14 Mayıs 2011 Cumartesi

SAFİYE SEYMENOĞLU, ONLARI YALNIZ BIRAKMADI


AK Parti Trabzon milletvekili ve milletvekili adayı Safiye Seymenoğlu İşitme Engelliler Özel Eğitim İlköğretim Okulu ve Lisesi’ni ayrıca Otistik çocuklar eğitim merkezini ziyaret etti.



AK Parti Trabzon milletvekili ve milletvekili adayı Safiye Seymenoğlu, 10-16 Mayıs İşitme Engelliler Haftası nedeniyle İşitme Engelliler Özel Eğitim İlköğretim Okulu ve Lisesi’ni ayrıca Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi'ni ziyaret etti.


Ziyaret esnasında konuşma yapan Safiye Seymenoğlu engel tanımadan her zaman gençlerin yanında olduklarını belirterek;

“Önceki yıllarda işitme ve konuşma engelli çocuklarımızı aileleri ortaya çıkartmıyordu. Halkımız bu konuda çekingen davranıyordu. Yaptığımız çalışmalar sonucu bu sorunu aştık. Bugün onlarda eğitim alıyor, onlarda her branşta yeteneklerini sergiliyorlar. Her zaman engelli çocuklarımızın yanında olup onlara sahip çıkacağız ve onlara en iyi hizmeti sunmak için çalışacağız” dedi.

Öte yandan ziyaret esnasında çocuklarla yakından ilgilenen Seymenoğlu İşitme Engelliler ilköğretim okulu öğrencileriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Fotoğraflar: Akçaabat Ajans

TEKNOLOJİ FUARI ‘YAPITECH’ 18 MAYIS’TA TRABZON’DA AÇILIYOR


Trabzon Dünya Ticaret Merkezi'nde 18-22 Mayıs 2011 tarihleri arasında 10. kez yapı sektörünü bir araya getirecek olan "YAPITECH" adı altında Teknoloji Fuarı ziyaretçileriyle buluşuyor.


Net Organizasyon ve ADG Fuarcılık Genel Koordinatörü Evren Sofuoğlu, Trabzon Dünya Ticaret Merkezi'nde 10 kez gerçekleştirilecek olan fuarda yeni ürün ve markaların tanıtılacağını belirterek,


"ADG Fuarcılık ve Net Organizasyon işbirliği ile ülkemizin sayılı fuar merkezlerinden olan Trabzon Dünya Ticaret Merkezi'nde 10. kez gerçekleştirilecek Uluslararası Yapı Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı YAPITECH'te bu yıl 88 katılımcı firma 15 bine yakın ziyaretçiyi bekliyoruz.


Trabzon'da ve Karadeniz Bölgesi'nin genelinde yapı sektörü adına önemli adımlar atmasına, iş bağlantılarının gerçekleştirilmesine zemin oluşturan fuar, hedef kitlelere ulaşmanın en hızlı yolu olmaya devam ediyor.


Bölgedeki yapı endüstrisinin gelişimine katkı sağlarken, yeni iş bağlantılarının kurulması ve yeni iş sahalarının oluşturulmasına destek olan fuar, sektörün seçkin firmalarının yeni ürün ve hizmetlerini doğrudan kullanıcısına sunduğu Karadeniz Bölgesi'nin ilk ve tek yapı fuarı olma özelliği taşıyor. Sektördeki son gelişmelerin takip edilebildiği fuarda, katılımcı firmalar yeni teknolojilerini, ürün ve hizmetlerin bölgeden ve ülke genelinden gelen ziyaretçilere bire bir tanıtma fırsatı buluyor" dedi.


Sofuoğlu, yurt dışında da çalışma yaptıklarına dikkat çekerek;


"Önceki yıllarda Gürcistan ile çalışmalar yapıyorduk, komşu ülkeler olarak oradan 100'e yakın ziyaretçi ağırlıyorduk. Bu yıl bir farklılık yaptık ve sadece Gürcistan değil İran'dan ithalatçılar gelip fuarımızı ziyaret ediyor. Gürcistan, Azerbaycan, Almanya'dan 10 kişilik bir ekip geliyor. Kendileri bu fuarı görmek istediklerini dile getirdi, bizleri aradılar onları da misafir ediyoruz. Çok uzak ülkelerden gelecek misafirlerimiz var. Uluslararası platform düzenleyecek bir fuar olacaktır" diye konuştu.


Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyelerinden Erkut Çelebi de organizasyona destek verdiklerini belirterek, bu tür fuarların Trabzon'un ekonomisine çok önemli katkı sağlayacağını söyledi.

