3 Mayıs 2011 Salı

VAKIF AVRASYA ÜNİVERSİTESİ, YAKINDA EĞİTİME BAŞLIYOR


Trabzon İl Genel Meclisinin aldığı tarihi bir kararla YÖK kararı ile kuruluşu tamamlanan yeni Vakıf Trabzon Avrasya Üniversitesinin önü açıldı.



Trabzon İl Genel Meclisi, YÖK’ün Avrasya’dan istediği eğitim binaları irtifa hakkını verdi. Meclis bu kararı ile Avrasya Üniversitesi’nin önünü açtı. Avrasya Üniversitesi, önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında 400 öğrenci ile eğitime başlayacak


Revi; ”Trabzon için riske gireriz”


Trabzon İl Genel Meclisi, Avrasya üniversitesinin eğitim için kullanacağı Pelitli’deki binalarının tüm irtifak hakkını 25 yıl süre ile üniversite vakfına verdi. Başkan Revi, alınan karar ile Vakıf Avrasya Üniversitesi ile ilgili bütün sorunun çözüme kavuştuğunu söyledi


Rektörden teşekkür


Avrasya Üniversitesi Rektörü Aydın Dumanoğlu; YÖK’ün eğitim binaları için istediği irtifa hakkını yasal zorunlulukları zorlayarak veren İl Genel Meclisine teşekkür etti. Üniversite Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Yıldız ise “Meclisin aldığı karar ile artık Trabzon bir vakıf üniversitesine kavuştu” dedi.




MECLİSE TEŞEKKÜR,
AVRASYA’YA GÖZÜN AYDIN..!


Trabzon’un ilk vakıf üniversitesi Avrasya’nın önündeki son engel de kalktı. Böylelikle Avrasya önümüzdeki yıl ÖSYM’nin tercih kitapçığında yer alacak Bu yıl da muhtemelen 400 öğrenci ile eğitim ve öğretime başlayacak.


YÖK’ÜN İSTEĞİ YERİNE GELDİ


Avrasya Üniversitesinin eğitime başlaması için YÖK, vakıftan hizmet ve eğitim binalarının irtifa hakkını istemişti. Bu hakkı da İl Genel Meclisi kendisine ait binalar için verdi.


Bilindiği üzere Üniversite Vakfı; İl Genel Meclisinin Pelitli’deki binalarını kiralamıştı. Ancak YÖK, kiralık binalarda eğitim ve öğretime izin vermeyeceğini belirtince vakıf; meclisten irtifa hakkı istedi. Sorun; yasal prosedür doğrultusunda çözüldü.



MECLİS ONAY VERDİ


İl Genel Meclisi yaptığı toplantı sonrası, oy çokluğu ile Avrasya Üniversitesine kiralık olarak verdiği binaların bu kez irtifak hakkını da verdi. Ancak meclis kiralama süresini 25 yıl süre ile sınırlandırdı. Böylece yasal prosedür tamamlanarak, YÖK’ün şartı yerine geldi. Oy çokluğu ile kabul edilen kararın meclisteki oylamasında 5 meclis üyesi intifa hakkının aleyhinde oy kullandı.


REVİ” BİZİM ELİMİZ HEP TAŞIN ALTINDA”


Meclis Başkanı Haydar Revi, İl Genel Meclisinin Trabzon’un bir üniversiteye kazandırılmasında hiçbir kurumun yapmadığı ölçüde özveri gösterdiğini, geçici de olsa haklarından vazgeçtiğini, Trabzon için en tarihi ve rizikolu kararlar aldığını belirterek;


“Son olarak Avrasya’ya verdiğimiz bu intifa kararı şunu gösterdi ki, İl Genel Meclisi, Trabzon için taşın altına elini sokuyor” dedi.


İRTİFAK HAKKINDA NE VAR


Meclis; irtifak hakkını ilgili binalarında eğitim ve öğretim yapılması şartını koydu. Ayrıca meclis, ilgili üniversitenin binaları bir üçüncü kişiye kiralayamayacağı kararını verdi. Böylelikle Özel İdareye ait binalarında üniversite amaçlı kullanılması ile ilgili bir anlamda kiracıları da bağlamış oldu.


