23 Eylül 2010 Perşembe

Otomobil markalarının ilginç anlamları

Kimisi koyu Hıristiyanlık içgüdüleri ile verilmiş, kimisi milliyetçi düşüncenin ürünü, kimisi kurucusunun kızından aldığı isimler ve amblemleriyle işte otomobil markalarının anlamları…





Türktime - Salı 21.09.2010 - 13:25



M. FATİH GEDİMAN / TIMETURK
Türkiye’de ve dünyada milyonlarca otomobil sahibi ve bir o kadar da otomobil sahibi olma hayali olan insan var. Kullanıcıların beğeni ve taleplerine göre de otomobil üretimi yapan onlarca firma günümüzde dünya ticaretinde yer edinmiş durumda.
Peki hiç kullandığınız ya da almak istediğiniz araçların milyonların hafızasına kazınmış isimlerinin, kimse tarafından bilinmeyen anlamlarını merak ettiniz mi?
İşte kimisi koyu Hıristiyanlık içgüdüsü kimi milliyetçi düşüncelerle verilmiş isim ve amblemleriyle otomobil markalarının anlamları…
PEUGEOT: ASLANIN GÜCÜ
Peugeot'un asıl işi testere ve testere levhalarıydı. Bir aslan gibi "güçlü" sloganıyla satılan bu ürünlerdeki aslan amblemini Fransızlar, daha sonra ürettikleri arbalarda da kullanmaya başladı.
ALFA ROMEO: ASALETİN SİMGESİ


Alfa Romeo amblem tasarımı, İtalya'nın Milano şehri ile ülkenin soylu ailesi Visconti etrafına dönüyor... Kırmızı haç soyluluğu, beyaz zemin halkı ve köylüleri simgeliyor. Taç giymiş engerek yılanı ise soylu Viscoti ailesi'nin armasından alındı.
MERCEDES BENZ: (PATRONUN KIZININ İSMİ)
Daimler Chrysler ile ortak calısıp bir araba yapan CARL BENZ” isim bulamayınca bir tek kızı olan MERCEDES-BENZ”in ismini bu arabaya verir.
SUBARU: JAPON YILDIZI


Subaru'nun amblemi, 6 Japon araba üreticisinin birleşmesi ile ortaya çıktı. Oval içindeki 6 yıldız, bir araya gelen firmaları sembolize ediyor.
BMW: BAYERN MOTOR SANAYİ
Bayern Motor Werken. Yani Bayern Motor Waken demek Bayern Motor Sanayi