‘KARADENİZ TİCARET ZİRVESİ’ TANITIM TOPLANTISI YAPILDI



Karadeniz Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonunca (KASİF) Trabzon'da "Karadeniz Ticaret Zirvesi" düzenlenecek.



Karadeniz Sanayici ve İşadamları Derneğince (KASİF) Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı İstihdamın Teşviki Hibe Programı kapsamında uygulanan "TR-83 ve TR-90 Bölgelerinde Kayıtlı İstihdamın Teşviki Projesi"nin tanıtım toplantısı yapıldı.


Rize Sanayici ve İşadamları Derneği (RİSİAD) Başkanı Mustafa Külünkoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, KASİF olarak 26-29 Mayıs tarihinde Trabzon Dünya Ticaret Merkezi'nde düzenleyecekleri "Karadeniz Ticaret Zirvesi" ile TR-83 ve TR-90 Bölgelerindeki 10 ilde faaliyet gösteren KOBİ'leri bir araya getireceklerini belirtti.


Yapılacak etkinlikle firmalara stant açma ve ikili iş görüşmesi imkânı sağlayacaklarını ifade eden Külünkoğlu;


"Bu programla birlikte bölgemizde faaliyet gösteren firmalarımız birbirlerini yakından tanıyarak yeni müşteriler kazanacaklar. Trabzon üzerinden Karadeniz havzasına, Rusya ve Kafkasya pazarına açılacak, Karadeniz Bölgesi'ndeki yeni yatırım alanları ve iş fırsatları keşfedecekler, komşu illerle ticaret hacimlerini arttıracaklar" dedi.


Her geçen gün üretimde maliyetlerin arttığı ve kar marjlarının düştüğü bir ekonomik yapı içerisine girildiğini dile getiren Külünkoğlu:


"Değişen şartlarda üretimimizi ve ticaretimizi daha fazla nasıl geliştirebileceğimizi araştırmalıyız. Bunun için öncelikli olarak çevremizdeki komşu illerle daha fazla ticaret yapmamız gerekiyor. Bunun için de birbirimizi tanımak ve karşılıklı 'kazan kazan' anlayışıyla hareket etmek zorundayız.


Komşu ülkelerle yapılan ticarette olduğu gibi biz de komşu illerimizle ticaret potansiyelini arttırmak zorundayız. Bu amaçla yapılan projeyle 26-29 Mayıs tarihinde Trabzon Dünya Ticaret Merkezinde KOBİ'leri buluşturacağız.


Ticaret Zirvesi ile 150 KOBİ'nin stant kurarak firmasını tanıtması, 200 KOBİ'nin ikili iş görüşmesi yaparak ticari bağlantı sağlaması desteklenecek. Etkinliği ürün ve firma tanıma, stant ziyareti, bayilik, ortaklık ve iş görüşmesi yapmak üzere 10 bin KOBİ temsilcisinin ziyaret etmesini hedefliyoruz" dedi.


Külünkoğlu, yapacakları faaliyetin KOBİ'lerin istihdam olanakları artacağına ve bölgedeki kayıtlı kesimin güçlenip genişlemesi için fayda sağlanacağına inandığını kaydetti.

'MENÂR TEFSİRİ'NİN İLK CİLDİ ÇIKTI !


Ekin Yayınları’nın uzun süredir yayınlama hazırlıklarını sürdürdüğü M. Abduh ve Reşid Rıza’nın Menâr Tefsiri’nin birinci cildi çıktı.


Uzun bir zamandır Ekin Yayınları tarafından yayın hazırlıkları süren Menâr Tefsiri, uzun erimli, yoğun ve özenli bir çalışmanın ardından nihayet okuyucusuyla buluşuyor.

HABER: TİMETÜRK


Her ay bir ya da iki cilt olarak basılması planlanan Menâr Tefsiri'nin birinci cildi yayınlandı. Toplam 14 ciltten oluşan tefsirin yayına hazırlanmakta olan 2. ve 3.üncü ciltlerinin de en geç Haziran ayına kadar basılacağı öğrenildi. 14 ciltlik tefsirin bu senenin sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.


Menâr Tefsiri'nin Önemi Nereden Geliyor?


Modern döneme ulaşıldığında İslam coğrafyasında düşünceden akaide, eğitimden siyasete değin birçok alanda öteden beri yaşanmakta olan dâhili bozulmaya harici alanda gelişen emperyalist saldırganlık da eşlik ederek, ümmetin çözülüşünü derinleştirmişti.