AVRASYA’DAN TEŞEKKÜR


Meclisin aldığı bu karar Avrasya Üniversitesi cephesinde sevinçle karşılandı. Rektör Aydın Dumanoğlu;


“Tek bir şey diyebilirim, çok sevindim. İl Genel Meclisinin bu tarihi kararından dolayı Trabzon adına meclise teşekkür ediyorum. Artık şimdi bütün yük bizde, bizim omuzlarımızda” dedi.


Vakıf Başkanı Ömer Yıldız ise meclisin tarihi bir sorumluluk yüklendiğini belirterek;


“Baştan beri meclisin büyük katkılarını gördük. İl Genel Meclisi, bu üniversitenin eğitim ve öğretime başlamasında çok büyük bir özveri gösterdi” dedi.


HABER-FOTO: Erdoğan TAFLAN

TS TARAFTARLARI BİLGİLENDİRİLDİ


Trabzon Valiliği yeni yürürlülüğe giren Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun hakkında Trabzonspor taraftar gruplarına bilgilendirme verilmesi amacıyla düzenlenen toplantıda bir bildiri yayınlandı.


Bildiri aynen şöyle:


“Trabzon Valiliği olarak yeni yürürlülüğe giren Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun hakkında Trabzonspor taraftar gruplarına bilgilendirme verilmesi amacıyla bir toplantı düzenlendi.


2004 yılında çıkarılan 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun yürürlülükten kaldırılmış, yerine 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun 14 Nisan 2011 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak, yürürlüğe girmiştir.


Bu nedenle 28.04.2011 Perşembe günü saat 15.00 da Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’nde 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile ilgili olarak Trabzonspor taraftar gruplarına yönelik yapılan toplantıda;


Trabzonspor taraftar grupları, söz konusu kanunun; kapsamı, amacı, spor alanlarına sokulması yasak maddeler, spor alanına yasak madde sokulması ve müsabaka düzeninin bozulması, hakaret içerin tezahürat ve davranış, spor alanlarına usulsüz seyirci girişi, yasak alanlara girme, spor alanlarında taşkınlık yapılması ve tesislere zarar verilmesi, seyirden yasaklanma, şiddete neden olabilecek basın açıklamaları ve yargılama usul ve hükümleri hakkında bilgilendirilmiş daha sonra toplantıya katılan taraftarların konuyla ilgili soruları cevaplanmıştır.”


(VB-03.05.2011 Salı)

“EL ELE VERDİK”


Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık'ın eşi Sema Kızılcık İncesu Köyü'nde gerçekleştirdiği ziyaret esnasında ekonomik nedenlerden dolayı evlenemediğini tespit ettiği bir gence yardım elini uzattı.


Bayan Kızılcık, Trabzon'un hayırsever işadamlarının eşleriyle bir araya gelerek ekonomik nedenlerden dolayı hayatını birleştiremeyen gençlere destek olma konusunda görüşme gerçekleştirdi.


Ekonomik nedenlerden dolayı evlenemediği tespit edilen İncesu Köyü’nde yaşayan genç çifte ilk olarak yardım elini uzatan Bayan Kızılcık, tespit edilen diğer gençlere yardım edecek.


Genç çiftin mutlu bir yuva kurmasını temenni eden Bayan Kızılcık;


"Sosyal etkinlik kapsamında Trabzon'un il ve ilçelerine ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda Maçka'ya bağlı İncesu Köyü'ne bir ziyaret gerçekleştirmiştik. Ziyaret esnasında genç kardeşimizin ekonomik nedenlerden dolayı evlenemediğini öğrendik. Bu nedenle Trabzon'un hayırsever işadamlarının eşleri ile bir araya geldik.