Sadece fabrikanın isminin baş harfleri verilmiş. BMW'nin amblemindeki mavi beyaz renkler, Almanya'nın Bavyera eyaletinden geliyor. 1929yılından bu yana uçak ve motoru üreten BMW, amblemdede üretime uygun lastik içinde dönen pervane figürüne yer veriyor... Daha sonra araba üretimine başlayan BMW arabalarındada aynı amblemi kullanmayı tercih etti.
VOLKSWAGEN: HALKIN ARABASI
Wikipedia’ya göre Almanca “Halkın Arabası” arabası anlamına geliyor. Vw amblemi Porsche mühendisi Franz Xaver tarafından bulundu. Ekim 1948 yılından bu yana markanın iki harfi Almanya'nın Wolfsburg şehrini şereflendiriyor.
TOYOTA: MÜŞTERİLERE SEVGİLER
Japon firmanınn kurucusu Kirchiro Toyoda, 1937 yılında üçlü elips kombinasyonu ile güçlü markasının amblemini oluşturdu.Elipsler, araba ile müşteri rasındaki sıcaklığı, ekip ruhunu ve modernizasyonu temsil ediyor.
VOLVO: ÇELİK-ÇEVİK-SAĞLAMLIK
Simgelerindeki yuvarlak ve ok simyadaki 7 metalden biri olan demiri ve sağlamlığı simgeler. İsimle logo birleştirildiğinde devinimdeki sağlamlık anlamı ortaya çıkar. İsveç'in savaş tanrıçası Volvo arabalarını, İsveç'in çeliğini sembolize eden daire ve ok süslüyor. Amblemin yaratıcısı, demir silahlarla donatılmış savaş tanrısı Merih'i simgelediği figürde, aynı zamanda markanın sağlamlığına işaret ediyor.
SEAT: YUVA
Oturulan yer, yuva anlamına gelen müşterileri ile arasında sıcak bir bağ kurmak adına bu ismi tercih etti. 90'lı yılların başında VW ile birleşmesiyle İspanyol araba yapımcısı, VW amblemin üstüne prestij, ilericilik ve dinamikliği simgeleyen büyük S harfini yerleştirdi.
RENAULT: (KURUCU SOY ADI)
Fransız otomobili Renault’un Kurucusu Louis Renault’un soyismini alan firma uzun yıllardır piyasadaki yerini koruyor. Renault baklava şeklinin bulunuşu 30'lu yıllara dayanıyor.Amblem klasik ve durgun şekli ile geleceği simgelyor. 1992 yılında küçük değişiklerle, şu an bütün Renault'larda kullanılan yeni bir tasarım yapıldı.
MAZDA: BİLGELİK TANRISI
Mazda kelimesi Perslerin Zerdüştlük inanç sistemindeki bilgelik tanrısının adının bir kısmıdır.Bu ismin tamamı Ahura Mazda şeklindedir. Bir Japon otomobili markası olarak kullanılmasının altında ise Mazdanın kurucusu Juijiro Matsuda'nın soy adının okunuşunun Mazda'ya çok yakın olması yatar.
Renault'a büyük benzerliği nedeniyle, açılan davayı kaybeden Japon araba üreticisi Mazda, yeni bir amblem oluşturmak zorunda kaldı. Mazda, kanatlarını açmış bir kartal figürünü amblem olarak kullanıyor.
JAGUAR: HIZLI KEDİ
Araba ve kedi. Güç ve zariflik. Jaguar, arabalarındaki zıplayan kedi figürünü, meydana gelebilecek kazalarda, yayaların yaralanma riskini azaltmak için değiştirdi. Firma, ürettiği yeni modellerine jaguar yerine, jaguar resimli bir plaket monte ediyor.
FERRARİ: HEDİYELİK BEYGİR
Anlamında ilginçlik yatan firma İtalyan kontesin 1923 yılında firma kurucusu Enzo Ferrari'ye hediye ettiği at maskot, Ferrari'nin amblemini teşkil etti. Amblemdeki ana renkler sarı ile kırmızı, firma sahibinin yaşadığı komşuşehir Modena'yı ve yarışa olan sevgiyi simgeliyor.
PORSCHE: SUEBYALI’NIN GURURU
Porsche amblemi, 1952 yılından bu yana Suebya milliyetçiliğini öne çıkartan simgelere yer veriyor... Amblemdeki siyah at, Almanya'nın Stuttgart şehrinin armasından. Geyik boynuzu ile kırmızı-siyah çizgiler ise Almanya'nın Württemberg köyünün flamasından alıntı.
NİSSAN: GÜNEŞ VE DÜRÜSTLÜK
Markanın, daire içine yazılmış ismi, güneşin doğuşu ile Japon bayrağındaki beyaz zemin içindeki kırmızı noktayı simgeliyor.Amblem, dürüstlüğü ve samimiyeti sembolize ediyor.
MITSUBISHI: SAMURAY ERDEMİ
Üç kanatlı baklava şeklindeki amblemde, Samurai armasından esinlenilmiş. firmayı kuran iki Japon aile, tercih ettikleri amblemin sorumluluk bilincini, centilmenliği ve cemiyetler arası uyumu simgelediğine işaret ediyor.
ROLY ROYCE: SEVİMLİ EMİLY

