahiret hayatını isteyen, dünya hayatının süsünü terk eder." (Tirmizî, Kıyâme, 24)


Hayatın akışını, sorumluluk bilinciyle yaşayıp kârlı sonlandırabilecekler için ölüm, aşığın maşukuna kavuşması, Mevlana’da olduğu gibi “ŞEB-İ ARÛS” yani “DÜĞÜN GECESİ” gibidir.


ÖLÜM, kör bir gecede, bazen uykuda yakalar insanı, bazen oynarken çocuklarıyla, kimi zaman bir ameliyat masasında kalır insan, belki bir arabanın altında tüm günahları ve sevaplarıyla gelir ölüm ince ince sızlatarak her yerini.


NE OLURSAN OL, İSTER ZENGİN, İSTER FAKİR, İSTER ÜNLÜ, İSTER GARİP BU GERÇEK DEĞİŞMEYECEK, keşke şöyle şöyle yapsaydım diyeceksin.


Şimdi, BU GECE ÖLECEKMİŞ GİBİ bir düşün, YARINI GÖRMEYECEKMİŞ GİBİ düşün. Neler yapman gerekiyorsa kendince onları yapmak için VAKİT KAYBETME.


İşte sana eksiklerini tamamlamak için büyük bir fırsat. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi Allah’a emanet ediyorum.


FİKRET UÇAR
fikrethoca61@hotmail.com

ANKARA’DA TRABZON GÜNLERİ

Trabzonlu olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşadı, öz kültürüne yönelmekle de mutlu oldu.

Hüseyin ALBAYRAK - 3.3.2011
Araştırmacı Yazar


İlgi ve katılım çok büyüktü. Sel gibi Trabzon sevdalıları akın akın Atatürk Kültür Merkezi’ne koşarak coşku ile etkinlikleri izledi, Trabzon’u yaşadı ve Trabzon ürünlerinden tadarak hasretliğini gidermeğe çalıştı.


Resmi ve özel kuruluşlar, belediyeler bu etkinliklerin içindeydi. Her yöre kendi ürününü ve çevresini tanıtırken, ticari özel kuruluşlar da Trabzon’a yönelik ürettikleri işleri sergilediler. Bu arada konuşmalar ve sunumlarla da yoğun bir kültür etkinliği sunuldu.


Bu etkinliklerin boyunu, biçimini, rengini ve tadını yazı ile anlatmak mümkün değil. Görmek ve yaşamak gerekir. Bir araya gelmenin yüzlere yansıyan sevincini, ruhları kaplayan mutluluğunu bizzat yaşayarak şahit olmak gerekir.


Trabzon Vakfı’nın beşinci keredir organize ettiği bu etkinlik başka illere de örnek olmuş ve bu illerimiz de illerinin günlerini yapar olmuşlardır. Bu durum da bir Trabzonlu olarak elbette ki bir mutluluktur. Trabzon Vakfı Başkanı Bilgin Aygül’ün şahsında yönetim kurulunu ve emeği geçen herkesi candan tebrik ederim.


Bu ilgi bir gerçeği ortaya koyuyor. İnsanımız doğduğu bölgeye duyduğu sevgi ve hasretli genlerine işlercesine benliğini sarıyor ve onunla mutlu oluyor. Bu tür bir sevgi sanırım Türklere hastır. Vatan sevgisinin heybet ve azameti ve bu vatanın bir rüzgârı, bir nâmesi, bir ürünü onu mutlu ediyor. Bülbülü altın kafese koymuşlar da o, çalılıklar arasını özleyerek “ah vatanım” demiş.


Konuştuğum hemşehrilerim, bu mahşeri ilgiden hareketle etkinliklerin İstanbul, Bursa, gibi Trabzonluların bol olduğu merkezlerde de yapılması ve Trabzon’un Fetih günlerinin de bu etkinliklerle daha da anlam kazanması fikrini ileri sürdüler ve bu görüşü aramızda değerlendirdik. Sanırım Vakıf yöneticilerimiz de bu görüşü değerlendirecek ve en iyi kararları alacaklardır. Bu etkinlikleri için verdikleri emeği yakinen bildiğim için de kendilerine şükranlarımı sunmak isterim. Sevgi, aş ve hizmet etme duygusu olmasa kim bu zahmetlere katlanır, sağlığını yıpratırcasına koşuşturup durur. Sevda insana neler yaptırmaz ve ne zorluklara göğüs gerdirmez ki…