Ekonomik nedenlerden ötürü evlenemeyen gençlere destek olma kararı aldık. Genç kardeşimizin ev eşyalarının temin edilmesini sağlıyoruz. Ben sadece bu yardımlara öncülük ediyorum. Ümit ediyorum bu yardım ile mutlu bir yuvanın temellerinin atılmasına vesile oluruz" dedi.


Aile kurumunun toplumun en önemli temel taşı olduğunu ifade eden Bayan Kızılcık;


"Bir toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimi ile huzur ve mutluluğun temeli, aile kurumunun sağlam temeller üzerine oturtulması ile doğru orantılıdır. Evlilik törenleri insanların hayatları boyunca yaşayacakları en güzel anlardır. Bu mutlu günlere vesile olabileceksek ne mutlu bize" şeklinde konuştu.


Yardıma katkı sağlayanları da unutmayan Bayan Kızılcık,


"Bu çalışmamızda bize desteklerini esirgemeyen Trabzonspor’a, Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanlığı’na, Güler Köleoğlu’na (Oltan Gıda), Esnaf Ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na, Trabzon Sarar Mağazası’na, Mürtezaoğlu Mobilya’ya, Şaban ve Canan Bülbül çiftine, Nuray Koçer Hanımefendiye, Filiz Günnar Hanımefendiye, Günfer Erkuloğlu Hanımefendiye, Zeyyat Kafkas Beyfendiye, Necmettin Aytekin Beyefendiye, Naci Orhan Beyfendiye, Nikah için Zorlu Grand Otel yetkililerine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz” dedi.

(VB-02.05.2011 Pazartesi)

REVİ’DEN ÖĞRENCİLERE BÜYÜK KOLAYLIK


Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi; KTÜ’ lü MALİYE, kamu yönetimi, işletme ve iktisat bölümü öğrencilerine teorik ve pratik bilgiler edinmeleri konusunda İl Genel Meclisi Salonlarını ve çalışmalarını açtı.



KTÜ Maliye Bölümü Öğrencileri İl Genel Meclislerinin işlevi, çalışma yöntemleri, bütçe hazırlıklarındaki planlamalar konusunda Meclis Başkanı Haydar Revi’den bilgi aldı. Öğrenciler ders programı gereği kendi aralarında sembolik meclis oluşturarak İl Genel Meclisinin çalışmalarını teorik bizzat kendileri de yaşayacak.


KTÜ, Maliye Bölümü öğrencileri; Prof. Dr. Ahmet Ulusoy’un rehberliğinde İl Genel Meclislerinin yapısı konusunda teorik ve pratik bilgileri almaya başladı.


Meclisin çalışmalarını yerinde gözlemleyen öğrenciler başkan Haydar Revi’den de meclis çalışmaları konusunda bilgiler aldı. İl Genel Meclisi’nin çalışma yöntemleri, toplantıları, toplantılarda görüşülen konular, oylamalar ve dosyalar üzerindeki incelemeleri bizzat meclis çalışmasını gözlemleyerek irdeleyen öğrenciler daha sonra okuldaki amfide, sembolik bir il genel meclisi kurup mecliste gördüklerini hayata geçirecekler. Teorik ve pratik uygulama ile Maliye Bölümü öğrencileri, İl Genel Meclislerinin işleyişleri hakkında da geniş bir bilgiye sahip olacaklar.


Trabzon İl Genel Meclisi Başkanı Haydar Revi; KTÜ ile İl Genel Meclisinin her anlamda iş birliğini en üst düzeyde oluşturduğunu belirtirken, kamu yönetimi ve işletme ile iktisat bölümünden de öğrencilere teorik ve pratik bilgiler edinmeleri konusunda il genel meclisi salonlarını ve çalışmalarını açtıklarını ifade ettiler. Öğrenciler ise teorik bilgilerini pratikte de bizzat yaşayarak görmelerinin kendileri açısından son derece olumlu olduğunu ifade ettiler.


HABER-FOTO: Erdoğan TAFLAN – 02.05.2011 Pazartesi

DENETİMLER HIZLANDIRILDI

Trabzon Valiliği'nce kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından koruma amacıyla denetimler hızlandırıldı.