Henry Royce 1884’te elektronik ve makine üreten bir fabrika kurdu. 1904’te ilk otomobilini yaptı. Aynı yıl Londra’da otomobil satan Charles Rolls’la tanıştı. İkili işbirliği yapmak üzere anlaştı. Royce’un yaptığı otomobilleri Rolls satmaya başladı. Otomobillerin adı "Rolls Royce" oldu. Lüks marka Rolls Royce’un kaputundaki zarif şekil 1911 yılından geliyor. Şekil, tasarımcının sevgilisini temsil ediyor. Orijinal adı "Spirit of ecstasy" (yeniliğin ruhu). Şekle, halk dilinde "emily" adı verildi.


CHRYSLER: YENİ ARABALARA ESKİ TASARIM


Firmanın kurucu ve sahibi Walter Chrysler'in isteği üzerine, 1998 yılından sonra üretilen Chrysler modellerine 20'li yıllardaki eski amblem takılmaya başlandı.amblemdeki daireler lastiği simgeliyor.


FİAT: ÖZÜNE DÖNÜŞ
 Fabrica Italiana Automobili orino. Gerçek ismi uzun olduğu için firma sahibi kısaltmayla firmanın marka amblemini oluşturdu. Basit amblem 60 yıl aradan sonra 1990 yılında defne ağacı çevreli daire içine yerleştirildi. Amblem firmanın uzun geçmişini ve spor alanındaki başarılarını simgeliyor.


SAAB: ANKA KAFASI Svenska Aeroplan Aktiebolaget (İsveç Uçak Anonim Şirketi)
İsveç araba yapımcısı amblemde vatan severliğini ortaya çıkartıyor. Amblemde, firmanın merkezinin bulunduğu Schonen eyaletinin amblemindeki taç giymiş "anka" kafasına yer veriliyor.


CİTROEN: (KURUCUNUN SOYADI)
André Citroën 1919 yılında kurduğu Fransız otomobil şirketine kendi soyadını verenlerden


HYUNDAİ: ŞİMDİKİ ZAMAN

 
Hyundai, Güney Koreli otomobil üreticisi ve çelik sanayicisi firmadır. Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır. Hyundai, aralarında inşaat müteahhitliği, otomobil, gemi yapımı, sigortacılık, elektronik, lojistik de bulunan pekçok alanda etkinlik göstermektedir.


Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır.
OPEL: (KURUCUNUN SOYADI)

 
Kurucusu “ADAM OPEL”in ismidir. Opel, önceleri sadece dikiş makinaları üretiyordu. 1899 yılında araba üretmeye başlayan Opel, ambleminde tekerlek içinde şimşeğe yer veriyor. Amblemdeki tekerlek güveni, şimşek ise hızı simgeliyor
FORD: (KURUCUNUN SOYADI)
Kurucusu HENRY FORD un ismidir. Mavi plaka üzerine süslü püslü harflerle yazılı Ford, nostaljik bir geçmişi anımsatıyor. 1903 yılından bu yana kullanılan Ford ambleminde, geçici bir süre için Köln Katedrali'nin silüeti yer almış.

CERN'de müthiş gelişme

Yüzyılın en büyük deneyi olarak kabul edilen ve kozmosun sırlarını çözmek için yürütülen Büyük Patlama deneyinde yeni bulgular ortaya çıktı.


Bilim adamları, kainatın oluşumu konusundaki araştırmalarında yeni bir fenomen keşfettiklerini düşünüyorlar.


Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) adlı dev atom çarpıştırıcısında Büyük Patlama ortamını oluşturmaya çalışan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi'nin (CERN) internet sitesinde yapılan açıklamada, BHÇ'nin yaklaşık 6 ay süreyle çalıştırılmasından sonra, deneylerin potansiyel olarak yeni ve enteresan fenomenlerin işaretlerini vermeye başladığı belirtildi.