İşte böylesi bir vasatta çağdaş İslami uyanış ve direniş hareketlerinin belki de muasır dönemdeki ilk örgütlü karşı koyuşu mesabesinde olan ve kamuoyunda "ıslah hareketi !" olarak tanımlanan Cemaleddin Afganî'nin (!) öncülüğünü yaptığı "Urvetu'l-Vuska" dergisi ve cemaati, Menâr ekolünün doğuşuna da kaynaklık eden zemin oldu.

Cemaleddin Afganî'nin seçkin arkadaşlarından olan Muhammed Abduh'un, öğrencisi M. Reşid Rıza ile birlikte 20. yüzyılda Mısır'da çıkardığı Menâr dergisindeki Kur'an-tefsir çalışmaları, daha Abduh hayattayken Reşid Rıza tarafından derlenerek müstakil bir tefsir suretinde yayınlanmaya başlamıştır.

Bu tefsir için Muhammed Abduh'un Ezher Üniversitesi'nde verdiği tefsir dersleri baz alınmıştır. Muhammed Abduh'un da editörlüğünü yaptığı tefsir Nisa Sûresi'nin de yer aldığı 4. cilde gelindiğinde Abduh'un vefatı üzerine Reşid Rıza tarafından Abduh'un el-Ezher'deki tefsir derslerinden aldığı notlar ışığında derlenip yayınlanmaya devam etmiştir.

Ne var ki Kur'an sûrelerinin sonuna gelinemeyen tefsir bu kez de Reşid Rıza'nın vefatı üzerine Yusuf Sûresi'nde inkıtaa uğramıştır. Ancak Amme Cüzü Tefsiri, daha önceden Muhammed Abduh tarafından yapılmıştır. Ve Amme Cüzü'nün çevirisi de Ekin Yayınları'nın yayınlayacağı Menâr Tefsiri'nin son bölümüne ilave edilmiştir.


ÖNEMLİ BİR BAŞVURU KAYNAĞI !


19. ve 20. yüzyıl ıslah ve direniş ekolünün bu en önemli çalışmalarından olan Menâr Tefsiri, o gün bugündür tefsir çalışmalarında temel başvuru kaynağı işlevini görmüştür ve görmektedir.

Menâr Tefsiri, İslam dünyasındaki gerek akademik gerekse de usulî-siyasi planda oluşan yazılı ve sözlü Kur'an çalışmaları ve sohbet halkalarına değin geniş bir düzlemde Müslümanların öze dönüş çabalarına büyük katkılar sağlamıştır. Kur'an bütünlüğü ile temel kavramlar, yaşadığımız çağ ve siyasi-sosyal vakıa ve tarih ilişkisini sağlıklı ve bütünsel bir zeminde yakalayarak fikrî planda gelenekçi ve modernist etkileri aşma çabalarında önemli ufuklar açan bu tefsir, birçok bakımdan zihinsel bir tecdid veya yenilenme işlevi görmüştür. Hâlâ bugün bile medreselisinden üniversitelisine kadar Kur'an üzerine ilmî çalışmaların, en çok atıfta bulundukları kaynaklar arasında Menâr'ın başta geldiği görülmektedir.

Zira Menâr Tefsiri, müellifi rahmetli Reşid Rıza'nın deyimiyle sahih nakil ile selim aklı buluşturmayı hedeflemiş ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur. En azından kendisine dönük süregelen rağbet bunun göstergesi mesabesindedir.


Dilsel/linguistik tahlillerden geniş tarihî rivayetlerin ve farklı tefsir yorumlarının değerlendirmesine, mevcut durum tespitinden hali hazırda Müslümanların bugünü ve geleceklerini inşa noktasında neler yapmaları gerektiğinin muhasebesine kadar birçok söz söyleyen Menâr'ı tek tür bir tefsir olarak tanımlamak ya da bir kategoriye dahil etmek neredeyse mümkün değildir.

O bir yandan mevzui/konusal yönü ağır basarken başka bir yandan da yoğun dilbilimsel tahlillerin yapıldığı filolojik ve kavramsal bir tefsir özelliğine bürünmektedir. Ama bütün bunlar yapılırken Kur'an ümmetini yeniden inşa etme özlemine dönük olarak tarih-toplum ve sistem değerlendirmesinden müelliflerin bir an olsun kopmadıklarını görüyorsunuz.

Özetle birçok tefsir çeşidini bünyesinde toplayan Menâr Tefsiri'nin en genelde hem müelliflerinin temsil ettiği misyon, dahil oldukları ekol ve hem de muhtevası dikkate alındığında ağırlıklı olarak içtimai tefsir özelliği taşıdığı söylenebilir.!