"Bilindiği üzere 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun'un ikinci maddesinde, tütün ürünü tüketilmesinin yasaklandığı açık ve kapalı alanlar sayılmıştır.


Kanunun uygulanması bakımından hangi alanların kapalı, hangi alanların açık alan kabul edileceği hususu 2009/13 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile belirlenmiştir.


Bu Genelge doğrultusunda kapalı alan; 'Sabit veya seyyar bir tavanı veya çatısı( çadır, güneşlik vb. dahil) olan kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri geçici veya kalıcı olarak tamamen kapatılmış alanlar ile aynı şekilde tavanı veya çatısı olup. yan yüzeylerinin yarısından fazlası kapalı bulunan yerler' şeklinde tanımlanmaktadır.


İlgi yazı ile yapılan kapalı alan değerlendirilmesinde, tavan veya yan yüzeyleri otomatik veya manuel sistemlerle açılıp kapanabilen işletmelerde, yan yüzeylerinin yarısından fazlasının açık tutulması halinde tavan kısmı kapalı da olsa açık alan olarak değerlendirileceği, ayrıca yan yüzeyleri tamamen kapalı olsa da tavan kısmı tamamen açık olduğu durumlarda bu yerlerin açık alan kabul edileceği bildirilmiştir.


Ancak, 4207 sayılı Kanun uygulamasına ilişkin denetimler esnasında, kapalı alan şeklinde inşa edilen veya düzenlenen bir kısım alanların, yan yüzeylerinin ya da tavan kısmının açılır-kapanır mekanizmalarla gün içinde zaman zaman açılmak suretiyle açık alan haline getirilmeye çalışıldığı gözlemlenmiştir. Bu çerçevede. Tütün Kontrolü Ulusal Komitesi üyelerinden oluşan bilim insanlarının var olan bilimsel kanıtlardan yararlanarak oluşturdukları görüş, esasen kapalı alan olan bir kısım alanların, gün içerisinde açılmasının tütün ürünlerinin zararlı etkilerinden korunmak için yeterli olmadığı şeklindedir. Ayrıca, konuyla ilgili 30 Kasım 2009 tarihli ve 209/C, 296/2 sayılı Avrupa Birliği Konseyi kararları da dikkate alınarak, mezkûr Kanunun "kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarında koruma" amacının gerçekleşebilmesine yönelik sahadaki uygulamaların yerindeliği ve yeterliliğinin yeniden değerlendirilmesi gerekmiştir.


Dolayısıyla, 4207 sayılı Kanunun ve 2009/13 sayılı Başbakanlık Genelgesinin amacına uygun olarak, tavanı veya yan yüzeyleri ya da her ikisi birden açılır-kapanır bir düzeneğe sahip ( poşet, camekân vb.) olan işletmelerde, bu düzenekler yardımıyla tavan veya yan yüzeyleri zaman zaman açık tutulsa dahi, kapalı alan mahiyetindeki bu alanlarda tütün ve tütün ürünleri tüketilmesi, mezkur Kanunun ihlali anlamına gelmektedir.

Bu sebeple söz konusu alanlarda tütün ve tütün ürünlerinin tüketilmesine izin verilmeyecek ve ihlal edenler hakkında gerekli yasal işlemler gecikmeksizin yapılacaktır" denilmektedir. (VB-02.04.2011 Pazartesi)

2 Mayıs 2011 Pazartesi

ÇİRKİN 'UCUBE' SKANDALI; BELEDİYENİN İŞGÜZARLIĞI İMİŞ !


Eskişehir'de CHP'li Tepebaşı Belediyesi'nin galerisinde açılan cami ve tesettürün aşağılandığı resim sergisi, ressamların da tepkisini çekti.


Ayşe Tosun haberi


Ressam Ergün İnan, dinî duygularla oynayarak sanat yapmanın doğru olmadığını söyledi. Sanatın durması gereken bir nokta olduğunu belirten İnan,

"Bir düşünceyi biraz da ironi katarak 'böyle olması gerekir' şeklinde verirseniz bu yanlış olur. Bu şekilde dinî duygularla oynayarak sanat yapmak hoş değil." dedi.