Açıklamada, özellikle bazı parçacıkların, şimdiye kadarki proton çarpışmalarında gözlenmedik bir biçimde, sıkı sıkıya birbirlerine bağlı olduklarının ortaya çıktığı kaydedildi.


Fizikçi Guido Tonelli, parçacıkların 27 kilometrelik oval tünelde hızlandırılarak, bugüne kadarki rekor düzeyde, 7 TeV enerjiyle ışık hızına yakın bir hızla çarpıştırıldığı deneyin ilk sonuçlarını açıkladığı sunumunda,
"Temmuz ortasındaki analizlerimizde yeni bir fenomen ortaya çıktı" dedi.


Bu sonuçların henüz teyit edilmediğini, ancak araştırma ekibinin keşfedilen bağlantının varolmadığını gösterecek karşı bir gözlemde bulunamadıklarını söyleyen Tonelli, "Şimdi ne olup bittiğini tam anlamıyla analiz etmek ve BHÇ'nin keşfetmemizi sağlamasını umduğumuz yeni bir dünya olan yeni fizikte ilk adımlarımızı atmak için daha fazla veriye ihtiyacımız var" diye konuştu.


CERN araştırmacıları bu gözlemleri yorumlayabilmek için biraz daha zamana gereksinimleri olduğunu kabul ederlerken, yeni bulguların, çarpışmalarda yoğun ve sıcak madde oluşumuyla bağlantılı olabileceği şeklinde yorumlanan ABD'nin Brookhaven Ulusal Laboratuvarı'ndaki çekirdek çarpışmalarında gözlemlenen fenomenlerle benzerlikler taşıdığına da işaret ettiler.


Deneyin daha sonra 14 TeV enerjiyle yapılması öngörülüyor, ancak bunun tarihi henüz belli değil. Bilim adamları, 14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama deneyinde, evrenin doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.


Bir mikro saniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önce meydana gelen Büyük Patlama anındaki koşullar oluşturulmak isteniyor. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi veriliyor.


Işın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alıyor. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı (Tanrı parçacığı) diye adlandırılan parçacıkların varlığının kanıtlarını görmeyi umuyor.


AA


(Timeturk - Salı 21.09.2010 - 23:40)

ABD ve dostları nükleer savaşa hazırlanıyor

Tarihimizde bir dönüm noktasına erişmiş bulunuyoruz. ABD ve onun ortakları, çok ağır sonuçları olacak bir nükleer savaşa hazırlanıyorlar.



Michel Chossudovsky*/TIMETURK

Soğuk Savaş dönemi boyunca “mutual assured destruction” (MAD- iki nükleer gücün, bir "nükleer atışma" alevlendiği takdirde, herhangi bir tarafın aynı güçte cevap verebilme kapasitesinden dolayı saldıranın da külliyen yıkıma uğrayacağını, dolayısıyla böyle bir savaşın kazananı olmayacağını ve bunun iki süper nükleer gücü de bu devasa imha kudretini kullanmaktan alıkoyduğunu ifade eder.) kavramı ortaya kondu. Bir nükleer savaşın sonuçlarının büyük ölçüde anlaşılması ABD ve Sovyetler Birliği arasında meydana gelebilecek bir nükleer savaşı da engelledi.

Bugün, Soğuk Savaş sonrası dönemde böyle bir anlayış mevcut değil.

Dünyayı yarım yüzyıl boyunca meşgul eden bir nükleer soykırım (holocaust) hortlağı, şimdi “ikincil dereceden olan zararlar” kümesine gönderlmiş durumda.

Kelimenin tam manasıyla bu askeri macera insanlığın geleceğini tehdit ediyor.

Günümüz savaşlarından Irak ve Afganistan’daki can kayıpları ve yıkımları kavramsallaştırılmaya çalışılırken, “yeni teknolojilerin” ve gelişmiş silah sistemlerinin kullanılacağı bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın sonuçlarını hesap etmek yada kestirebilmek bu savaş yaşanmadan önce mümkün değil.