Ankara’da etkinliklerin yapıldığı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) yöneticilerine bir sitemim var. Bu da Ankara’da, Türkiye’mizin Başşehrinde ve Cumhuriyetimizin kurucu Atatürk’ün adını taşıyan bir mekân daha bakımlı, daha iç açıcı olmalıdır. Çevresi düzenlenmiş, ağaçlandırılmış, aydınlatılmış, asfaltlanmış ve imrenilecek bir şekle sokulmuş olması gerekir. Dıştan terk edilmiş bir mekân yerine, pırıl pırıl durumu ile herkes tarafından imrenilecek durumda olmalıdır. Bakımlı oluşu her haliyle kendini göstermelidir. Ankara’ya bu yakışır, Atatürk’ün ismini taşıyan bir müesseseye de bu yakışır.


Duyulan ilgi, Ankara’ya bu türlü etkinlikler için daha geniş kullanışlı imkânları salonları olan, ulaşımı rahat merkezi bir yerde bir ikinci büyük teşhir yerine daha ihtiyaç vardır. Vatanın her köşesi buralara akmalı, coşmalı, rahat etmeli ve kaynaşmalıdır. Vatana ve millete hizmetin bir yönü de bence budur. Sanırım ilgililer bu görüşümü değerlendireceklerdir.


Önümüzdeki 6. Trabzon Etkinlikleri’nde buluşmak üzere en derin sevgi ve muhabbetlerimle…

Hüseyin ALBAYRAK - 3.3.2011
Araştırmacı Yazar

5 Mart 2011 Cumartesi

“AKP; ZÜCACİYE DÜKKÂNINA GİRMİŞ FİL GİBİ…”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal Başkanlığındaki MHP Heyeti, Akçaköy Kültür ve Dayanışma Derneği’ni Ziyaret Etti.



Ziyaret sırasında Başkan Faruk Bal, “Türkiye'yi 8.5 yıldır tek başına yöneten ve şimdiye kadar da züccaciye dükkanına girmiş fil gibi her şeyi kırıp döken AKP iktidarından hesap sormanın zamanı gelmiştir'' dedi.


TBMM tarafından 12 Haziran 2011 tarihinde; 24. Dönem Milletvekilliği Seçimlerinin yapılması için karar alınması üzerine partiler kıyasıya yarışa girdi. Üstelik Anadolu’nun pek çok kentinde yaşanan göç nedeniyle milletvekili sayılarında düşüş olması bu yarışı daha da kızıştırıyor.



24. Dönem Milletvekilliği Seçimleri öyle önceki seçimler gibi çantada keklik gibi görünmüyor. Onun için partiler sahaya inerek, görücüye çıkmaya başladı. Artık; Milletvekilliği aslanın ağzında değil, karnında…



MHP’liler Trabzon’da seçim çalışması yaparak, seçim beyannamesini parti teşkilatlarının yanı sıra esnafa, STÖ’lere ve halka anlatmaya devam ediyorlar.



Bu amaçla bugün Trabzon’daki Bayburtlular Derneğini ziyaret ettikten sonra seçim beyannamesini Trabzon kamuoyuna anlatmak ve tanıtmak için MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Devlet eski Bakanı Faruk Bal, Trabzon Milletvekili Süleyman Latif Yunusoğlu, MHP Trabzon İl Başkanı Nihat Birinci, MİARGED Yönetim Kurulu Başkanı (İçişleri Bakanlığı Baş Kontrolörü) Halil Memiş, Akçaabat Söğütlü Belediye Başkanı Metin Gedikli, Akçaköy eski Belediye Başkanı Osman Memiş ve beraberindeki MHP Heyeti 05 Mart 2011 Cumartesi Günü Saat 14.30’da Trabzon Merkez Fatih Mahallesi Hacı Ziya Habiboğlu Geçidi yanındaki Akçaköy Kültür Ve Dayanışma Derneği’ni ziyaret ettiler.



MHP heyetini Akçaköy Kültür Ve Dayanışma Derneği Başkanı Seymen Komar, Başkan Yardımcısı Bünyamin Memiş ve çok sayıda Akçaköy Beldeli vatandaş karşıladı.