Ressam Hüsamettin Koçan da toplumun kutsalları üstünden muhalefetin sanata yakışmadığını vurguladı.


Yapılanın sanatla ilgisinin olmadığını vurgulayan Koçan, söz konusu resimlerin 'kışkırtma' anlamına geldiğine dikkat çekti. Koçan, şöyle devam etti:

"İnsanın değerli bulduğu ve onun için çok değerli kutsalları üstünden muhalefet kolaydır ama sanatın kendini bu şekilde kolaycılığa çekmemesi gerekir. Ben bu tür davranışlarla toplumsal değerlerde yer yer küçük sapmalar olduğunu düşünüyorum. Bu yapılanın sanatla ilgisi yok. Bu durumu yadırgadım. Yapıtların üstünden hangi inanç olursa olsun küçümseyerek ve tamamen bulundukları konumun dışına koyarak bir şey yapılamaz. Sanatın arayışı biraz daha derin olmak zorunda. Heykel de yıkmayalım, kutsallarımıza da saldırmayalım. Bunları aşıp dengeyi bulmamız lazım."


Sergiye, toplumun diğer kesimlerinden de tepkiler sürüyor. Elazığ Din Görevlileri Derneği Başkanı Hüseyin Demir;

"Sanat, dine hakaret ederek yapılmamalı. Bu kesimler, söz konusu kadın ve kadın hakları olduğunda herkesten çok konuşuyorlar ama Müslüman kadının başörtüsüyle alay etmeyi, ona hakaret etmeyi marifet sayıyorlar" dedi.

Güneydoğu Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Federasyonu (GÜNFED) Başkanı Mehmet Demir de;

"Bugün gelinen noktada görüyoruz ki bazı zihniyetler gelişen, hızla çağdaşlaşan Türkiye'nin aksine zihinleri karanlık çağlarda kalmış" ifadelerini kullandı.

MÜSİAD Eskişehir Şubesi de;

"Sanat bahane edilerek, toplumun kutsallarını rencide eden bu tür teşebbüsleri kınıyoruz" açıklamasını yaptı.


Zaman


www.timeturk.com - 01 Mayıs 2011 Pazar - 11:38

RECEP TAYYİP ERDOĞAN, BAŞARABİLECEK Mİ?


İstanbul'a Kanal Hayalini 7 Padişah Gerçekleştirmek İstemiş ama...


İstanbul'a kanal açma projesi ilk defa Kanuni Sultan Süleyman devrinde tasarlanmış ve bu proje için de Mimar Sinan görevlendirilmişti.


Karadeniz-Marmara'ya kanal açma projesine Kanuni'den başlayarak 7 Padişah Gerçekleştirmek İstemiş ama...


Bugünlerde "Kanal İstanbul" ya da "Çılgın Proje" ismiyle gündeme gelen İstanbul'a kanal açma söylemleri esasen, Osmanlı'ya ait 5 asırlık bir proje.

Marmara Denizi ve Karadeniz'i birleştirme projesi ilk defa Kanuni Sultan Süleyman devrinde tasarlanmış ve bu proje için de Mimar Sinan görevlendirilmişti.


Her ne kadar şimdi İstanbul'un Avrupa Yakası'nda bir kanal düşünülüyorsa da, Kanuni döneminde başlayıp Sultan Abdülaziz dönemine kadar devam eden kanal projeleri, İstanbul'un Asya Yakası'nda tasarlanmıştı.


Bu kanal, Karadeniz'den doğan Sakarya Nehri'ni, Sapanca Gölü'ne bağlayacak, oradan da İzmit Körfezi vasıtasıyla Marmara Denizi'ne akıtılacaktı. Böylece Karadeniz, Marmara Denizi'ne bağlanacak İstanbul'un inşaat ve yakıt ihtiyacı olan odun ve kereste nakli kolaylaşacaktı.