Eleştirel, Ama Hürmetkâr Bir Dil


Menâr Tefsiri, ayrıca dil ve üslup özellikleri açısından da dikkat çekmektedir. Müellifler söz söylerken tarihî Kur'an ilimleri başta olmak üzere kadim İslami disiplinlerin geniş mirasını gözeterek bugüne dönük çözümleme ve tespitlemelerde bulunmaktadırlar. Bir yandan geniş tarihî birikimden istifade edilirken, öbür yandan bu birikim arasında ümmetin düşünce ve eylemini olumsuz etkileyen unsurlar ve bunların çağdaş sürdürücüleri de eleştirilmeden geçilmemektedir. Menâr, özellikle de Batılı rasyonel düşünce geleneğinin çeşitli modern enstrümanlar aracılığıyla Müslümanların zihin dünyasına dönük manipülasyonlara giriştiği bir zamanda, hem bunlara cevap olmaya çalışmış ve hem de oryantalistlerin bu çerçevede Kur'an'a ve İslami değerlere dair tezlerini tartışmaya açmıştır.

Menâr tefsiri, bu anlamda Çağdaş Batı Düşüncesinin (!) İslam Düşüncesine karşı giriştiği mücadelede İslami Cenahın oluşturduğu fikrî/entelektüel direniş hattının belki de ilk kurucu unsuru olması açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır. Başka bir değişle, bu mücadelenin içinde bir taraf olan ve fikrî savunma hattı oluşturan Menâr, söz konusu mücadelenin günümüzdeki tezahürlerine de ışık tutma ve öğretici ufuklar açma niteliğine haizdir.


Muhammed Reşid Rıza, Menâr'da büyük ölçüde Abduh'un izini takip ederek olabildiğine analitik, eleştirel ama bir o kadar da muhatabına karşı ölçülü ve hürmetkâr bil dil kurarken ele aldığı konuyu öncelikle dil ve tarih ekseninde nesnel zeminde tespit ettikten sonra sırasıyla genellikle "nedir", "nasıl yaklaşılmıştır" ve "nasıl yaklaşılmalıdır" soruları çerçevesinde ortaya koymaya çalışmıştır. Bir tezi tartışırken de öncelikle tarihsel ve çağdaş muhataplarının dilinden özetlemek için "dediler", hocası Abduh'un konuya dönük yaklaşımını ortaya koymak üzere "dedi" ve son olarak kendi yaklaşımını ortaya koymaya dönük olarak da "derim ki" şeklinde hürmetkâr ve açıklayıcı cümleler kurmaya özen göstermiştir.


Menar Tefsiri Nasıl Elde Edilebilir?


Menâr tefsirinin birinci cildini bizimle buluşturan Ekin Yayınları'na ve emeği geçenlere teşekkür eder ve Türkiye'deki Müslümanlara hayırlı ufuklar açmasını temenni ederiz.


Geniş bir okuyucu kitlesine ulaşması planlanan tefsirin, asıl tanıtım kampanyasının takım olarak 1. baskısının biteceği 2011 yılı sonunda yapılacağını öğrendik.


Tefsir tamamlanıncaya kadar her ay 1 veya 2 cilt olarak yayınlanacak. Bu ciltleri düzenli olarak almak isteyenler için Türkiye'de bazı şehirlerde ve Almanya'da "toplu abone" sistemi geliştirildi. Ayrıca tefsir ciltleri çıktıkça temin etmek isteyenler için "bireysel abone" işlemleri ise Ekin Yayınları'ndan takip edilecek.


Toplu Abone: Yılsonuna kadar yayınlanacak Menar Tefsiri ciltlerini her ay abone yapılan kişilere şehir veya ilçelerde dağıtımı gönüllü bir kuruluş veya kişi tarafından yapılacaktır. Ve her cildinin ücreti indirimli olarak 15 TL'dir.


Bulundukları şehir veya ilçelerde en az 20 adeti bulacak şekilde abone organizasyonu yapabilecek kardeşlerin taleplerini adres ve telefon numaralarıyla birlikte menartefsiri@gmail.com adresine bildirmeleri gerekmektedir.