Amerikan sponsorluğunda yapılan savaş serisi, tarihimizde “post-savaş dönemi” diye işaret edilen bir dönemi karakterize eder. ABD tarafından yönetilen savaş Afganistan’da değişik şekillerde otuz bir yıldır devam ediyor. Irak yedi yıldan daha fazla bir zamandır ABD ve onun ortakları tarafından gerçekleştirilen bir askeri işgal altında.

Bizler bir tarihi yaşıyoruz ama aynı zamanda gözlerimizin önünde meydana gelen ve geleceğimizi şekillendiren olayları anlamaktan aciziz.

İran’la alakalı olarak devam etmekte olan savaş hazırlıkları kamuoyunun gözünden saklı tutuluyor.
Medya da bu kamuflaj işine dahil olmuş durumda. Bir nükleer savaşın çok kötü ve yıkıcı etkileri önemsizleştirilmekte ve zikredilmemektedir. Bu arada kamuoyunun gözü neyin “sahte kriz” olarak tanımlanabileceğine kilitlenmiş durumda.

Bir Üçüncü Dünya Savaşı artık farazi bir senaryo değil. Bush bunun ipuçlarını verdi; eğer İran ABD’nin taleplerini karşılamazsa, biz “gönülsüz” bir şekilde Üçüncü Dünya Savaşı durumuna gelmeye zorlanabiliriz diyerek:

“İsrail’i yıkmak istediğini ilan eden bir lidere sahip İran. Ve ben insanlara şunu söyledim; eğer bir Üçüncü Dünya Savaşını önlemekle ilgileniyorsanız, öyle gözüküyor ki; onları bir nükleer silah yapmak için gerekli olan bilgiden uzak tutmakla da ilgilenmeniz gerekiyor….” (George W. Bush, 17 October 2007)

Grin ve Laugh: “İşte size Bush’un “Üçüncü Dünya Savaşı” derken anladığı şey.”(Huffington Post, 17 October 2007)

Tamamen sakat bir mantıkla Üçüncü Dünya Savaşı, Dünya Barışına hizmet eden bir anlamda sunuluyor.

İran, “uluslar arası toplumun” “makul taleplerine” uymayı reddetmekle suçlanıyor.

Realiteler muammalaşmış ve tersyüz olmuş vaziyette. İran bir III. Dünya Savaşı’nı istemekle suçlanıyor. ABD ordusu doktrininde adet olduğu üzere, savaş kurbanları genelde mütecaviz kişiler olarak sunulmaktadır.

Üçüncü Dünya Savaşı, insanlık için iyi bir şey ve küresel güvenliğe bir katkı olarak destekleniyor. Çok ironik bir şekilde, nükleer silah kullanmaya karar veren bu kişiler kendi yaptıkları propagandaya inanmaktadır. Başkan ve Kumandan Obama da kendi yalanlarına inanmaktadır.

Ne savaş nede ekonomik buhran, tarihte benzeri görülmemiş birer kriz olarak anlaşıldı. İronik bir şekilde, bir nükleer savaşın insanlık için ihtiva ettiği tehlike ne bir korku nede kamuoyu endişesi meydana getiriyor.

Bunun yerine hükümetler, istihbarat servisleri ve Washington düşünce kuruluşları tarafından sahte “krizler” üretilmektedir: Küresel ısınma, Dünya grip salgını, “İslamcı teröristler” tarafından gerçekleştirilecek nükleer saldırı vb.