Zira Osmanlı Devleti'nde kullanılan kerestelerin iki kaynağı vardı. Donanmadaki gemi direklerinin keresteleri Eflak ve Boğdan'dan (Romanya ve Moldova), tekne ve güverte keresteleri de Eskişehir, Bolu ve İzmit'ten getirilirdi. Şehrin yakıt ve inşaat ihtiyacı için lazım olan kereste ve odun ise İzmit'ten geliyordu. Bu kerestelerin naklindeki büyük masraflar ve çekilen zahmetler haliyle fiyatlara yansıyor, kereste fiyatları yüksek oluyordu.


Günümüzden 5 asır önce planlanan Karadeniz-Marmara kanal projesinde Kanuni'den başlayarak, 7 padişah teşebbüste bulunmuş lakin her defasında sorun çıkmış ve proje hayata geçirilememişti. İşte bu 7 Padişah ve kanal için atılan adımlar:


KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN


Marmara ve Karadeniz'i birleştiren kanal projesi, Osmanlı tarihinde ilk defa Kanuni Sultan Süleyman tarafından tasarlanmıştı. Hatta proje için Mimar Sinan görevlendirilmiş lakin çıkan savaşlar sebebiyle proje yarım kalmıştı.


SULTAN 3. MURAT


Kanal için ikinci adım 3. Murat'tan gelmiş, 1591 yılında yeniden keşifler yapılmış, 30 bin işçinin çalışacağı kanal için hafriyat takip vazifesi de Sokolluzade Hasan Paşa'ya verilmişti. Kanal eminliğine Budin'in (Macaristan) eski hazinedarı Ahmet Efendi, kâtipliğe de Mustafa Efendi tayin edilmişti. Hatta bir takım istimlâkler dahi yapılmış ve bazı çiftlikler münasip yerlere nakledilmişti. Fakat proje yine gerçekleşemedi. Buna en büyük sebep de; makam-mevki kavgası yapan o dönemki bazı devlet erkânının birbirleri aleyhinde çevirdikleri entrikalar olmuştu.


SULTAN 4. MURAT


63 sene sonra 1654 senesinde Sultan 4. Mehmet tarafından İstanbul'dan gönderilen Hindioğlu isimli mühendis keşifler yapmış, kanalın çevreye vereceği büyük zararlardan da bahsedince, proje 3. defa ertelenmişti.


SULTAN 3. MUSTAFA


Sultan 3. Mustafa kanal projesi için 2 defa teşebbüste bulunmuştu. 1. teşebbüste (1759) maddi sıkıntılar sebebiyle, sadece Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi'nin birleştirilmesi kararlaştırılmıştı. Başarılı olunursa Sapanca Gölü civarından İstanbul'a deniz yoluyla kolayca mal ve kereste getirilebilecekti. Uygulanamayan bu teşebbüsten 2 yıl sonra iki plan yapılmış, 1. planda Sapanca Gölü ile İzmit Körfezi birleştirilecek, 2. planda ise (şayet birinci plan başarısız olursa) Sakarya Nehri Sapanca Gölü ile birleştirilecekti. Keşif için Sadrazam Kethudası Suphizade Abdullah Efendi'nin başkanlığında, Reisülküttap Abdullah Apti Efendi, Cebecibaşı Mustafa Ağa ve Müderris aynı zamanda mühendis Giritli Ahmet Efendi'den oluşan 4 kişilik bir heyet ve yardımcıları gönderildi bölgeye.


Bölgede hafriyat çalışmaları dahi başlamıştı lakin şiddetli kışın bastırmasıyla çalışmalar yeniden ertelendi.