Şu ana kadar "toplu abone" işlemlerinin yürütüldüğü il ve ilçeler şunlardır:


İSTANBUL'da

Fatih (Ekin Yayınları)
Avcılar
Bağcılar (Özgür-Der Temsilciliği)
Başakşehir
Bayrampaşa
Beykoz (Özgür-Der Şubesi)
Esenyurt (Bir Nesil Derneği)
Kadıköy
Küçükçekmece (İslam Dünyası)
Maltepe
Sanayi Mahallesi (Davet-Der)
Ümraniye (Özgür-Der Şubesi)


ANADOLU'da

Ankara, Adana, Akhisar, Bartın, Batman, Bingöl, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Elazığ, Eynesil, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Sakarya, Sapanca, Sivas, Tatvan, Van, Yalova, Zonguldak


Bu şehirlerde toplu abone kampanyasına dahil olmak isteyenler de, farklı şehir ve ilçelerde yeni abone kampanyası organize edenler de bir açıklama yazarak adres ve telefon bildirimiyle şu adrese başvurmalıdırlar:

menartefsiri@gmail.com


Bireysel Abone:


Bireysel abone olacakların ise %50 indirim ile ilk 3 cildin ederi olan 45 TL'yi aşağıdaki hesaplardan birisine yatırmaları gerekmektedir. Aboneler daha sonraki aylarda ise her gönderilen kitabın indirimli ücretini gönderildiği ay içinde aynı hesaba yatıracaklardır.


Bireysel abonelik için Ekin Yayınları'nın hesapları şunlardır:

Posta Çeki Hesabı: 5088025 / Mustafa Bahadır Kurbanoğlu
TC Ziraat Bankası İBAN: 3200010004884922919275001


Muhammed Abduh'un Tefsir'in Girişindeki Duası ! :


DUA


Rabbimiz! Sana tevekkül eder, günahlarımızdan arınıp yalnız Sana yönelmeye çalışırız. Muhakkak ki dönüş yalnız sanadır.


Rabbimiz! Bizi inkâr edenlere bir fitne kılma ve bizi affet. Rabbimiz, doğrusu Sen şanı büyük olansın, hâkimsin.


Ya Rab! Fazlının kapılarını bize aç, kavlinin sırlarından dilediğini bize öğret ve bizi Sana hangi lisan ve hangi uzuvlarla şükredeceğimize yönelt. Yaratılmışlar içinde hakkı kabule yatkın olanları irşad etmek için hakkı izah etme noktasında yardımını diliyoruz. Senin apaçık kitabın olan Kur'ân'ın yüce bir kelime olarak hâkim hale gelmesini ve rasullerin sonuncusu olan Muhammed'in (s) ve tüm nebilerin rehberliğine gereğince uyanlara büyük bir güç kaynağı olmasını diliyoruz.


Allah'ım! Eza ve cefaya duçar olmuş bu ümmeti esenliğe ve afiyete ilet. Ve bu ümmeti, kurtuluşa erenlere, erdirenlere bir düşman; sapıklığa düşenlere, düşürenlere bir fitne kılma!


Şeyh Muhammed Abduh


***


Tefsir Çevirisi Hakkında Editör'ün Açıklaması:


Bu tefsirin çevirisi bir heyet olarak Prof. Dr. Mehmet Erdoğan'ın başkanlığında Ali Rıza Temel, Dr. Niyazi Beki, Dr. Nusret Bolelli, Dr. İbrahim Tüfekçi, Dr. Rahmi Yaran tarafından yapılmıştır. Tefsir, M. Reşid Rıza'nın vefat ettiği 1935 yılına değin Yusuf Sûresi'nin 54. ayetine kadar tamamlanabilmiştir. Muhammed Abduh'un ayrıca gerçekleştirdiği Amme Cüzü Tefsiri'nin çevirisi ise Oktay Altın tarafından yeniden elden geçirilmiş ve tefsirin sonuna eklenmiştir.


Tefsir çevirisinin bazı bölümleri ilk redaksiyon çalışmaları sırasında bir aksilik sonucunda zayi olmuş; zayi olan bölümler Harun Ünal'a yeniden çevirtilirken, çevirilerin tümü de yeniden redakte edilmiştir.


Tefsirin gerek yazımı hakkında gerek takip ettiği metod konusunda Muhammed Reşid Rıza'nın "Başlangıç" ve Muhammed Abduh'un "Giriş" yazısında gerekli malumata yer verildiği için yayıncı olarak bir ön yazı yazmayı gerekli görmedik. Tefsir ve tefsir metodolojisiyle ilgili olarak Muhammed Abduh ve Muhammed Reşid Rıza; ayrıca bu iki ıslah öncüsünü de etkileyen Cemaleddin Afganî hakkında yeteri kadar aydınlatıcı bilginin Türkçe neşriyatta olduğu düşüncesiyle de girişe yeni bir biyografi çalışması yapıp koymadık.


(Bu kişiler hakkında Haksöz-Haber sitesindeki Haksöz Okulu arşivinden veya Ekin Yayınları'nın bastığı "İslami Mücadelede Öncü Şahsiyetler" ve Hayrettin Karaman'ın İz Yayıncılık'tan çıkan "Gerçek İslam'da Birlik" kitabından gerekli bilgilere ulaşabilinir.)