Çok sıcak bir atmosferde geçen ziyarette çaylar içilirken Milletvekili Yunusoğlu kısa bir konuşma yaptı. Ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Devlet eski Bakanı Faruk Bal, sohbet havasında uzun bir konuşma yaptı.

 

Başkan Bal; konuşmasında Ülkede yaşanan işsizlik, göç ve yolsuzluk konularına değindi. Dünyada eğitimli işsizlerin en olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, Ak Parti İktidarı 8.5 yıldan beri işsizliğe çare bulamadığı gibi bilakis işsizlerin hızla arttığını söyledi. Yanlış özelleştirmelerin de işsizliği olumsuz yönde etkilediğini belirterek, AK Parti iktidarı; Türkiye’yi Kıbrıs, Ege ve Ermenistan konularındaki yanlışları ile ülke geleceğini tehlikeye attığını söyledi.


MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, ''Türkiye'yi 8.5 yıldır tek başına yöneten ve şimdiye kadar da züccaciye dükkanına girmiş fil gibi her şeyi kırıp döken AK Parti iktidarından hesap sormanın zamanı gelmiştir'' dedi.

 

Başkan Bal, iktidara geldiklerinde her aileye iş sağlana kadar asgari ücretin yarısı miktarı olan 320 TL maaş verileceğini söylemesi üzerine bir vatandaşın “kaynağı nereden bulacaksınız?” sorusu üzerine MHP’li Genel Başkan Yardımcısı Bal:



“Türkiye’ye dışarıdan kaçak mal girişi çok fazla.. Bunlar en çok da Hakkâri ve Şınak’tan geliyor. Türkiye’nin petrol ithalatı 20 Milyar dolar civarında, hâlbuki ülkeye petrol girişi 60 Milyar dolar kadar. 40 Milyar dolarlık kaçak mal ve akaryakıt girişi var. İşte biz ithalatı kontrol altına alarak, bu benzeri kanallardan kaynak sağlayacağız. Ak Parti, iktidar olduğunda Türkiye’yi 220 Milyar dolar borçla teslim aldı. Hâlbuki şimdi Türkiye’nin toplam dış borcu 400 Milyar doları buldu” dedi.



MHP heyeti Akçaköy Kültür Ve Dayanışma Derneği’nden sonra yine Fatih Mahallesi’nde bulunan Şalpazarlılar Derneği’ni ziyarete gittiler.


TRABZON HABER AJANSI – 05.02.2011

BAZI FOTOĞRAFLAR
 FOTOĞRAFLAR: MUHAMMET YAVRUOĞLU - 05.02.2011 CT.













‘ANILARLA AKÇAABAT' PANELİ, İSTANBUL’DA YAPILDI


(www.akcaabathaber.com - 04 Mart 2011 Cuma)

Merkezi İstanbul Avrupa Yakası’nda bulunan Akçaabatlılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Yönetimi’nce kültürel etkinlikler çerçevesinde 'ANILARLA AKÇAABAT' isimli bir panel düzenlendi.



Önderliğini Akçaabatlılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Şirin’in yaptığı etkinlik İstanbul’da Salih Cihan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.


Panelistliklerini Akçaabat’ımızın en önemli belleklerinden olan Av. Baykal KAZANCIOĞLU ve Alican Timurcuoğlu'nun yaptığı 'ANILARLA AKÇAABAT' isimli panelde konuşmacılar Akçaabat Anılarını anlattı.


Panelistler; özellikle muhacirlik dönemi ve 1950’li yılların Akçaabat’ından söz ettiler. Dinleyicilerin çok etkilendikleri panelin her ay düzenli olarak yapılması kararlaştırıldı. Çok ciddi bilgilerin anlatıldığı panel, tarihe ışık tutması amacıyla kayıt altına alındı. CD haline getirilen görüntüler bir sonra düzenlenecek olan panelde katılımcılara dağıtılacak. Başkan İsmail Şirin, katılımcılara gösterdikleri duyarlılıktan dolayı panelistler Av. Baykal Kazancıoğlu ve Alican Timurcuoğluna, bilgileri paylaşıp, Akçaabat Kültürüne yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür etti.


Ayrıca katılımcılara Prof. Dr. Fethi Gedikli’nin yazdığı "Akçaabat Tarihi 2" isimli eseri hediye olarak dağıtıldı.


Kaynak: www.akcaabathaber.com - 04 Mart 2011 Cuma