SULTAN 2. MAHMUT


1813 senesinde Kocaeli ve Bursa sancakları mutasarrıfı Vezir Hacı Ahmet Aziz Paşa'nın Sultan 2. Mahmut Han'a takdim ettiği arzuhalde, padişahtan bölgenin tetkiki için mühendisler ve mimarlar istemesi, kanal projesini tekrar gündeme getirmişti. Sultan Mahmut, Çavuşbaşı Abdullah İffet Bey, Mühendishane Muallim muavini 3. Halife Ahmet Efendi, 4. Halife Mehmet Efendi ve mimar yardımcısı Seyit Mustafa'yı gönderdi. Sonradan eklenen 7 kişilik bilirkişi heyetiyle birlikte bölgeye gönderilen bu eşhasın raporlarıyla Sultan Mahmut, kanal açma vazifesini, Hacı Ahmet Aziz Paşa'ya vermişti. 20 gün sonra Aziz Paşa'nın vefatıyla kazı çalışmaları başlamamış, akabinde ard arda gelen meseleler sebebiyle proje tekrar ertelenmek zorunda kaldı.


SULTAN ABDÜLMECİT


Tıpkı Sultan 3. Mustafa gibi, Sultan Abdülmecid döneminde de Karadeniz-Marmara kanal projesi 1845 ve 1857 yılarında olmak üzere 2 defa hayata geçirilmeye çalışmış lakin bu dönemde de birçok engel sebebiyle neticeye ulaşılamamıştı.


SULTAN ABDÜLAZİZ


1863 senesinde Sultan Abdülaziz mühendis Riter ve Hayri Bey'i kanal çalışmaları için görevlendirmişti. Bu, Osmanlının Karadeniz-Marmara Kanal Projesi'ni gerçekleştirmek için son teşebbüsüydü. Şimdilerde gündemde olan Kanal İstanbul projesiyle, 5 asır boyunca 7 padişah tarafından defalarca atılan adım sonuca ulaşacak mı acaba, zaman göstrecek..


SULTAN ABDÜLMECİT'İN BOĞAZA TÜP GEÇİT (Tünel-i Bahri) PROJESİ




İstanbul Boğaz'ında ilk tüp geçit projesi olan Sarayburnu-Üsküdar arasına yapılacak olan Tünel-i Bahri (Tüp Geçit) de Sultan Abdülmecid'e âitti. Yani şimdilerde halen inşası süren tüp geçit, Sultan Abdülmecid'in projesiydi. Sultan Abdülaziz, Karaköy-Pera (Beyoğlu) arasına bir tünel yaptırdı.


Tünelin mühendisi Eugene Henri Gavand, 1 sene sonra (1876 yılında) devrin padişahı Sultan 2. Abdülhamit'e, Sarayburnu ile Üsküdar arasında bir de tüp geçit projesi sundu. Aynı yerde yapılacak bir tüp geçit projesi de 1891 yılında Fransız mühendis Jaqques Preault tarafından sunulmuştu Sultan Hamit'e.


Daha önceden 1860 yılında Sultan Abdülmecid'e sunulan fakat gerçekleştirilemeyen proje, bu defâ Sultan 2. Abdülhamid'in huzuruna getiriliyordu.


Geçitten sadece tren yolu geçecekti. Padişaha 1902 yılında sunulan 3. bir tüp geçit projesinde ise çelikten yapılacak tüp geçit, denizin dibine çakılmış 16 sütun üzerinde duracaktı ve içinden 2 si yolcu biri yük taşıyan 3 vagonlu bir tren geçecekti. Bu tren Üsküdar'da demiryoluyla Haydarpaşa'ya bağlanacaktı.


Lakin 31 Mart Vakası’yla padişah tahttan indirilince, projeler gerçekleştirilemedi.


1500 den fazla eseri olan Sultan 2. Abdülhamit'in gerçekleştirmeye fırsat bulamadığı bir yığın projesi vardı. Beyşehir Gölü'nden, kanallar vasıtasıyla Konya Ovası'na su getirme projesi de aynı padişaha aitti.

Tamamlanamayan bu projenin kanalları ve köprüleri halen kullanılıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (G.A.P) de Sultan Abdülhamit Han'ın dehâsının eseriydi.


Yeni Şafak


Kaynak: www.turktime.com - 1 Mayıs 2011 - 08:27