Ayrıca gaybi konularda tefsirin ilk bölümlerinde yer alan ve delâleti açık muhkem nass'ı ön planda tutan usule rağmen, zaman zaman bu usul ile mutabık olmayan bazı açıklamalarla karşı karşıya kaldık. Bu gibi hallerde gerekli olan yerlere kısa dipnotlar düştük. Bu dipnotlarla ya tefsirde işlenen ve muhkem/yakînî ölçüleri önceleyen tespitlere ya da konuyla ilgili delâleti açık ayetlere göndermelerde bulunduk.


Redaksiyon Sorumlusu Hamza Türkmen


Haksöz


www.timeturk.com - 13 Mayıs 2011 Cuma - 15:45

KUR'AN-I KERİM SEMPOZYUMUNA BÜYÜK İLGİ


İslam dünyasının ilim adamları, yarın ikincisi düzenlenecek olan Uluslararası Kur'an ve Bilimsel Hakikatler Sempozyumu için İstanbul'da bir araya gelecek.

HABER: TİMETÜRK 


Suudi Arabistan, Mısır, Yemen, Fas, Malezya ve Afrika'dan kalkıp Türkiye'ye gelen âlimler, Kur'an-ı Kerim'in ortaya koyduğu hakikatlerin modern bilimle örtüştüğünü çarpıcı örneklerle gözler önüne serecek.


Sızıntı, Yeni Ümit ve Hira dergileri tarafından düzenlenecek olan sempozyumla ilgili bilgi veren Yeni Ümit Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ergün Çapan, bu yıl hem içerik hem de katılımcı olarak sempozyumun daha zengin olacağını söyledi.


Sempozyumda din adına son noktayı koyan Kur'an-ı Kerim'in hakikatlerine ilişkin toplam 14 tebliğ sunulacağını kaydeden Çapan, bu tebliği sunanlardan sadece bir tanesinin ilahiyatçı olduğunu belirtti.


Diğer profesörlerin fizik, tıp, jeoloji ve moleküler biyoloji gibi değişik branşlarda uzman kişiler olduğuna dikkat çekti.


Sempozyumda insanın yaratılışından Kâinatın genişlemesine kadar birçok konu masaya yatırılacak. İki gün sürecek olan sempozyum, Çemberlitaş Fırat Kültür Merkezi'nde yapılacak. Türkçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere 3 ayrı dilde simultane çevirisi yapılacak olan sempozyum, Mehtap TV, Küre TV ve birçok yerel kanaldan canlı yayınlanacak.


"1 numara olmak için değil, Allah rızası için okuyorum"



Abdurrahman Sadien, bir Kur'an âşığı. Dünyanın en güzel beldelerinden, iki okyanusu birleştiren Cape Town şehrinde yaşıyor. Evine ve çocuklarına çok zaman ayıramadığını, eşi Sümeyye Hanım'ın kendisinin boşluğunu doldurduğunu söylüyor. Sağlığına çok dikkat ediyor, ve "Allah'ın verdiği sesi Allah'ın kelamı yolunda kullanmak için sağlıklı olmak gerek" diyor.
Abdurrahman Sadien (51) Dünya Kur'an Okuma birincisi. Türkiye'ye defalarca gelen Sadien, Avustralya'dan Avusturya'ya Türklerin bulunduğu her yeri gezmiş. Türk dünyasından kendisine takdim edilen hediyeleri evinin en güzel köşesinde sergiliyor. Sadien ile Güney Afrika'nın Cape Town'da görüştük.


Sizi tanıyabilir miyiz?


Sari Estate isimli küçük bir şehirde doğdum. Şehrin yüzde 95'i Müslüman'dı. 1980'de üniversiteye girdim ve makine mühendisi oldum. Mısır El Ezher Üniversitesi'nin Şeriat Fakültesi'nde okudum. Ayşe, Naime ve Nur kızlarım ve Muhammed, Hüseyin oğullarım. Nur ve Naime hafızlık için çalışıyorlar. Naime çok güzel Kur'an okuyor. O da benim gibi Türkiye'den davet alıyor. 4 Haziran'da kadınların organize ettiği bir program için gidecek.


Ne zamandır Kur'an okuyorsunuz?


9 yaşında topluluk önünde Kur'an okumaya başladım. 1966'da Johannesburg, Durban ve Cape Town'da Kur'an ziyafeti veren Şeyh Abdulbasit Samed'den çok etkilendim. Onun okuyuşu beni cezbetti ve bunca yıl devam edecek ruhu bir manada ondan aldım. Kendisi, bana bütün hayatımda örnek oldu.