Bu “sahte krizlerin” amacı, gerçek krizlerin anlaşılmasında kafa karışıklığı ortaya çıkarmak, toplumda korku ve güvensizlik duygusu meydana getirmek:

“Mevcut politikaların tüm amacı toplumu alarm vaziyetinde tutmaktır… sonu gelmeyen ve tamamiyle hayal mahsulü olan gulyabani hikayeleriyle tehdit ederek… insanlığı kurtarma çağrısı, insanlığa hükmetme çağrısının sahte bir yüzle saklanmış halidir.” (H. L. Mencken)

Bir nükleer savaş tehlikesi zar zor tanınırken, bu “sahte krizler” daima ön sayfalarda haber olmaktadır:

1- Amerika’ya karşı bir El-Kaide atağı
2- Küresel Toplumun Sağlığı. Küresel bir Grip Salgını.
3- Küresel Isınma tehlikesi.
4- Amerikan Sorgulamaları

Michel Chossudovsky*: Kanadalı bit ekonomi profesörüdür ve Ottawa Üniversitesinde hocalık yapmaktadır.

Bu makale Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.


(Timeturk - Salı 21.09.2010 - 04:03)

TRABZON VALİLİĞİ(BASIN BÜROSU) ’NDEN AÇIKLAMA

Bazı basın yayın organlarında yer alan Trabzon İli, Merkez Akyazı Beldesi İlköğretim Okulu ile ilgili haberler üzerine Trabzon Valiliği’nden aşağıdaki açıklama yapılmıştır.



1-Merkez Akyazı İlköğretim Okulumuzun bahçesinde görülen zemin hareketlenmesi üzerine konunun incelenmesi Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünden istenilmiştir.

2-Yapılan inceleme sonucunda hazırlanan zemin etüt raporunda özetle;

“Alanda yer alan okul binası halen kullanılmaktadır fakat mevcut riskler söz konusu olduğu için binanın ivedi şekilde boşaltılması, sahada kaymayı yavaşlatacak ve olumsuz etkilerini en aza düşürecek önlemler alınmalıdır” denilmektedir.

3-İl Milli Eğitim Müdürlüğüne intikal eden bu rapor doğrultusunda hangi önlemlerin alınması gerektiği hususunda Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünden bilgi istenilmiştir.

4-Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü, Merkez Akyazı İlköğretim Okulu bahçesine yaptırılan zemin etüdü sonucunda hazırlanan raporda yapılması gereken deneylerin ve analizlerin eksik olduğu, eldeki verilerle sağlıklı bir sonuca varılamayacağından daha detaylı bir çalışma yapılması gerektiği, bunun için okul temellerini içine alacak şekilde detaylı sondajlar yapılarak şev stabilite analizi, oturma analizi, varsa kayma yüzeyinin tespiti ile S.P.T. ve presiyometre deneylerinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.

5-Bu çalışma başlatılmış olup, ne tür önlemler alınacağı ve okulda eğitim-öğretimin devam edip edemeyeceği hususu netleşene kadar Akyazı İlköğretim Okulu öğrencileri Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulunda öğleden sonra eğitime devam edeceklerdir. Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu öğrencileri ise sabahçı olarak eğitimlerine devam etmektedirler.

Taşıma ihaleleri yapılmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.


   TRABZON VALİLİĞİ


      BASIN BÜROSU

21 Eylül 2010 Salı

YENİ HASTANEYE “HAÇKALI HOCA BABA HASTANESİ” İSMİ VERİLDİ

200 Yataklı Yeni Akçaabat Devlet Hastanesine Trabzon'un ve Türkiye'nin en çok sevilen İslam alimlerinden Olan Haçkalı Hoca Baba(Mustafa TARHAN)'ın ismi verildi.


Akçaabat Yaylacık Mahallesi, Karayolları eski 105. Şube Şefliği arazisi üzerine yapılan ve inşaatı bitirilmek üzere olan ve en kısa zamanda hizmete açılması beklenen 200 Yataklı Yeni Akçaabat Devlet Hastanesi'ne Trabzon'un en sevilen İslam alimlerinden Haçkalı Hoca Baba(Mustafa TARHAN)'ın isminin verildiği öğrenildi.