Özellikle Avrupa'daki Müslümanların size çok ilgi gösterdiğini duyduk.


Beni Avrupa'ya ilk davet eden Muhammed Durhan'a çok büyük saygı duyarım. İtalya, Danimarka, Fransa, İngiltere, Bosna, Makedonya hatırladığım yerler. Allah'ın nasip etmesiyle Amerika'dan başka her yerde bulundum. Oraya da vize probleminden dolayı gitmedim. Avrupa'da bu kadar kalabalık Müslüman Türk toplumunu görmek beni çok şaşırttı. Çok organizeler, şuurlular. Güney Afrika'ya gelince Türklerin Avrupa'da son 30 yılda kat ettikleri mesafeleri her fırsatta anlattım. Türkler Avrupa'da yaşadıkları muhitleri adeta birer İslam beldesi haline getirmişler. Türkler için tek yapabileceğim şey, tekrar Müslüman dünyada liderlik konumuna yükselmeleri için dua etmektir.


Türkiye'de nereleri gördünüz?


Yaklaşık 700 Kur'an programında bulundum. Gaziantep'te, söylediklerine göre, 40 bin insana Kur'an okuma şansı elde ettim. Şu ana kadar en zevk aldığım programdı. Tabii Süleymaniye'yi unutamam. Kayseri'de stadyumda gerçekleşen programa 80 bin insan katıldı. Daha sonra Kilis, Kahramanmaraş ve Urfa'ya geçtik. Urfa, Hz. İbrahim peygamberin mekânı. Türkiye çok büyük zatları misafir ediyor. Çok şanslısınız. Ebu Eyyüb el Ensari'yi misafir ediyor. Eyüp Sultan Türbesi'nde de Kur'an okuma şansım oldu. Antal-ya'dan Çanak-kale'ye bütün şehirleri gördüm. Konya'da Mevlânâ var. Beni Türkiye kadar heyecanlandıran başka bir ülke olmadı. Her şehri ayrı bir tarih, maneviyat. Türkiye'yi çok çok seviyorum (Türkçe söylüyor).


Bir de Avustralya geziniz var.


2 ay önce Avustralya'daki Türkler tarafından yapılan Auburn Camii'ni ziyaret ettim. Bana Avrupa ve Türkiye'deki Türklerin gösterdiği sıcaklığın aynısını oradaki Türkler de gösterdi. Muhteşem bir cami yapmışlar. 40 yıldır orada yaşayanlar var. Birbirlerine destek olmuşlar. Her zaman yanlarında olmaya hazırım.


Güney Afrika'nın islami toplumsal hayatı nasıl?


Cape Town şehri Güney Afrika'nın annesidir. En çok Müslüman burada yaşar. 19 yüzyılın başında Müslümanlar ilke defa Cape Town'dan diğer şehirlere gitmeye başladılar. Port Elizabeth, Durban, Johannesburg'a yayıldılar. Cape Town Müslümanlarının büyük çoğunluğu Malay ırkından. Hint, Arap ve az da olsa Osmanlı'nın gönderdiği Ebu Bekir Efendi'nin soyundan gelen Türkler var. Burada yaşayan farklı milletlerden insanlar birbirleriyle evlenmişler. Mesela benim dedem Suriyeli Arap, büyükannem Alman soyundan.


"Dünyanın en iyi Kur'an okuyan insanı" olmak nasıl bir sorumluluk yüklüyor size?


Ben hiçbir zaman kendimi en iyi Kur'an okuyan olarak görmedim. Bir numara olmak için değil, Allah rızası için kutsal kitabı okuyorum. Ne Türkiye'de, ne ülkemde ne de başka bir yerde böyle bir iddiam olmadı. Allah'ın ve Resulü'nün dostu olmak için Kur'an okuyorum. Kur'an talebelerine tavsiyem, anne ve babalarına çok itaatkâr olsunlar. Çünkü onların duasını alırlarsa çok büyük mükafatlara mazhar olurlar. Bunun yanında spor yapsınlar. Peygamberimiz buyuruyor ki, "Çocuklarınıza ata binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi öğretin." Eğer bir talebe spor yaparsa düzgün ve sağlıklı bir vücuda sahip olur. Daha iyi Kur'an okur. Kur'an öğrencisi dondurma gibi soğuk gıdaları çok tüketirse, gazlı içecekleri fazla içerse sesini bozar ve iyi okuyamaz.


Güney Afrika Müslümanlarının Kur'an'la ilişkileri nasıl?


Gördüğüm, hissettiğim kadarıyla Kur'an, Cape Town gençleri arasında elden ele dolaşıyor. Hemen her Müslüman'ın evinde en az bir kişi hafız olmak için gayret sarf ediyor. Benim damadım da hafız. Ortanca kızım hafızlığa çalışıyor, nişanlısı Kur'an'ı hıfzediyor, yani anlayacağınız bunlar sadece benim ailemden verdiğim örnekler. Cape Town'da daha önce hiç bu kadar Kur'an için gayret edildiğini görmemiştim. Çevremden de çok fazla örnek verebilirim. Bu manzaralar beni çok mutlu ediyor.


**
Abdurrahman Sadien, 15 Mayıs Pazar günü Manisa Akhisar'da Hilaliye Kur'an Kursları'nda, 45 hafızın mezuniyet törenine katılacak. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in de katılacağı program Cihan Haber Ajansı vasıtasıyla Dost TV ve Hilal TV'den canlı yayınlanacak.


Zaman


www.timeturk.com - 13 Mayıs 2011 Cuma - 13:39

ÇEK’İN 90.YILINDA KARADENİZ İLLERİ TRABZON’DA BİR ARAYA GELİYOR


SHÇEK'in 90. kuruluş yıldönümü etkinlikleri nedeniyle Karadeniz Bölgesi İlleri Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine bağlı kuruluşlarda barınan öğrenci ve yöneticiler 13 Mayıs'ta Trabzonda bir araya gelecek.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 90. kuruluş yıldönümü etkinlikleri nedeniyle Karadeniz Bölgesi İlleri (Ordu, Zonguldak, Samsun, Tokat, Artvin, Amasya, Karabük, Sinop, Bolu, Çorum, Gümüşhane, Rize, Giresun ve Trabzon) Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerine bağlı kuruluşlarda barınan yaklaşık 200 çocuk ve yöneticileri 13-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında Trabzon’da bir araya gelecekler.


Bu kapsamda 14.05.2011 Cumartesi günü saat 13.30 da Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde çocuklar çeşitli dallarda gösteriler yapacaklardır. Etkinlikler esnasında bir de sergi açılacaktır. Gruplar daha sonra tarihi turistik yerlerini de gezip görme imkânı bulacaklardır.


Etkinliklerle ilgili olarak Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK yaptığı açıklamada;


“Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın yetiştiği Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu devletimizin hizmet anlamında en önemli birimlerindendir. Burada yetişen çocuklarımız devletimizin sıcaklığını her zaman hissetmekte ve tüm imkânlardan istifade etmektedir.


Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluş yılı etkinliklerinin bölgesel olarak ilimizde kutlanması bizleri mutlu etmiştir. Trabzon olarak gelen misafirleri en güzel şekilde ağırlayacağız.


Bu vesile ile tüm Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu çalışanlarına yaptıkları özverili çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum” dedi.


(VB-13.05.2011 Cuma)

12 Mayıs 2011 Perşembe

KÜÇÜK YUSUF’UN AİLESİNİ UNUTMADI


Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık 2 yıl önce Trabzon’un Of İlçesi’nde evinin önünden kaybolan küçük Yusuf’un ailesini ziyaret etti.

 

Yusuf Kazdal’ın annesi Esma ve babası Tahir Kazdal’ın acılarını paylaşan Bayan Kızılcık, Yusuf’un bulunması için devlet olarak ellerinden geleni yapmakta olduklarını söyledi.


Yusuf’tan 2 senedir haber alamayan ailesinin durumunu bir anne olarak çok iyi anladığını ifade eden Bayan Sema Kızılcık;


“Kayıp çocuklar olayı benimde yakından takip ettiğim bir konu. Çok üzülüyorum, nasıl olur bu çocuklar kaybolur diye. Küçük Yusuf’un bir an önce bulunarak ailesine teslim edilmesini temenni ediyorum” dedi.



Tek dileklerinin ölü ya da diri olarak, çocuklarına bir an önce kavuşmak olduğunu ifade eden Anne Esma ve baba Tahir Kazdal, Bayan Kızılcık’ın evlerine gelerek, kendilerinin acısını paylaşmasından dolayı duydukları memnuniyeti de dile getirdiler.


Devlet olarak her zaman acılı ailelerin yanlarında olduklarını ifade eden Bayan Kızılcık yapılan çalışmalar hakkında detaylı bilgi almaları için istekleri üzerine acılı anne ve babayı Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ve Emniyet Müdürü Feridun Boz ile görüşmesini sağlayacağını ifade etti.

(VB-12.05.2011 Perşembe)