İnşaatı bitmek üzere olan Yeni Akçaabat Devlet Hastanesine Trabzon'un en çok sevilen İslam alimlerinden ve Erenlerden Haçkalı Hoca Baba(Mustafa TARHAN)'ın isminin verilerek AKÇAABAT HAÇKALI HOCA BABA DEVLET HASTANESİ olarak anılacak olması Akçaabat ve Trabzon kamuoyunun büyük ekseriyeti tarafından büyük memnuniyetle karşılandı.
Alınan bilgiye göre, AKÇAABAT HAÇKALI HOCA BABA DEVLET HASTANESİ Kurucu Başhekim olarak, bir Üroloji Uzmanı doktorun atandığı ve kısa süre içerisinde göreve başlayacağı öğrenildi.

Ayrıca, Trabzon halkı tarafından Akçaabat Haçkalı Hoca Baba Devlet Hastanesinde bir bölümün Trabzon Ahi Evren Kalp Damar Cerrahi Hastanesine bağlı bir acil müdahale ünitesinin kurulması istenmektedir.

Ulaşım kolaylığı nedeniyle kriz geçiren kalp hastalarına burada acil müdahale ile birçok hayatın kurtulacağına inanılmaktadır. Bu önerinin yetkililer tarafından dikkate alınması beklenmektedir.


HABER : Mustafa TÜRKYILMAZ

Slovakya Büyükleçisi Jacabcin Vali Kızılcık’ı Ziyaret Etti

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Slovakya Cumhuriyeti Büyükelçisi Vladimir Jacabcin ile Slovakya Trabzon Fahri Konsolosu Suat Gürkök’ü makamında kabul etti.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Kızılcık, Trabzon’da fahri konsolosluk açılmasının iki ülke arasından var olan dostane ilişkilerin daha da ileriye taşınmasına katkı sağlayacağına inandığını söyledi.

Slovakya ile Türkiye arasındaki ilişkileri daha da geliştirmek ve güçlendirmek için Trabzon’da fahri konsolosluk açtıklarını ifade eden Büyükelçi Jacabcinise,

“Bugünün özelliği bu akşam Trabzon’da fahri konsolosluk açacağız. Bu anlamda iki ülke arasında ki ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacağız” dedi.

Trabzon’u ilk gördüğünde kendisine Slovakya’yı hatırlattığını kaydeden Büyükelçi Jacabcin,

Bu kadar güzel bir yerde fahri konsolosluğumuzun olması iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmede çok önemli bir unsur olacaktır.

Fahri konsolosluğumuz; politik ilişkilerin dışında kalan eğitim, sosyal ve tabii ki ticari ilişkilerin geliştirilmesinde faaliyet gösterecek.

Belediye ile görüşüp Slovakya’dan bir şehrin Trabzon şehri ile kardeş şehir olmasını araştıracağız.

Her ne kadar iki ülke arasındaki ilişkiler mükemmel olarak gitse de fahri konsolosluğumuz; bu tür ilişkiler ile özellikle eğitim alanında öğrenci değişim programları gerçekleştirip, iki ülke öğrencilerinin birbirini daha iyi tanımalarında ve kültürel etkinliklerin gerçekleştirilmesinde son derece etkili olacaktır”
şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından Vali Kızılcık ve Büyükelçi Jacabcin bir birlerine çeşitli hediyeler sundular. (V.B.)

20 Eylül 2010 Pazartesi

Nusret Hacısalihoğlu, Ebedi Yolculuğuna Uğurlandı


Trabzonspor eski yöneticisi ve Akçaabatlılar yardımlaşma ve dayanışma Vakfı eski Genel Başkanı Nusret Hacısalihoğlu(64), dualar ve gözyaşları arasında ebediyete uğurlandı.


Trabzon’un sevilen simalarından olan ve dün aniden hayatını kaybeden Nusret Hacısalihoğlu(64), Trabzon Akçaabat İlçesine bağlı Söğütlü(Kalenima) Beldesi Ulu Cami’de bugün(20.09.2010 Pazartesi Günü) ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra dualar ve gözyaşları arasında aynı yerde toprağa verildi.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu’nun helalliği Mehmet Polat hoca tarafından alındı. Cenaze namazını Osman Altun hoca tarafından kıldırıldı. Duası ise Trabzon İl Müftü Yardımcısı Abdurrahman Küçük tarafından yapıldı.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu Söğütlü Ulucami’den omuzlar üzerinde Devlet Karayolu üzerindeki Çinili Caminin yanındaki aile mezarlığına getirildi. Seçkin hocalara tarafından Yasin-i Şerif ve sürelerden oluşan Kur’an-ı kerim okundu. Buradaki duayı ise Dörtyol belediye başkanı Cevat Birinci yaptı.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu’nun cenaze törenine; Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Nihat Adıgüzel, K.T.Ü Rektörü İbrahim Özen, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Ergin Aydın, Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası(TTSO) Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Akçaabat Belediye Başkanı Şefik Türkmen, Trabzonspor yöneticisi Hasan Yener, TS eski Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, TS Yönetim Kurulu Üyeleri: Mehmet Tunç, Coşkun Çebi, Özer Bayraktar ve bazı yöneticiler, Trabzonspor eski Başkanı Ahmet Celal Ataman, Trabzon CHP İl Başkanı Volkan Canalioğlu, Maçka Belediye Başkanı Ertuğrul Genç, Dörtyol Belediye Başkanı Cevat Birinci, Doğanköy Belediye Başkanı Kazım Atmaca, Aykut Belediye başkanı Muhammet Topal, Akçaabat CHP İlçe Başkanı Mustafa Nadir, bazı belde belediye başkanları, iş adamı Tayfun sezeroğlu, Akçaabat eski Belediye Başkanı Emin Hacımusaoğlu, spor ve iş dünyasından tanınmış birçok isminin yanı sıra Hacısalihoğlu ailesinden, eş, dost ve yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Merhum Hacısahoğlu’nun yakınlarından alınan bilgiye göre; Dün(19.09.2010 Pazar) Hacısalihoğlu, dün göğsünde daralma ve nefes darlığı nedeniyle kendi isteği ile KTÜ Tıp fakültesi Farabi Hastanesi Acil Servisine müracaat etmiş. Daha önce kap rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Hacısalihoğlu’na burada muayene yapılmış. Ancak kalp yetmezliği rahatsızlığı olan Hacısalihoğlu’na burada yapılan muayene sırasında kalp krizi geçirdiğinden yapılan tüm müdahalelere rağmen vefat ediyor.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu, Trabzon’un Tanınmış şahsiyetlerinden Harakalı Mustafa Ağa’nın torunu ve Ragıp Hacısalihoğlu’nun oğlu olup 1946 doğumlu, yani 64 yaşında idi.

2001-2004 yılları arasında DP(Demokrat Parti) eski Genel Başkanlığı yapan İsmet Hacısalihoğlu ile Süleyman Soylu'nun Genel Başkanlığı döneminde DP GİK üyeliği ve İstanbul il eski Başkanlığı yapan Erkan Hacısalihoğlu’nun ağabeyidir.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu, 1997-98 yıllarında TS Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın yönetiminde Trabzonspor’da yöneticilik ve Akçaabatlılar Yardımlaşma ve dayanışma Vakfı’nın Genel Başkanlığı yapmıştı. Merhum Hacısalihoğlu 4 erkek çocuk babasıydı.

Merhum Nusret Hacısalihoğlu'na Allah'tan rahmet, kederli ailesine, eş, dost, akraba ve sevenlerine sabırlar dileriz.

HABER ve FOTOĞRAFLAR: Muhammet YAVRUOĞLU


CENAZEDEN FOTOĞRAFLAR: